"Ne yapmalıyız?"
Biramdan bir yudum aldım ve koltukta geriye yaslandım. Pencereden dışarıyı seyrederken bir elinde bira vardı, diğeri de belinde duruyordu.
"Öncelikle senin kesinlikle bir açıklama yapman gerekiyor. Sessizlik süremiz uzadıkça şüpheleri üzerimize çekiyoruz."
Gerginlik, yine tüm bedenimi sarmıştı.
"Umarım geç kalmamışızdır."
Tek temennim buydu. Olayın üzerinden neredeyse 24 saat geçmişti ve biz hâlâ tek kelime etmemiştik. Dün geceden beri de gündemdeydik.
"Two Ghost'u kimin için yazdın?"
Aniden sorduğu zaman düşüncelerimden sıyrılıp kaşlarımı çatarak ona baktım.
"N...ne?"
Omzunu silkti ve birasından büyük bir yudum aldı.
"Merak ettim."
Neden sorduğunu anlamak güç değildi. Ancak ona cevap vereceğimi düşünüyorsa yanılıyordu.
"Louis, süremiz diyorduk."
Kaşlarını kaldırdı ve bakışlarını tekrar pencereye çevirdi.
"Pekâlâ. Dediğim gibi, benden önce senin konuşman iyi olur. Bunun bir şaka olduğunu, medyanın bu kadar ciddiye alıp çıldırmasını komik bulduğunu falan söyle."
Göremeyeceğini bilsem de başımı iki yana doğru salladım.
"Hiç inandırıcı değil."
Perdeyi çekti ve bana doğru yürümeye başladı.
"Sonrasında ben çıkıp kardeş gibi olduğumuzu, bu konunun açılmasının bizi rahatsız ettiğini söylerim. İkimizin de kız arkadaşı olduğuna dikkat çekerim. Sonrasında sen Olivia ile, ben de Eleanor ile samimi pozlar veririz ve olay kapanır gider."
Tam yanıma oturduğunda birasından bir yudum daha aldı ve sessiz kaldığımı fark edince beklentiyle bana döndü. Göz teması kurmuşken kendimi alamadan bir soru da ben yönlendirdim.
"Too Young'ı kime yazdın? Eleanor mu?"
"Hayır."
Çok seri bir şekilde vermişti yanıtını. Koltuğa biraz daha yayıldım ve omzumu silktim.
"Neden ona geri döndün ki zaten?"
İlgisiz görünmeye çalışarak çok kısık bir tonda bunu söylediğimde kolunu koltuğa yasladı ve bana döndü.
"Beni takip mi ediyorsun?"
Dudağımı dışarı sarkıttım.
"Az önce sen söyledin ya."
Yeni hatırlamış gibi başını salladı.
"Ah, doğru."
Öylece, sessiz bir şekilde biralarımızı içmeye devam ederken dirseğini koltuğa, başını da avuç içine yasladı. Bana bir şey söyleyeceğini anlayıp bedenimi ona çevirdim.
"Filmini izledim."
İstemsizce gülümsedim.
"İyi miydim?"
Bugün bin defa yaptığı gibi, yine omzunu silkti.
"Farklı görünüyordun."
Neyden bahsettiğini anlamamıştım.
"Uzun saçlı halimden mi söz ediyorsun?"
Tahminde bulunduğum zaman düşünür gibi yaptı. Don't Worry Darling filminde, uzun saçlı olduğum bir versiyonum vardı. Farklı olan görüntüm ancak o olabilirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skin Harmony | Larry Stylinson
Fanfiction"Tom ve Patrick arasındaki ten uyumunu kendi hayatlarınızda hiç deneyimlediniz mi?" Sunucunun sorusu bittiği anda Harry aklından geçen ilk şeyi, mantık süzgecinden geçirmeden öylece söyleyivermişti. "Louis ile her gece deneyimlerdik." Sunucu, stüdyo...