𝟎.𝟎 𝐜𝐢𝐠𝐚𝐫𝐞𝐭𝐭𝐞.

371 26 63
                                    


Kapının arkasında duran elbiseye bakıp gülümsedim.
Bugün Yule Balosu vardı ve çok güzel geçeceğine emindim. Saçlarımı su dalgası yapmıştım ve koyu bir göz makyajı, ardından koyu kırmızı bir ruj sürmüştüm. Üstümdeki kıyafetleri çıkartıp elbiseyi giyindim. Uzun uğraşlar sonucunda fermuarı çekmiştim, tülden olan eldivenleri de takmıştım.

 Uzun uğraşlar sonucunda fermuarı çekmiştim, tülden olan eldivenleri de takmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ayakkabılarımı giyinmiş ve takılarımı da takmıştım.
Güzel gözüküyordum...

-"umarım Adrian beğenirdi beni.."

Tamam Adrian'dan hoşlandığım söylenemezdi ama aşırı hoş bir çocuktu ve benimle flörtleşiyordu. Ayrıca beni baloya davet etmişti...
Bir kaç fıs parfüm sıktıktan sonra odadan çıkmıştım, benimle birlikte tam aynı anda karşı odamdaki Pansy Parkinson da çıkmıştı.
Nazikçe gülümsedim. Çok güzel bir kızdı ve bordo elbisenin içinde gerçekten de mükemmel gözüküyordu...

P: Eftalia, çok güzel gözüküyorsun.

Gülümsememe karşılık gülümsemişti.

-"teşekkür ederim Pansy sen de harika görünüyorsun."

Yanına Blaise gelmişti, Blaise elini Pansy'nin beline sarmıştı.

B: çok güzel olmuşsun...

P: teşekkür ederim..

-"Blaise bir şey sorabilir miyim?"

Blaise bana dönmüştü.

B: tabi Eftalia?

Merakla bana bakıyordu, ikisi de..

-"Adrian'ı gördün mü?"

B: kahvaltıdan sonra görmedim.

-"anladım, sağol..."

İkisi giderken ben de zindanlardan çıkmıştım ve gözlerim Adrian'ı arıyordu.
Hiç bir yer de yoktu bu çocuk. Neredeydi?
Oflayıp Balo alanına ilerledim. Umarım oradadır.
Balo alanına geldiğim zaman gözlerim etrafta gezdiriyordum, herkes eşleri ile çok mutlu gözüküyordu ve Adrian ortalıklarda yoktu..

Balo alanının dışına çıktığım da kuytu bir köşe de sarışın bir kız ile öpülen Adrian'ı görmemle kalbime tam anlamıyla bir bıçak saplanmıştı...
Hah ne bekliyordum ki ondan. Gözlerimin dolması ile hızla Balo alanına girmiş bir sandalyeye oturmuştum. Yetersizdim... yine...
Kıskançlık duygusu her yerimi kaplamıştı, neden ben değildim?! Neden oydu? Ne farkımız vardı?
Herkes ayağa kalkmışken ben de ayağa kalkmıştım ve kalabalığın içine katılmıştım.
Üç büyücü turnuvasına katılmış üç kişi ve eşleri kapıdan geçmiş piste doğru yürüyorlardı, büyük sesli alkışlar başlamıştı ben de alkışlıyordum. Onlar dans etmeye başlamışlardı, kimisi eşleriyle beraber dans etmek için davet ederken kimisi de masalara oturmuştu...
(filmdeki üç büyücü turnuvasına katılanlar değil, Cedric'imin ölmesine izin veremem, en azından kendi ficimde)

𝐄𝐚𝐜𝐡 𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐘𝐨𝐮 𝐅𝐚𝐥𝐥 𝐈̇𝐧 𝐋𝐨𝐯𝐞/𝐃𝐫𝐚𝐜𝐨 𝐌𝐚𝐥𝐟𝐨𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin