2 [S]

125 12 13
                                    

Ve dudaklarına doğru fısıldamıştım.

''Delicesine becer beni Kaeya, ben dur diyene kadar becer beni. ''

Bunu dememle beraber birbirine karışan nefeslerimiz eşliğinde cesurca masmavi gözlerine dikmiştim gözlerimi. O ise bana sorgulayıcı gözlerle bakmaya devam ederken sertleşen yüz ifadesi gün yüzüne çıkarken kaşlarını çatmıştı:

-Sarhoş musun sen? diye sormuştu sorgularcasına. Bunu dememi beklemediği o kadar belliydi ki.. Gözlerimi gözlerinden dolgun kiraz rengindeki dudaklarına doğru çevirip 'belki öyleyim, belki değilim kim bilir?' diyip dudaklarına nefesimi üflemiştim. Bir süre için beni süzdüğünü hissedebiliyordum. Yakası hafif açılmış siyah gömleğim ile yaptığım geçen yıldan beri sürekli gittiğim spor kulübünün meyveleri olan kaslarımı belli eden dar o gömleğimle bu duruma şaşırmamıştım açıkçası. Eeh, girdiğim her ortamda sırf bu yüzden odak noktası olmaya alışkındım.

Gözlerini gözlerimden çekip dudaklarıma getirdiğinde istemsizce dudaklarımı ıslatma ihtiyacı hissetmiştim. Bu hareketi görmesiyle beraber 'lanet olsun' diye ağzında geveleyip dudaklarıma yapışmıştı. Sertti. Fazlasıyla sertti, elinin birisini saçıma koyup zaten olmayan mesafeyi yok ederken diğer eliyle de belimden çekip kucağına oturtmuştu. Öpüşmemiz iyice alevlenirken devreye dillerimizin de girmesiyle beni ayağa kaldırıp bileğimden tutarak bir yere sürüklemeye başlamıştı. Bense bu duruma hiç karşı çıkmadan izin vermiştim zaten doğru düzgün yürüyemiyordum. O beni yönlendiriyordu.

Sarhoşluğun etkisiyle yalpalayan vücudum çevredeki insanlara çarparken bileğimdeki tutuşunu iyice sertleştirip beni çekiştirmeye başlamıştı. Sonunda açık havaya çıktığımızda ciğerlerime dolan hava içinde bulunduğum durumun farkına daha da varmamı sağlasa da henüz algılayabilmiş değildim...

Bir arabanın önüne geldiğimizde keskin bir ses tonuyla 'bin' diye emir vermişti. İkiletmeden arabaya bindiğimde o da yanımdaki yerini almıştı. Emniyet kemerimi bağladığımda arabayı çalıştırmıştı. Gözlerim camdan dışarıdaki manzaraya odaklandığı sırada baldırımda hissettiğim elin hareketleriyle beraber tek düşünebildiğim şey vardı: Önümüzdeki birkaç saatten sonra kendimden kendimden tiksineceğimi biliyordum, ama içten içe bunu yapmak istediğimin de farkındaydım sadece kendime yediremiyordum.. Sıkı baldırımda keşfe çıkmış el de bu düşünceye şimdiden alışmam gerektiğinin habercisiydi.

_____________________

Anahtarla evin kapısını açtı ve içeriye girer girmez dudaklarıma yapışarak ayağıyla kapıyı iterek kapadı. Geri geri yürüyüp sırtımın duvara sertçe çarpmasıyla çekilip üzerindekinden kurtulup beni kucağına alarak merdivenlerden yukarı doğru çıkartmaya başlamıştı. Koridordan geçirip yatak odasına geldiğinde hızlı bir şeklide kapıyı kapatıp beni kapıyla arasına almıştı. Kafasını boynuma gömerek önce minik minik öpücükler kondurup daha sonrasında dişleriyle derimi ezerek emmeye başladı. Bunu yaparken ara sıra soluklanıyordu ben ise tepkisizce onu izliyordum. Emdiği yerlere de öpücük kondurmayı ihmal etmiyordu. İnlememek için dudaklarımı dişledim. Boynumdan omzuma kadar öperek düz bir çizgi çekti. Daha fazla dayanamayıp onu iterek yatağa geçmesini sağlayarak üstündeki yerimi almıştım. Altımdakileri çıkarıp onun pantolonunu da çıkarttıktan sonra derin bir nefes aldım. Bedenlerimizi yaklaştırabildiğim kadar yaklaştırdım ve dudaklarını kulak arama yaslayıp verdiği ıslak öpücüklerinin altında titremiştim. Sonrasında Kaeya kasıklarımızın birbirine değmesini sağlayıp kollarını boynuma sardı. Dilini dudaklarımın arasından geçirdiğinde ortaya çıkan ıslak sesler başımı iyice döndürürken o benim aksime rahat bir şekilde işine devam ediyor kendi diliyle benimkini savaşa sokmaya çalışıyordu. Artık nefes alamadığımı anlamış olacak ki geri çekilirken son olarak dudaklarımı öpüp diliyle üstünden geçmeyi ihmal etmemişti.

Papatya /KaebedoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin