3

8 2 0
                                    

Okul gezisinin son durağı bir alışveriş  merkeziydi. Herkes heyecanla servisten inip avmye koşmuştu. Onların aksine ben sakince inmiştim. Avm girişindeki küçük mağaza vitrinlerine göz atarken servisi kullanan adam bir anda dibimde bitmişti. Burada çok kalamayacağımızı ve hemen öğrencileri toplamamız gerektigini söyledi. Herkesin nereye gittiğini bildiğim için oraya doğru ilerledim.

Gittikleri yer bir oyun alanıydı ve başımıza bir şey gelir diye oraya gitmemiz yasaktı. Herkes oradan çıkınca haliyle görevli adam sinirlenmişti. Oradan en son sevdiğim çocuk çıktı. Kendimi suçlu hissettiğimin farkında olduğu için elimi tuttu.

"Bu senin suçun değil. Kendini üzme, olur mu?"

Sadece başımı sallamakla yetindim. Çok susadığı için servise gitmeden önce su almak için büfeye uğradık. Arkamızı döndüğümüzde servisin bizi almadan gittiğini gördük.

"Şimdi ne yapacağız? Baksana, durmadı bile."

Dudaklarımı büzerek sevdiğim çocuğa baktım. Benim aksime o gülümsüyordu ve çok rahattı.

"Sorun değil. Biz de kendimiz biraz gezip trene binerek eve döneriz. Hatta onlardan daha önce eve varmış oluruz."

Elimi tutup parmaklarını benimkilere kenetledi. Rahat davranışları benim de rahatlamamı sağlamıştı. Birlikte baş başa vakit geçirmenin tadını çıkarmaya başladım. Elimi hiç bırakmaması ve sürekli bana yakınlaşması beni heyecanlandırmıştı.

Gezebildiğimiz kadar yer gezdikten sonra tren istasyonuna gittik ve ikimiz için bilet aldık.

"Benim biraz uykum var, bir süre sana yaslanıp uyusam rahatsız olur musun?"

Ah tanrım, nasıl rahatsız olabilirim ki? En arkalarda kimsenin ilgisini çekemeyeceğimiz bir yer seçtik. Sırtımı cama yaslayıp bir bacağımı koltuklara uzattım ve kollarımı iki yana açtım.

"İstersen ninni bile söylerim, gel hadi."

Gülümseyerek gözleri ışıl ışıl parlayan sevdiğime baktım. Önüme oturdu ve sırtını bedenime, başını ise omuzuma yasladı. Kollarımı bedenine dolayıp elimdeki bilete baktım. Gülümseyerek beni izliyordu.

"Biliyor musun, seni çok seviyorum. Seninleyken mutlu hissediyorum. Beni gerçekten mutlu ediyorsun. Taehyung, iyi ki hayatımdasın."

Yanağıma bir öpücük kondurdu ve eski konumunu alıp gözlerini kapattı. Kalp atışlarım öyle hızlanmıştı ki sesini duyacak diye aklım çıkıyordu. Bir dakika.. Bu kalp atış sesim değil ki.

Telefonumun çalan alarmıyla bir kez daha rüyam bölünmüştü. Son günlerde bu rüyalarım artsa bile hâlâ alışamamıştım. Hepsi çok gerçekçiydi. Rüya yorumlayan bir tanıdığım olsaydı ona danışabilirdim.

Bu sabah kahvaltı yapmak istemiyordum. Nedense iştahım kapanmıştı. Üzerimi değiştirip çantamı aldım ve okula gitmek için evden ayrıldım. Okula yaklaştığım sırada Hoseok'u gördüm. Üzgün görünüyordu. Dün pozitif enerjisini saçarken öyle güzel gülümsüyordu ki onu böyle görmek beni de üzmüştü.

"Hey, Hoseok!"

Sesimi duyduğu an yüz ifadesi değişmişti. Sanki az önce üzgün olan o değilmiş gibi gülümseyerek bana el salladı.

"Günaydın Taehyung! Bugün nasılsın?"

"İyiyim. Sen iyi misin peki? Az önce üzgün görünüyordun."

"Ah yanımda konuşucak kimse olmayınca gülümsemek çok sıkıcı. Yanaklarım acıyor bir süre sonra."

Gülerek kolunu omzuma attı ve okul bahçesine doğru yürümeye başladık.

"Kahvaltı yaptın mı?"

"Hayır, nedense canım bir şey yemek istemiyor."

"Seok Jin duyarsa sana çok kızar. Jimin gelirken yemek alacaktı, mesaj atayım. Ne alsın sana?"

"Hoseok, cidden bir şey istemiyorum."

"O zaman seçimi Jimin'e bırakıyorum."

İtiraz etsem bile ona engel olamamıştım. Jimin'e gelirken bana yiyecek bir şeyler alması için mesaj gönderdi. Arada çaktırmadan Hoseok'a bakıyordum. Gerçekten hiç iyi görünmüyordu. Neler olduğunu anlatmaya pek niyetli olmadığı için üstüne gitmek istemedim.

"Sınıfa geçmeden önce tuvalete gidicem, çişim geldi. Çantamı benim için götürür müsün?"

"Tabi."

Hoseok'un çantasını aldıktan sonra sınıfa gittim. Nedense söylediklerine pek inanasım gelmemişti. Çantaları sıralara bıraktıktan sonra koşarak Hoseok'un girdiği tuvalete gittim. İçeride kimse yoktu, en azından öyle görünüyordu. Kabinlerin birinde hıçkırık sesi geldiğinde sessiz kalmaya dikkat ederek dolu kabinin yanındaki kabine girdim ve yan tarafı görmeye çalıştım. Tahmin ettiğim gibi Hoseok oradaydı. Onu gördüğümü anlamaması için hızlıca oradan ayrıldım. Kimseye bu yüzünü göstermek istemiyor gibiydi. Yüksek ihtimalle acısını gülüşlerinin altında gizliyordu.

***

İkinci teneffüsün ardından Jimin yanıma geldi.

"Bugün senin yanında oturabilir miyim? Yoongi bugün normalden daha sessiz. Sanırım hasta oldu, pek konuşmuyor. Rahat etsin istiyorum."

"Tabi ki. Al çantanı gel."

Jimin yanıma otursun diye duvar kenarına kaydım ve ona yer açtım. Eşyalarını topladıktan sonra yanıma gelip oturdu.

"Yoongi hep böyle sessiz midir?"

"Evet. Çok nadir konuşur. Grup halinde bir şey yapmaya gittiğimizde genelde sadece bizi izler ve her zaman yanında taşıdığı deftere bir şeyler yazar. Neler yazdığını hep merak etmişimdir."

"Belki günlük tutuyordur diyeceğim ama herkesin içinde yazacağını sanmıyorum."

"Evet. İleride yapımcı olmak istiyor. Müzikle çok ilgili, sanırım aklına ilham geliyor ve onları not ediyor."

"Güzel bir hedefmiş."

"Eh biz tam tanışamadık. Neler yapmayı seversin?"

"Ben mi? Uhm... Aslında pek bir şey yapmıyorum. Yani son günlerde garip rüyalar görüyorum. O rüyalar başladığından beri bir şey yapamaz oldum. Aklımda hep o rüyalar var."

"Nasıl bir rüya?"

Jimin'e gördüğüm rüyaları anlatmaya başladım. Gittikçe şaşkınlığı artıyordu.

"Vay be. Keşke cidden rüyandaki gibi bir aşk yaşasak. Bunları sadece rüyanda yaşaman üzücü olmuş."

"Rüyamdaki kişi gerçekte var mıdır diye düşünüyorum. Her yerde onu arıyorum ama yok."

"Onunla karşılaşman için bol bol dua edeceğim."

"Teşekkür ederim Jimin."

"Rica ederim. Kahvaltı yapmadığını duydum."

Jimin benim için aldığı yiyecekleri önüme koyduktan sonra tebessüm ederek bana baktı.

"Eğer bitirmezsen seni Seok Jin'e şikayet ederim."

Gülümseyip yemeğimi yemeye başladım. Jimin küçük bir eskiz defterine çizim yapmaya başladığında onu izledim. Çizimleri gerçekten çok güzeldi.

"Bir kursa falan gidiyor musun?"

"Hayır. Kendim çize çize geliştim. Beğendin mi?"

"Evet, çok yeteneklisin."

"Teşekkür ederim."

***

Yarın tanışmadığım o çocukla tanışacaktım. Nedense içinde çok tuhaf bir his vardı. Nedense çok gergin ve heyecanlı hissediyordum. Kalp ritmim kontrolden çıkmıştı ve onunla tanışacağımı ne zaman hatırlasam deli gibi atıyordu. Neden böyle hissediyorum?

Dream • TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin