Sevgili Yazar

8 0 0
                                    

Kitapların sayfasını karıştırırken dikkatimi çekti, tuhaf yazılar. Ne zaman olduğu bilinmeyen. Belki gelip geçici görünen ama gelip geçmeyen yazılar. Bu yazılar bir düşünceye de açılıyordur muhakkak. Onların yanında gelip geçmeyen - ve de geçmeyecek - düşünceler.

Birilerinin umutları da olabilirdi aslında. Terkedip gidilen umutlar, heyecanlar, hevesler.

Arasındaki yazılara baktım. Haklıydım. Terkedilen umutlar bunlar. Yazarın asla unutamayacağı umutlar. Öyle ki, kalbine kazındığına dair emin dahi olabileceğim kadar.

Unutmak mümkün değildi böylesine güzel yazılan yazıları. Kim gelse dikkatini çekerdi eskimiş kitapların arasından sarkan kağıt. En az kitaplar kadar eski. Ne yazık olurdu sahibini bulamasa. Kimbilir kaç yıldır görmüyor.

Kitap okumaya gelmemiştim gerçi. Ondan takıldım bu nota. Herkes de bakmadan geçiyor, adeta "ben de buradayım" diye bağıran kağıda.
Derken görevli gördüm bir. Tüm kitapları düzenlerken o kağıt parçasına ne diye dokunmuyor diye sordum.

"Kağıt parçası? Hangi kağıt parçası?"

"Şurada, eski bir kitap arasından sarkıyor"

"O kitap mı? Çok eski olduğundan kimse okumaz diye düzeltme gereği duymadım, efendim."

"Ne diye okumuyorlarmış?"

"Sıkıcı diyorlar"

"Kime göre?"

"Efendim, kitabı okuyacak mısınız?"

"Hayır, arasındaki kağıdı istiyorum"

"Ona para vermenize gerek yok. Alıp gidebilirsiniz"

"Kimin yazdığı belli mi? Arkasında isim yok"

"Alzheimer olup çekip gitti buralardan. Şu karşıki dükkanın sahibi yazdıydı."

Beklemediğim yerden vurdu beni, görevli. Cemal Süreya, Nazım Hikmet yazmıştır diye sanarken -bir ihtimal bilmediğim bir notlarını kastediyorum- karşı dükkanın çıkması hayret ettirdi. Nota tekrar dokundum.

"Alzheimer olmak.. Ne acı."

Bu kadar unutulmaz umutlar içinde yaşanabilecek belki de en büyük günah.

Sarkan nota son bir kez daha dokundum. Paramparça etmek istedim. Sahibi dahi unuttuğundan kağıt yalancı duruma düştü çünkü. Şimdi kim, niye inansın sana?

Notu tozlu raflardan çekip çıkararak elime aldım. Yırtık, bir kısmı yanmış, tozlu bir kağıt parçasıydı.

"Ah, elim toz oldu."

Raflara baktım. Kitap da toz olmuştu. Kitabın içini açarak notu yerleştirdim.

"Kitap da toz oldu, sevgili yazar. Sanırım artık ortak bir noktamız var."

5 Kasım
08.53 a.m.
cj

sen ve senin gibilereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin