Herhangi bir ship bulamıyorum.
İstediğiniz bir ship varsa buraya yazın lütfen :)
----------------
İstek - HyunChan
-Oğlum annem zorla biriyle görüştürecek yine. Kadın takmış sevgili yap diyor başka bir şey demiyor.
-Sevgili yap sende Hyunjin. Anlamıyorum hayrı yoldan geçen sineğe asılacaksın neredeyse ama sevgiliye gelince yok.
-Ya Chan hyung!
Derin bir nefes aldı Chan. Böyle diyordu ama sevgilisi olsun istemiyordu Hyunjin'in.
-Ne yapacaksın?
-Bilmiyorum. Ama bence beni gelip yemekteyken kaçırabilirsin.
-Komik şaka.
-Ya hyung! Hyungluk yap!
-İyi tamam. Nereye gidecektiniz?
-Ya bir tanecik hyungum, canım hyungum, aşk bahçem, çikolata kaplı çileğim, 5 yaşındaki abim çok seviyorum seni.
İç geçirerek kapattı telefonu Chan. İyi hoş eğlenceliydi Hyunjin ama ona aşık olup acı çekince iyi değil.
Hyunjinden konum ve saati aldığında giyindi. Çok değil yarım saati vardı.
Yarım saat sonra bilgisayarın başından kalkıp arabasına bindi. Biliyordu gideceği yeri daha önce Hyunjin ile çok gitmişti.
Arabayı park edip telefonunu çıkardı.
-Neredesin şimdi?
Beş dakika önce attığı mesaj henüz okunmayınca dişlerini sıktı. Eğlenceye dalıp unutmamıştı değil mi?
Nefes verip arabadan indi. Arabayı kilitlememişti bile. İçeriye girdiğinde yanında biten garsonu başından savdıktan sonda gözleriyle Hyunjin'i aradı. Hedefine ulaştığında gülerek bir şeyler anlatan çocukla tek kaşını kaldırdı. Ne yani? Unutmuş muydu gerçekten? Onu görsün istiyordu aynı zamanda görmemesini istediği gibi.
Sakinlemesi gerekiyordu Hyunjin'di o. Gülüp eğlenir sonraki gün unuturdu. Ne diye bu kadar sinirlenmişti? Belki de ilk defa aşık olduğu çocuğu başkasıyla gördüğü içindir. Adımlarını lavaboya yönlendirdi soğuk su işine yarardı. Sonra buradan hızlıca gidecekti.
Elini yıkayıp kendi kendine biraz konuştuktan sonra onların masasına bile bakmadan geldiği yerden geri gitti. Arabasına oturup ufak çaplı bir sinir gösterisi sergiledikten sonra yanında birinin oturduğunu fark etti. Korkuyla yanına baktığında bunun Hyunjin olduğunu gördü.
-Ne atar yapıyorsun? Hem neredeydin sen?
-Görmeyince içeri girdim gayet mutlu görünüyordun neden geldin?
-Ben hep gülümserim. Bu mutlu olduğum anlamına gelmiyor.
-Beni unuttuğunu düşünmüştüm.
-Ben kim yüce Bang Christopher'unutmak kim. Boyumu aşar.
Güldü Chan.
-Çocuk yakışıklıydı aslında.
-Anlamıyor musun Chan?
-Neyi?
Chan'ın ellerini tutup cevap verdi Hyunjin:
-Kimi istediğimi.
-Kimi istiyorsun?
Kanının daha hızlı attığını fark etti Chan. Doğru mu anlamıştı?
-Ciddi olamazsın. Anlamadığını söyleme bana.
Sessiz kaldı Chan.
-Sessizliğinden ne anlamalıyım?
-Şokta olduğumu.
-Başka?
-Sevindiğimi de anlayabilirsin belki.
-Gerçekten mi?
Kafasını belli belirsiz salladı Chan. Hyunjin hiç bu kadar mutlu olmamıştı.
-O zaman sevgili hyungum annemin isteğini gerçekleştirelim mi?
Chan yine sessiz kalmıştı. Ama bu sefer cevabını Hyunjin'in başını çenesinden tutarak kaldırıp dudadaklarını birleştiriren vermişti.