04.52
"Anne, baba geri gelin! Nereye gittiniz? Anne! Abi beni bırakmayın nolur!"
Jeonginin sessiz çığlıklarıyla uyanmıştı Hyunjin, yavaş adımlarla uykusunda sayıklıyan küçük çocuğun yanına yaklaşmıştı.
"Jeongin, uyan. Uyanmalısın hadi." Yavaşca onu kolundan dürtmeye çalışırken Jeongin daha çok sayıklamaya başladı.
"Baba yapma, hayır abimi bırak. Anne yardım et seni göremiyorum..."
Jeonginin göz yaşları akmaya başlamıştı ve Hyunjin ne yapacağını bilememişti. Jeongine tekrar dokunduğunda çığlık atarak kalkmıştı Jeongin.
"T-tamam sakin ol Jeongin. Ben senin yanındayım."
Hyunjin sakinleştirmek için ağlayan çocuğa sarılmıştı. O ona sarılırken aceleyle koridor ışıkları yanmıştı ve ebeveynleri odaya gelmişti. Annesinin yüzünde çok endişeli bir hâl vardı.
"Ne oluyor? Jeongin iyi misin? Hyunjin neler oldu?"
"Su getirir misin baba?"
Jeongin hiç bi tepkide bulunmadan sadece yaşlı gözlerle duvara bakıyordu. Gördüğü kabus ona o günü tekrar hatırlatmıştı, en büyük abisinin Jeongini korumak için kendini öne atması gözlerinin önünden silinmiyordu. Babası herkesi yere serince Jeongine son kez bakışını, o bakışın soğukluğunu tekrar hissettmişti Jeongin.
Çok mutlu bi aileydi aslında onlarınki, abileri Jeonginin mutluluğu için her şeyi yapardı. Babasını da severdi Jeongin, işten gelince hemen yanına koşar ve ona gününün nasıl geçtiğini sorardı, babası genellikle eve ona aldığı hediyelerle gelirdi. Annesini de çok severdi ve yaptığı çikolatalı pastayıda. Annesi her Jeongin mutsuz olduğunda ona çikolatalı pasta yapardı. Tüm günler böyle geçerdi aslında, ama bir gün babası eve geldiğinde zaman farklı akmıştı.
___flashback
"Abi bu parça nereye takılıyor?"
"Bak şuraya, aferin innie iyi iş çıkardın!"
Gülmüştü Jeongin, iki gündür abileriyle yeni aldığı büyük lego setini tamamlamaya çalışıyorlardı. Onlar seti bitirmeye çalışırken kapıyı anneleri tıktıklamıştı.
"Size pasta getirdim çocuklar, al bakalım en büyük dilim en miniğime."
"Niye ters orantı yapıyoruz ki? En büyük benim en büyük pasta da benim olsun."
"Bebeklik yapmasana Sehun."
Sehun ortanca kardeşinin sertçe ayağına basmıştı.
"Şşt tamam çocuklar dahası var bitirin tekrardan koyarım. Ben alt kattayım bi şey olursa yanıma gelin duymayabilirim."
"Tamam anne, ellerine sağlık." Annesi Jeongine gülümseyip tepsiyle odadan geri çıkmıştı.
"Babamın gelmesine ne kadar kaldı abi?"
"Bilmiyorum, saate baksana Chany."
"18.49, az kalmış innie."
bir yandan pasta yerken bir yandan da lego setini bitirmeye çalışıyorlardı. Ortaya büyük bi uzay aracı çıkacaktı.
Yaklaşık yarım saat sonra zil çalmıştı ve Jeongin legoları bırakıp 3. kattan en aşağı kata doğru heyecanla inmeye başladı. İndiğinde annesi kapıya doğru ilerliyodu ama Jeongin "Ben açarım!" diyerek kapıya koşmuştu.
"Baba!"
Babası Jeongini ittirip salona doğru yürümüştü. Jeongin çok şaşırmıştı normalde babası ona sarılırdı ama şimdi sadece ittirmişti. Jeongin kapının önünde beklerken salondan bağırma sesleri gelmişti, sesler o kadar yükselmişti ki Jeongin içeri gitmeye korkmuş ve yerinde beklemeye devam etmişti. Kararsızca etrafına bakarken sesler çok daha artmıştı üstelik bu sefer eşyaların devrilme sesleri de geliyordu. Jeonginin gözleri dolmuştu, ne yapacağını bilmiyordu. Ardından merdivenden sesler gelmeye başlamıştı, Jeongin kafasını merdivene çevirdiğinde abileri hızlı adımlarla aşağı iniyolardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
never mind , hyunin
Fanfic"Duydunuz mu? Bay Yang tüm ailesini dün gece öldürmüş ve sonra kendi kafasına sıkmış. Polisler herkesin öldüğünü düşünürken çatıda çıtırtı duymuşlar ve baktıklarında en küçük oğlan orada duruyormuş."