Bölüm 4

666 65 71
                                    

Hyunjin

Saat 8'e geliyordu. Eve gelip uzanmıştım bütün gün. Hepsi defalarca aramıştı. Ama açmamıştım. Telefonum tekrar çalmasıyla elime aldım. Chan olduğu için açtım.

"Efendim."
"Niye cevap vermiyon sabahtan beri. İyi misin?"
"İyiyim."
"Bu kadar mı Hyunjin?"
"Ne konuşayım hyung? Mahvettim her şeyi."
"Bana bak kıçını kaldırıp bize geliyorsun. Hepimiz burdayız. Bir sen eksiksin."
"Hepiniz derken?"
"Evet, Seungmin de var."
"Tamam geliyorum."
"Şerefsiz."
Demesine göz devirip onun tabiriyle kıçımı kaldırdım. Üstümü değiştirmeme gerek yoktu. Böyle de gayet iyiydim.

...

"7 kişisiniz açamıyorsunuz bir kapıyı?"
Deyip içeri geçtim. Arkamdan da kötü bakışlarla Jeongin geliyordu.

"Sen de mi geldin?" Deyip göz deviren Felix'e dönüp konuştum.

"Şu dağ ayısından korkmasam seni birkaç tur döverdim ama korkuyom işte."
Konuşurken aynı zamanda oturmuştum ama Seungmin yoktu.
Ji-sung'la Minho da. O ikisini sorayım belki Seungmin'i de söylerler.

"Minholar nerede?"
"Markete gittiler Seungmin'le birlikte. "

Jeongin'e kafa sallamakla yetinip ne yemek yapmışlar diye mutfağa geçmiştim. Bütün gün yemek yememiştim. Yemeklerin altını açarken zil çalmıştı.

7'sı de mutfağa girince bi şaşırmıştım. Minho hyung hemen Jisung'u çekip içeri geçmişlerdi. Diğerleri de poşetlerle ilgileniyordu. Seungmin bir şey arıyor gibiydi. Ve bana bakmamıştı bile.
Yüzünde bir gülümseme belirince gözlerimi poşete indirdim. Aradığını bulmuştu galiba. Limonlu kek. En sevdiği şeylerden biriydi.

"Minhoooo keklerim nerede bir tane tek var?"
Diye içeri bağırmıştı.

"Poşetteler işte ara ara bulursun."
"Bilerek yaptın değil mi?"
"Bir şey mi dedin Seungmincim?"
"Oruspu Çocuğu"

Diye bağırmasıyla içeriden kahkaha sesi yükselmişti. Minho Seungminle uğraşmayı seviyordu.

Bu arada herkes içerdeydi. Bir tek ikimiz kalmıştık.

Poşetlere ilerleyip ben de ararken konuştum.

"Niye bu kadar alışveriş yaptınız ki?"
Kafasını kaldırmadan konuştu.

"Minho ödeyeceği için Chan her şeyi istedi."

"Şaşırmadım." Deyip gülmüştüm. Ama o mimiksizdi. Bu yüzden benim de yüzüm düşmüştü. Yerdeki poşetlere ilerledim. Orada bulduklarını alıp önüne indirdim.

"Al bakalım."
Kafasını kaldırıp konuşmadan geri indirdi. Boş bir poşet alıp keklerini içine koymaya başladı. 1 ay yeterdi herhalde. Chan'a söylüyordu ama kendisi de farksızdı.

Konuşma başlatmak adına konuştum.

"Biraz fazla değil mi?"
Sinirle kafasını kaldırıp konuştu.

"Sabah söylediklerimi çabuk unuttun herhalde. Sen dalga geçiyor olabilirsin ama ben ciddiyim. Lütfen benimle konuşma Hwang."

Deyip içeri gitmişti. Ben de tezgaha yaslanıp derin bir nefes aldım. Cidden şimdiden zordu iletişime geçememek. 1 gün bile olmamıştı.

Isttığım yemeklerin altını kapatıp yemeden içeri geçtim. Tüm iştahım kaçmıştı.

"Yemedin mi?"
Otururken cevapladım.
"Tokmuşum onu anladım. Eee napıyoruz, oturcaz mı böyle boş boş."

"Film izleyelim ya."
"Komedi olsun."
"Tamam o zaman benle sevgilim yiyecekleri hazırlayalım siz de film seçin."

Diyerek Jeongin'i çekiştirmişti Chan. Allah bilir çocuğa ne yapacak mutfakta.

coldfire || hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin