Gökyüzünden düşen taşlar inanılmaz bir şiddet ile dünyanın üç farklı noktasına düşmüşlerdi. Bu taşların yere çakılması ile birlikte şiddetli bir patlama gerçekleşmişti. Patlama ile birlikte yer sallanmış ve inanılmaz şiddetli bir deprem gerçekleşmişti. Bu deprem dünyanın her bir köşesinde ortaya çıkan bir depremdi. Dünyanın her bir noktasında aynı şekilde, şiddetli depremler oluşuyordu. Bu çakılmanın ardından birleşik olan tek bir kıta üç adet parça olacak şekilde parçalanmaya başlıyordu. Yer çatlıyor ve erişilemeyen madenlerin bulunduğu noktaya kadar çatlıyordu. Çatlanmak belki yanlış bir kelime olarak kalacaktı çünkü bu çatlamalar o kadar şiddetliydi ki yeri delip geçiyordu. Sanki yeni bir dünya oluşuyordu. Yere doğru açılan yarıkların arasına deniz suyu giriyor ve insanlığın sandığı deprem aslında kıta oluşumunu anlatıyordu. Kıtalar hareket ederek yerinden ayrılıyordu, çatlakların arasına deniz suyu dolarak diğer kıtalar arasındaki mesafeyi açıyordu. Bunların yanı sıra bir sürü masumun evi parçalanıyor, tarlaları yok oluyor hatta koskoca krallıkların sarayları ortadan ikiye ayrılıyordu.
İnsanlar ilk olarak bir kıyametin yaklaştığını hissetmişti. Bir sürü insan etrafta koşturup birbirlerinin eşyalarını çalıyordu. Kimse komşu veya arkadaş anlamıyordu, tek amaçları ailelerinin, evlatlarının ve hazinelerinin önemiydi. Çünkü Gökyüzündeki Tanrılar onlara yaptıklarının cezasını verdiğini düşünüyorlardı. Bazı inanca sahip insanlar hâlâ tanrının var olduğunu ve bu yağdırdığı taşın bereket getireceğine inanıyordu. Oluşan kaos içinde herkes farklı yerlere ayağında ne bir ayakkabı, ne bir çorap varken koştururken bu inanan kişiler, ellerini iki yana doğru açmış bir biçimde tanrılarına dua ediyorlardı.
"Sensin ki o yüce olan, bizlere sağladığın bu bereketli rahatlık! Sensin ki o Yüce olan, Bizden bu rahatlığı alan! Bizlere huzurunu dağıtıyorsun! Sana minnettarız tanrım, senin bu bereket dağıtımın sayesinde bütün dünya huzura kavuşacak!"
"Bizlere öfkeni değil neşeni sun tanrım! Sen en iyisini bilensin! Şuan neşeni dağıtarak dünyadaki gereksiz insanları dünyadan sil!"
Her bir ağızdan farklı bir inanç kelimesi yayılıyordu. Çoğu insan hayatı pahasına kaçarken meydanda toplanmış bu inançlı insanları umursamıyordu. Kimisi ise deli olduğunu düşünerek acısına bir an önce sona erdirmek adına bu kişinin canını alıyordu. Gerçekten insanlık adına bir kıyamet gerçekleşiyordu. Şiddet giderek artıyordu, kontrol edilemez bir seviyeye gelmek üzereydi ancak o esnada her şey bir anda durmuştu. İnsanlar ne olduğunu anlayamadan etrafına bakarken bütün kaos bitmişti. Kıyamet diye düşünülen bu olay tamamen bir yeniden yapılandırma olmuştu ancak insanlar bunun kıyamet olduğunu düşünmek ile kalmışlardı. Ya da öyle düşünmek istedikleri için konunun üstüne düşmemişlerdi. "İnsanlık Kıyamet ile karşılaşmış ancak üstesinden gelebilmişti." Kendilerini bu şekilde avutmaya devam ederlerken daha ne gibi olayların yaşanacağına dair bir haberdarlardı...⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻⸻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzul Diyarı - Üç Küçük Taş
FantasyDünya üzerinde üç farklı kıtaya düşen, üç farklı taşın kıtalar arasındaki değişkenliklerini anlatan bir hikayedir. Kıtaya düşen bir taş ile etrafın aşırı soğuk olmasını ve vücutlarının buna adapte olma sürecini anlatan bir hikayedir. Yaşanan süreçt...