Vakitsiz

19 2 0
                                    


***

Yine mi?

Bu sefer uyanmasam belki zamanım kalır. Kalp ritmini dinliyorum, saniye başı bozulan o ritmi. Sana demeye korktuğum şeyi biliyorsun değil mi? Ölen kişilerin kalp ritimlerini dinlediğimi? Senin gibi bende kapattım gözlerimi. Bilmiyorum kaç saattir böyle olduğumu. Yine kendini yaraladın, yine yatağa düştün ve ben kulaklarımı göğsüne yaslamış sesini duymaya odaklanmışım. Çok sigara içtiğin için nefes alışının sesini duyuyorum. Sigaradan dolayı kanser olacak olsan en sonda muhtemelen şuan kanser olmadan üç aşama öncesinde olduğunu söyleyebilirim. Hayatıma giren güzel kadınlardan birini söz edeyim sana.

Şuan ölü olan bir kadın. Kahverengi saçları var, tıpkı senin gibi bakıyordu bana. Biliyordu ona karşı olan tavırlarımı o da bu duruma ayak uyduruyordu. Saçları o kadar uzundu ki saçıyla oynayacağım derken kör düğüm etmekten korkuyordum. Hatırladığım kadarıyla kalçasına kadar geliyordu. Dümdüzdü, birbirine giremeyecek kadar düzdü. Onda sevdiğim bir özellikti bu. Hiçbir kusur yok...dümdüz...saçından kavrayıp duvarlara kafasını çakarak öldürsem o saçlar yine de elimde dümdüz dolanmış olacak. Harika bir düzen... Sanırsam sadece onun yanına elim yüzüm yara bere içinde gitmezdim. Ne kadar eğleniyor olsak da kuralları vardı. Bu da beni ona daha çok çekiyordu. Uğraşması daha eğlenceli oluyordu. İstersen sana ailesini de anlatayım; Babası şans oyunları satışları yapan sokakta görebileceğin herhangi birisi. Annesiyle bile tanıştım biliyor musun? Annesi de ev hanımı. Bir de abisi var. O da muhasebeci. Evet komik bulacaksın biliyorum, bu kılıkla ailesiyle tanışmaya gittim. Bandajlarla kaplı, bir gözü kapalı, kirli ve muhtemelen kokan. O gün en azından bir maske olsun diye yıkanmıştım. Onu da başaramadım. Vücuduma bakabilen birisi değilim. Duş esnasında yaralarımdan birinin enfeksiyon kaptığını fark etmiştim hatta. Doktora gittiğimde ölmediğime şaşırmıştı resmen. Herkesin başına bela açan biriyim anlayacağın. Bunları ilk tanıştığımızda sana anlatmadım. Şuan niye anlatıyorum bilmiyorum. Belki de sonunu bildiğim için. Belki de yaşadığımı fark etmek için. Kadının nasıl öldüğünü anlatayım sana.

Uzun bir gecenin ardından iki sokak ötedeki barın penceresinin orada bir arkadaşını bekliyordu. Arkadaşı gelince beni tanıştıracaktı öyle konuşmuştuk. "Garip." diyeceksin biliyorum, "Eğlence için takıldığın kişilerin hayatlarına bu kadar giriyor muydun?" Diye şaşıracaksın. Evet giriyorum. Bir anda sokağın girişinde son hız üç araç geçiyor ve barı tuzla buz ediyorlar. O kız da orada ölüyor işte. Araştırdığımdaysa içerideki bir adamın o adamlarla sorunu olduğunu öğrenmiştim. Çok tesadüfi ölümler gördüm hayatımda Odasaku. İnan sende inanmazsın. Ölecek birinci kişi ölmez asla, ondan önce tesadüfi ölümler yaşanır. Ve hala o adamı öldüremediler biliyor musun? En azından şuana kadar. Kızın annesinin isteği üzerine o adamı ben öldürdüm. Ango ile ilk ve son karşılaşmamızdan hemen sonra. Çenem düştü resmen, sen ise hala kalkmıyorsun. Canımı sıkıyorsun cidden. Yanık kokuyorsun, tahmin edebiliyorum neler yaşadığını. Ango'nun kokusunu da alıyorum. İğrenerek diyebilirim ki kollarınla sıkıca tutmuşsun onu. Neden yaptığını bilmiyorum. Kolunun kırığından ve bacaklarındaki zararlardan tek bir ihtimal düşünebiliyorum o da yine yüksekten atladığını. Senle sanırsam sekiz kere çalıştık, hepsinde de o kadar hızlıydın ki takip edemiyordum seni. Hep bir şekilde bir yerlerden aşağı atlıyorduk, yukarı zıplıyorduk, bir de hayatına sıkıcı diyorsun! Bir insan gün içinde sekiz kere yaralanır mı arkadaş? Bir de her gün en az bu kadar zarar göreceksin? Beni siktir et Oda, ben asıl sen nasıl hayatta kaldın şuana kadar ona şaşırıyorum!

Bilmem nasıl hayatta kaldığını, bilmiyorum şuan konuştuğum adam kaç kere öldü ve tekrar hayata döndü. Yine bilmiyorum hangi bedeninle konuşuyorum. Bana soracak olsan, şunca felaketin arasında sana karşı konuşan tek bir bedenim oldu. Senle ilk karşılaştığımız günden itibaren ben binlerce kez öldüm, senin için o ölü bedeni ayakta tuttum. Yani hala ölmedim diyebiliriz! Bana anlatır mısın Ango'nun neden gelmediğini? Nerede kaldı? Hastane yatağında ölürsen cenazene bile yaklaştırmam o adamı. Kinimi hep diri tutar, senin mezarına gittiğimdeyse öldürürüm yüzsüz gibi. Yanından ayrılınca yine canlanır o kin. Üzgünüm Odasaku, yalan söyleyemem sana. Ben senin yanında bir yalandan ibaret olurum belki ilerde. Bunların hiçbirini bilmiyorum, tek bildiğim şuan kalkman için yalandan bir hayat amacı bile bulabileceğim. Gelen doktorları görmemezlikten geliyorum. Suratıma bakıyorlar ve aynı şeyi diyorlar.

"Küçük bir zehir. Yarına ayağa kalkar."

Paltonu üstüme örttüm biliyor musun? Özür dilerim küçük bir hırsızlık yaptım. Söz ettim ya hani şuan konuştuğum adam kaç kere ölmüştür diye. Ango'nun yanında bir kere daha öldüğün için gülerek diyebilirim ki, ölen birinden kalma paltoyu giydim. Kıskanıyorum doğrusu.

Seni vakitsiz yapan da buydu aslında. 



***

Islığı BeklerkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin