1. Kısım: Aile

24 2 1
                                    

Bahar o kadar zorlanmaya başlamıştı ki bir an durmayı düşündü. Alnından gelen ter gözlerini yakmaya başlamış, vücudundaki tüm enerji birden çekilivermişti sanki. Derin derin nefes alıyor, her aldığı nefeste ciğerlerini yakan ateş harlanıyordu adeta.

İki eliyle tuttuğu kılıcının kabzasını iyice sıktı ve omzuna dayadı. Daha fazla dayanamayacağının farkındaydı. Rakibi hala savaşın başındaki kadar dinçti. O cüssenin nasıl yorulmadığına anlam veremiyordu. Dakikalardır ona tek bir darbe vuracak fırsatı olmamıştı.

Dizlerini kırdı fakat yaşadığı çaresizlik titremesine sebep oluyordu. En ufak bir şansım bile yok mu yani? diye düşündü. Buraya gelene kadar, attığı ter, döktüğü onca, gözyaşı, çektiği acı bir hiç için miydi?

Rakibi en başından beri ona saldırmamıştı, sürekli ona saldıran Bahar'ı dalga geçercesine savuşturuyordu. Hatta bir anlamda sanki dans ediyor gibiydi. Tüm bunlar onun için basit bir şovdan öte değildi.

Fakat artık bitirmenin zamanı gelmişti. Ağır adımlarla Bahar'a doğru yürümeye başladı. Kılıcının ucu yere bakıyordu, gard almaya bile ihtiyacı yok gibiydi. Kevın her zaman doğru anı beklerdi. Savaş boyunca yaptığı tek saldırı olurdu ve o her zaman rakibinin işini bitirirdi.

Kevın yürüdükçe Bahar'ın titremesi artmaya başladı. Tek şansı vardı. Öğrenmek için sürekli çabaladığı ve her defasında çuvalladığı bir teknik vardı. Abisi ona bunu öğrettiğinde Bahar bu hareket için bir isim bile uydurmuştu. "Son Nefes" demişti.

Son kez derin bir nefes aldı. Kılıcın kabzasını tutan ellerini önce gevşetti sonra öncekinden daha sert bir şekilde sıktı. Kalan azıcık enerjisini kollarında topladı ve onları iyice kastı.

"Okyanusun ortasında batmayan bir kaya düşün."

Artık titremiyordu, zihnini korkudan arındırmıştı. Gelecek olan her neyse sonuna kadar hazırdı.

Aralarında üç kılıç kadar mesafe kaldığında Kevın birden atıldı. Bahar'ın tek fırsatı buydu. Kevın'ın hızla ona yaklaşan darbesini görmezden geldi ve kılıcını rüzgarı bile kesebilecek bir hızda savurdu. İlk vuran kesinlikle o olacaktı.

"Bu sefer kaçamayacaksın!"

Sözlerine rakibine diktiği çatık kaşları eşlik ediyordu. Kılıç Kevın'ın göğsüne yaklaştığı anda birden geri tepti. Bahar'ın masmavi gözleri kocaman oluverdi. Kevın saldırısını bırakıp o kadar hızlı savuşturmuştu ki Bahar bunu görememişti bile. Daha ne olduğunu anlamadan karnını deşip geçen kılıçla başbaşa kalmıştı.

Hakem birden bağırdı.

"TUŞ!"

Kevın kılıcını çektiğinde Bahar dizlerinin üzerine düştü. Korku dolu gözlerle, ona sırıtan Kevın'a bakıyordu. Refleksleri bir insanın gelebileceği en uç noktadan bile ötedeydi. Tüm yaşananlar bir müsabakadan ziyade tek taraflı bir çırpınıştı sanki.

En sonunda tüm bedeni umutlarıyla beraber yere yığılıverdi. Seyirciler yerde yatan Bahar'ı yuhlarken diğer yandan onlara sırf bunun için satılan çürümüş sebzeleri ve yumurtaları fırlatıyorlardı.

Starnet'in içinde bu pek de şaşırılacak bir şey değildi. Eğer insanların hayvani güdülerini, onların içinde sakladıkları fakat belki de ahlak dışı olduğundan kimseye söyleyemedikleri arzuları tatmin eden bir ürün varsa; o ürün her zaman satışa hazır olurdu. Burada herkes anonimdi ve suç diye bir şey yoktu. Sonuçta sanal bir dünyanın içinde kimse kimseye gerçek anlamda zarar veremezdi. En azından onlar böyle düşünüyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölümcül OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin