Merhabalar, sizlere ikinci bölümü bu kadar geç yayınlamak istemezdim ama maalesef okul sınavlar derken böyle oldu. Bu bölüm biraz kısa oldu ama diğer bölümler daha uzun olacak. Lütfen oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın iyi okumalar. (Bundan sonra haftada iki kere bölüm atacağım pazartesi ve cuma olacak bu günlerde akşam ya da gece atacağım teşekkürler.)
Yarım saattir odaklanmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Gerçekten artık korkmaya başlamıştım, bu tür garip olayları araştırmayı seven bir kızım ama ilk defa dediğim gibi böyle bir şey oluyordu.
"Tamam yeter bu kadar bırak beni ve bir şekilde görünür ol"
Cümlemin bitmesi ile ellerimi de belimde ki kollara koydum, ve arkamı döndüm. O ise bu anlarda hiç bir şey yapmamıştı. Arkamı döndüğümde şok oldum.
Karşımda esmek uzun-hatta baya uzun- yüz hatları keskin ama aynı zamanda da yumuşak olan biri vardı.
"Başardın"
Diye fısıldadı kulağıma. Sesiyle irkildim, kulağıma doğru eğilmişti. Kokusunu alabiliyor dum, çok garip bir kokusu vardı, buram buram soğuk kokuyordu, bir insan yada varlık(?)
"Merhaba Ceren."
Kekelememeye çalışarak cevap verdim.
"Sen, sen nesin?"
Bu dediğime sesli bir şekilde gülmüştü. Gülüşü melodikti. Derin bir nefes aldım ve kafamı kaldırı2p ona baktım benden otururken bile benden oldukça uzundu, aslında bu doğal olabilir ben 1.56'yım yani oldukça doğal.
"Ben meleğim. Buz Meleği."
Dediğinde büyük bir kahkaha patlattım. Ne diyordu bu yahu? Melek mi birde Buz Meleği mi?
"Oldu olacak birde adım Ophion de bir de"
"Peki adım gerçekten Ophion ise?"
Dediğinde kahkaham bir bıçak gibi kesilmişti. Ben doğa üstü şeyleri seven ve araştıran biriydim. Bunlardan biri de Ophion'du...
Efsaneye göre Ophion bir melekti, melekler aslında bilinenin aksine tamamen saf, temiz veya nurdan yaratılmıyordu. Onlar aralarında siyah-beyaz ve aynı zamanda da gri olarak üçe ayrılıyorlardı. Siyahlar kötü, beyazlar iyi ve griler ise arafta olanlar yani içlerinde hem siyahı hem de beyazı barındırabilenlerdi. Griler siyah ve beyazların birleşmesiyle oluşup evrende meydana geliyorlardı.
Lâkin şöyle bir şey vardı ki o da aslında siyah ve beyazların beraber olmaları çok büyük bir yanlış; Tanrı tarafında ise affedilmeyen üç büyük günah arasındaydı. Fakat siyah ve beyazlardan bazıları bir şekilde beraber olmuş ve grileri evrene getirmişleri... Bu başlı başına bir kıyamet alametiydi aslında melekler kendi aralarında bir mühür oluşturmuşlardı.
Yaptıkları günahı tanrı öğrenemesin diye... Lâkin işler istedikleri gibi gitmemişti, oluşturdukları Ophion Mührü bir şekilde bir grup siyah melekler tarafından kırılmış, beyazlar tarafından ise tamamen yok edilmişti. Tanrı bunları öğrendiğinde her şey için çok geçti.
Çünkü tam olarak iki tane gri meydana gelmişti. Erkek olanının adı Ophion'du. Ophion ilk griydi Tanrı onu öğrendiğinde ise on altı yaşındaydı.
Kız olanın adı ise Orinda idi. Kız ise on yaşındaydı. Tanrı bu günahın bedeli olarak Ophion ve Orinda'yı birbirlerine kırmızı kader ipliği ile bağlamış fakat yüz bin yıla aşkın süre boyumca kavuşmamları için lanetlemişti...
Ophion ve Orinda'nın aşkı ise daha çocuk iken başlamıştı kıvılcımları. Ophion'un simsiyah saçları vardı, yaşı daha küçük olmasına rağmen boyu oldukça uzun vücudu ise yapılıydı. Gözleri ise... Gözlerinin ikisi de farklı renkteydiler. Sağ gözü simsiyah iken sol gözü ise ona inatla beyaza yakın bir griydi...
Orinda ise... Orinda'nın alevleri bile kıskandıracak kadar kızıl saçları aralarında ise beyaz tutamları olan saçları vardı, gözleri ise hem yeşil hem de turkuazdı. Fiziği on yaşındaki bir kıza göre oldukça güzeldi. Kalçasını bile geçen kızıl saçları, gözlerini süsleyen upuzun kirpikleri... Yüzünde ki minicik kalkık burnu ve çokta dolgun sayılamayacak ama ince de olmayan pembe-kırmızı arasında ki renkte dudakları vardı.
Tanrının verdiği ceza sonrası ikisi de Dünya'ya gönderildi fakat birbirlerine düşman halde... Orinda isminin anlamı "Ateş Yılanı" idi. Ophion isminin anlamı ise direkt yılan anlamına geliyordu. Griler yılan soyunu oluşturuyordu, şeytanın yardımcılarını; ya da bizler öyle biliyorduk belki de şeytan ve meleğin ta kendisiydi onlar...
Oridina'nın soyundan olan yılanlar diğer yılanların aksine sıcaklardı fazla sıcaklardı... Ophion'un soyundan olanlar ise Oridina'nın soyunun aksine buz gibiydiler bunlar da fazla soğuklardı...
Tanrı onları ezelden lanetlemişti, o büyük ve eşsiz aşkın kavuşması için kan dökülmesi gerekiyordu, Ophion ve Orinda ise bunları bilmiyorlardı fakat yeryüzüne iki aşık olarak değil iki kanlı-bıçaklı düşman olarak gönderilmişlerdi...
(Devam Edecek)
Oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden?
Teen Fiction-İLAHİ BAKIŞ AÇISI- 'lütfen, Tanrım lütfen bu sefer iyi olsun' Diyerek içeriye girdi genç kız. "Nasılsın?" diye sordu, arkadaşına kız. Kız her zamanki gibi cevap vermedi, fakat onun yerine kapalı olan gözlerinden sicim gibi akan gözyaşları cevap ver...