..

21 4 0
                                    

"Bir de kutu buldum."

"Anlamadım?"

Bir şeyin titrediğini hissettim. Sol cebimdeki telefonumu çıkardım. Arayan numara çalışanlarımdan biriydi. Açmadan önce bir iki kez daha çalmasını bekledim. Telefondan konuşmayı sevmem. Birinin sesini kulağımın dibinde duymak isteyeceğim son şeylerden biri. Karşı taraf yüzümü görmediği için konuşmak zorunda kalmak da bi o kadar sinirimi bozar. Çoğu kişi sustuğumda ne dediğimi anlasa da, bazen sesli söylemem gerekiyordu. Çünkü mafyanın lideri belki anlardı sessizliğimi, fakat devlet otoritesinde boğulan hastalıklı bir babaydı...ve sesimi yükselterek anlatmamı beklerdi.

Babalara ilk karşı gelmem değildi bu. Yükselen sirenlerin sesi anlatırdı ne diyeceğimi.

Telefondaki ses susunca sirenlerin yükseldiğini buradan duyabiliyordum.

Garda beklenen ıslık, sıkılan kurşunun bıraktığı bir kaset..

"Anladım." Diye onayladım telefondaki adamı.

"Ne oldu?" diyen Odasaku'nun sesi eşliğinde dudaklarıma doğru pompalanan mutluluk, bir insanmışım gibi yüzümde geriliyordu.

Gülümsüyordum. Odasaku'ya dönerek gülümsedim.

"Islık bir kaset bıraktı."

"Anlamadım?"

"Tuzaklardan biri çalışmış."

**

Telefonu açmadan önce acıdan dolayı vücudu titriyordu, yüzü de terlemişti. Saçları suratına yapıştığından cebimdeki mendili uzatmaya yöneldiğim sırada telefonu çalmıştı. Telefonunu eline aldı, ekrana baktı, açtı, sustu. Sadece sustu.

En sonda ise "Islık bir kaset bıraktı." Dedi. Söz ettiği şey sahip olduğum kutu muydu diye düşünmeden edemedim.

"Anlamadım?" dedim en sonda ne diyeceğimi bilmediğimden.

Ruhsuz vücudu bana doğru dönerken yüzünde ay ışığı altında gördüğüm yarısı silik tepkisiz suratını görmeyi beklerken farklı bir ifade görmüştüm.

Gülümsüyordu. Bu gülümsemeyi ay ışığı altında da görmüştüm.

Yine bir şeyleri geç fark ettim. Gece yarısı gördüğüm o yüz...gülümsüyordu. Ruhsuzdu..Kalıbımı basarım ki somurtarak bakıyordu! Fakat bu gülüşüyle somurtuyordu.

Dazai gülümseyerek somurtuyordu. Gözlerine bakarsan somurtan bir adam görürdün, yüzünün geriye kalanına bakarsan da gülümseyen bir adam.

"Tuzaklardan biri çalışmış."

Telefonunu cebine atarken ayaklandı ve bana bir şey demeden çıktı. Sanırsam bize saldıranlardan birkaçı mor gül tuzaklarına yakalanmıştı.

"Bir tabak daha koyayım mı?"

Şefe bakarak hala şaşkınlığımın etkisinde kalmamdan dolayı garip bir ses tonuyla "Yok. Su alsam yeterli." Dedim.

"Çocuk çok sevecen bir tip, tabi biraz da ilgiye ihtiyacı var gibi."

Kıkırdadım. "Çocuk deyip durma şuna. Gözünü kırpmadan önce nereye bakacağını bile bilir, sanarsın kıdemli asker."

"Beni onla mı yarıştırıyorsun sen la?" dedi gülerek.

"Yok-" diyecekken elini kafama vurduğu sırada güldüm. " O sıradan vatandaşlara ben istesem dahi elini kaldırmaz. Dediğin gibi, böyle de sevecen bir tip. Bizim çocuklarla baş edemez ama."

Cebinden sigarasına uzanıp yeni yıkadığı elleri arasına bir dal alıp ağzına götürdü. "Gitmeden önce çocukların yanına çık istersen."

"Bu sessizlikleri çıkacağımı bilmelerinden değil mi?"

Islığı BeklerkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin