0.2

92 29 15
                                    

"Annen geldiğinde uslu bir çocuk ol Hyunjin anlaştık mı? Yeni kardeşinin senden hoşlanmasını sağla ki iyi anlaşın." babası Hyunjinin üstünü başını düzelttikten sonra salona geçip camdan dışarı bakarak karısını bekliyordu. Hyunjin ise bu kardeş olayını anlamaya çalışıyordu, artık evde iki çocuk mu olacaktı?

Yaklaşık 15 dakika sonra babası heyecanla Hyunjine gülümsedi ve kapıya koşup zil çalmadan kapıyı açtı.

"Geldiler Hyunjin! Hadi gel sen de karşıla!"

Hyunjin de heyecanlanmıştı biraz, kardeşi denilen çocuğu merak etmişti. Çünkü ailesi öyle bir heyecan yapıyordu ki, 3 gün içinde tüm ev yeniden yapılmıştı sanki. Hyunjin ve bu çocuk için yeni oda bile yapılmıştı.

Babası ile kapı önünde beklerken asansörden heyecanla gülümseyen annesi ve elini sıkıca tuttuğu küçük bir çocuk çıkmıştı. Çocuk yere bakarak yürüdükten sonra kafasını kaldırıp karşısındaki insanlara baktı.

"Hoş geldin bakalım minik bey, gel geç içeri." Bay Hwang elini Jeonginin saçlarına koyup karıştırdıktan sonra içeri geçmeleri için kenara çekildi.

Jeongin cevap vermeden durmaya devam ediyordu. Kapının önünde kafasını kaldırması dışında gözlerini adla yerden ayırmıyordu. Annesi babasına salonu işaret ettikten sonra hepsi salona geçmişti.

Hyunjinin annesi Jeonginin ellerini bir an olsun bırakmıyordu, koltuğa oturdukları halde ellerini tutmaya devam ediyordu.

"Bak Jeongin, biz artık seninle bir aile olduk tamam mı? Burası artık seninde bir evin. Hyunjin sana çok iyi bir abilik yapar, birlikte oyunlar oynarsınız olur mu? Tabii ki senin için çok zor, senden hemen isteyebileceğim şeyler değil bunlar ama bize anne baba diyebilirsin olur mu? Söz veriyorum sana, seni mutlu etmek için elimizden geleni yapacağız." Annesi gülümseyip Jeongine bakarken Jeongin hâlâ gözlerini yerden ayırmıyordu. Hyunjin babasının yanından aniden kalkarak Jeonginin yanına doğru yaklaştı.

"Sana odanı göstereyim mi?" Hyunjin elini Jeongine uzatmıştı. Jeongin yavaşça kafasını kaldırıp Hyunjinin gözlerinin içine bakmıştı. Hyunjin karşısındaki çocuğun gözlerinin parladığını fark etmişti, o kadar güzel gözlere sahipti ki yıldızlardan daha parlak olduğuna yemin edebilirdi. Jeongin çekingen bi şekilde elini kaldırıp Hyunjinin ellerini tutmuştu, Hyunjin sıcacık eli kavrayıp kaldırmıştı ve heyecanla odaya doğru götürmüştü.

"Ta daa! Burası ikimizin odası, yani senin de odan. Bak çok geniş istediğimiz kadar oyun oynayabiliriz, eminim çok mutlu olursun. Ayrıca yatmadan önce yastık savaşı da yaparız ne dersin? Hangi yatak senin olsun, sağ taraf mı sok taraf mı?"

Hyunjin Jeongine odayı tanıtıyordu ama Jeongin sanki hiç bir şey anlamıyor gibiydi. Boş gözlerle etrafa kısaca baktıktan sonra geri kafasını yere çevirmişti.

"Sanırım sana fark etmez. O zaman sen sağ tarafta ben sol tarafta yatayım."

Jeongin asla konuşmuyor ya da tek başına hareket etmiyordu. Ama Hyunjin sesini o kadar merak ediyordu ki, konuşması için elinden geleni yapıyordu. En sonunda Hyunjin onu oyuncakların yanına götürdü ve oyun fikirleri sundu, ancak Jeongin sadece oyuncaklara bakıyordu.

Yaklaşık bi yarım saat Hyunjin Jeongine bi şeyler anlatmaya çalışırken Jeongin birden kalkıp yavaşça Hyunjine bakmaya başlamıştı, dudakları hareket ediyor ama bi şey söylemiyordu. Hyunjin merakla onu izlerken en sonunda sessizce konuştu.

"Uyuyabilir miyim?"

Hyunjin bi kaç dakika Jeongin konuşmasını sindirmeye çalıştıktan sonra heyecanla başını olumlu yönde salladı. Jeongin yavaşça arkasına dönüp sağ taraftaki yatağa yatıp ellerini başının altına koymuştu. O kadar masum duruyordu ki Hyunjin rafta duran fotoğraf makinesi ile fotoğrafını çekmişti. Ardından koşarak annesinin yanına gitti.

"Anne Jeongin uyudu. Ve ilk kez konuştu."

"Aa ciddi misin ne dedi?"

"Ben ona bir şeyler anlatıyordum o da sessizce uyuyabilir miyim dedi, çok tatlıydı."

"Ya kıyamam, üstünü ört üşümesin."

"Tamam, yemeğe kaldırayım mı birazdan?"

"Daha yeni uyumuş, çok yoruldu o da biraz uyusun. Bu gün yemeği geç yeriz."

Hyunjin kafasını sallayıp Jeonginin üstünü örtmek için odasına koştu. Üstünü örttükten sonra tam giderken Jeongin sessizce mırıldandı;

"Teşekkür ederim, abi."

never mind , hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin