3

76 12 14
                                    

Saate bakmak için arka cebimden telefonumu aldım. Işığı yanıp yanıp sönüyordu. Sucrose' dan mesajlar gelmişti nerede olduğuma dair, ona hızlıca cevap yazmıştım "eve gidiyorum sonra konuşalım sucrose" diye.

Taksiden inip anahtarımı cebimden alırken, yanan ışıkları görmemle elimle saçlarımı düzeltip üzerime bir göz atmıştım. Yakasından bir düğmesi kopmuş olan gömleğimi pantolonun içine gelişigüzel sıkıştırmıştım. Aman ne güzel bir görüntü! Ayaklarımı hem acıdan hem de yorgunluktan sürüyerek kapıya gelip içeriye adım atmamla beraber terliklerini parkenin üzerinde sürüyerek çıkan adım sesleri artık son noktam olmuştu. Yorgundum, gururum ayaklarımın altına alınmıştı, bir ömür boyu pişman olacağım bir hata yapıp zaten aramın bozuk olduğu sevgilimi aldatmıştım. Üstelik onca yıl okul hayatımdan kazandığım tek işimi henüz doğru düzgün başlayamamışken bitirmiştim. Kendime o kadar kızgındım ki. Asla affetmeyecektim ve tam karşımda eski pijamayla dikilen, gözleri bütün gece uyumayıp benim gelmemi beklediği her halinden belli olan kadını görmemle beraber buna emin olmuştum. Onunla göz göze gelmemek için gözlerimi evin etrafında gezdirip en sonunda yerdeki halıda durdurmuştum.

-Albedo.. Sen hangi cehennemdeydin! Ne yaptın bu saate kadar, ne oldu sana oğlum? Sen eskiden hiç geç gelmezdin eve.

Sesinin tonuysa her şeyi barındırıyordu. Endişe, yorgunluk ve sinir. Yanıma yaklaşmasıyla beraber yerdeki gözlerim dolmaya başlamıştı. Elinin yavaş ve narince yanağımı kavramasıyla beraber gözlerimiz birbirini bulmuştu. Bana endişeyle bakan kahveler içimi parçalamıştı. Elimi yanağındaki eline koyup 'ben iyiyi-' dememe kalmadan anında çatılan kaşlarla

-Sen alkol mü aldın!?

Aniden yükselen sesi yüzünden açılan gözlerimle bir an için duraksamıştım. Diyecek bir kelime aklıma gelmiyordu. Tam cevap vermek için ağzımı açmışken yukarıdan kardeşimin sesi duyulmuştu.

-Anne, abim sonunda geldi mi?

-Ya evet gelmiş Klee, gelmiş ama alkollü gelmiş beyefendi!

-Anne lütfen, çok yorgunum dinlenmek istiyorum, izninle...

Anneme söylenmeye devam ederken gerçekten hiç onu çekecek kafam yoktu. Sabah gönlünü almam gerekeceğini bilsem de şu anlık umursamayarak odama yönelmiştim. Merdivenden çıkarken Klee'nin de endişeli bakışları beni delip geçiyordu. Belki de topalladığım için de olabilirdi ama çok da önemli bir detay değil yani.

Tam odama geçecekken kalçalarım arasında hissettiğim ıslaklıkla beraber duraksamıştım. Hemen ardından ise adımlarımı banyoya doğru yönlendirmiştim. Banyoya geçerek kapıyı kilitlemiş, kıyafetlerimi hızlıca çıkarmaya başlamıştım. En sona baksırım kalınca onu da çıkartmaya çalışmıştım ta ki deliğimde hissettiğim derin bir sızıyla olduğum yerde mıhlanmıştım. Derince bir nefes alıyordum sakinleşmek için. Aklıma henüz birkaç saat önce yaşadığım anlar gelince sinirim tekrar tüm bedenimi nüfus etmişti bile. Onu uzun bir süre görmek istemiyordum. Baksırı da çıkartıp gözlerimi kısarak bakıyordum Kaeya'nın eserine. Çıkardığım ıslak çamaşırı direkt çöpe basmış, nasıl yapacağımı bile bilmeden öylece durmuştum. Karşımdaki aynaya sabitlenen gözlerim artık dayanamıyordu. Ellerimi lavaboya dayayıp aynaya baktığım an başım dönmeye başlamıştı. Boş boş aynaya baktıktan sonra hafifçe gülümsedim. Daha sonrasında gözlerimi belli bir noktaya kilitledim. Lavaboya dayandığım eli yavaşça lavabodan çektim.

Gözümden akan yaşlar eşliğinde ellerim boynuma bıraktığı izlere kaymıştı. Hayvan herif, resmen boynumda morartmadığı alan kalmamıştı. Ellerim boynumdaki izlerden yavaşça patlattığı dudağıma yönelmişti. Oraya değmemle beraber bir 'tch' sesi kaçmıştı. Dudaklarımı incelemeyi bıraktığımda aynadaki görüntüme bakmıştım. Dağılmıştım, Kaeya Alberich beni dağıtmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 07, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Papatya /KaebedoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin