Nazenin

798 69 42
                                    

İçeriye geçtiğinde oturma odasının yerini söylemeden direkt geçmiş ve istediği bir yere oturmuştu. Karşısına geçip oturmuş, ellerimi dizlerime koyarak hafifçe öne eğilmiştim. Bir yandan sormak isteyip soramadığım şeyler yüzünden içim içimi yerken bir yandan da oturma odasının yerini söylemeden nasıl ezbere gittiğini merak ediyordum. Dayanamayıp içerideki sessizliği bozmuş, az da olsa merakımı giderecek sorulardan birisini sormuştum.

"Nerden buldun sen burayı?"

"Buldum işte bir yerden, seni ilgilendireceğini düşünmüyorum"

"Beni tabii ki de ilgilendirecek. Benim evime benim yanıma geliyorsun? Ne bu hadsizlik?"

"Hadsizlik falan yaptığım yok sen kendi kafandan kuruyorsun şu anda. Boş yapma da bana bir şeyler getir"

"Ha birde emir veriyorsun demek ki, ne zaman böyle oldun sen? İlişkimizde asla böyle değildin. Hele ki bana karsı."

"Geçmiş geçmişte kaldı Jungkook. Ben şimdiye ve ileriye bakarım, geçmiş beni alakadar bile etmez"

"Haklısın zaten senin gibi sikik birisiyle ben nasıl ilişki yaşamış olabilirim ki?"

Ayağa kalkarak sinirli bir şekilde karşımda durmuş üstüme eğilerek sinirle soluduğu nefesini yüzüme vermişti. Bileğimden tutarak sıkıca bileğimi sarmış, diğer boş eliyle de yüzümü kavramıştı. Madem o boş eliyle yüzümü kavrıyorsa benim de boş elim var diyerek yüzüne vurmuş onu sarsmış ve suratımı bırakmasını sağlamıştım. Bileğimi tutan elini bana dönmesini beklemeden ısırarak elini çekmesini sağlamıştım ama benden hızlı davranarak iki elimi birden tutarak başımın üzerine çıkartmış yüzümü tekrar tutmuştu.

"Benim gibi sikik biriyle değil mi Jungkook. Bana seninle beraber olmam için yalvardığın günleri unutmam ben veya ilişki esnasındayken altımda kıvranışlarını. 'Lütfen yavaşla canımı yakıyorsun' dedikçe canın daha fazla acısın diye hızlanışlarımı ve ağlayışlarını asla unutturamazsın bana. Ve sen bu sikik adam için bedenini ona verdin. Kalçalarını bu sikik adam için salladın, sen bu sikik adam için kendini en ucuz şekilde rezil ettin Jungkook. Bence burada ki en sikik kişi sen olmalısın."

Yüzüme tükürerek söylediği şeylerle şok geçirmiş, ağzından gelen içki kokusuyla fark etmiştim sarhoş olduğunu. 7 aylık ilişkimizde asla birlikte olmamıştık bundan adım kadar emindim. Beni diğer sevgilileriyle karıştırıyor olması asla umrumda değildi ama şu durumda beni bu hale getirmesi her şeyden daha çok umrumdaydı.

"Madem senin bu buruşuk sikin için ağlamışım biraz da sen ağla Chris"

Bacak arasına attığım tekmeyle birlikte elini o iğrenç penisine atmış acıyla yere düşmüştü. Koltuğun üstünde duran telefonumu alarak odadan kaçmış kendimi banyoya kitlemiştim. Korkuyla Joon'u aramış ona ulaşamayınca kendimi Yoongiyi ararken bulmuştum. Bir kaç çaldırıştan sonra açılan telefonla hızlıca konuşmaya başlamıştım.

"Yoongi, Chris burada ve içmiş. Evimi nasıl bulduğunu nerden geldiğini bilmiyorum ama bana saldırdı ve saçma salak şeyler söyledi. Sanırım şu an kapının önünde, çok korkuyorum. Lütfen buraya gel nolursun. Bir şey olacak"

"Ne, şaka mısın sen Jungkook? Chris gitmemişmiydi burdan? Ne ara senin evine geldi. Hem sen ağlıyor musun? Ağlama ve beni dinle; o amına koduğumun çocuğunu ben gelene kadar oyala ve ağlamayı kes. Ben geldiğimde sana yardım edeceğim güzel bebeğim. Bekle biraz 10 dakikaya oradayım."

Bir şey diyemeden ellerimi gözlerime götürmüş gerçekten ağlayıp ağlamadığıma bakmıştım. Cidden ağlıyordum, ne zaman ağlamaya başladığımı hiç bilmiyordum. Bir anda tekme atılan kapıyla sıçramış kafamı o yöne çevirmiştim. Kapanmayan telefonu dudaklarımın hizasına getirmiş titreyen sesimle zar zor olsa da konuşmuştum.

"Yoongi kapıları tekmeliyor, çok korkuyorum. Biraz daha hızlı ol lütfen yedek anahtar çiçeğimin içinde biraz gömülü, çiçeğin ön kısmında. Ben kendimi banyoya kitledim gelince ordan alıp kapıyı aç. Banyodayım ben çabuk ol"

Ağlayarak söylediğim sözlerimin üzerine Chris kapıya daha sert vurmaya başlamıştı. Ne için geldi benden ne istiyor gram bir fikrim yoktu.

Telefon kapandığında ellerimin titremeye başladığını hissetmiştim. O kadar uğraş sonunda şarjının bitmesi gayet normaldi. Bir süre sonra Chris vurmayı kesmiş sesini kesmişti. Kapı tıklatıldığında ellerimi kulaklarımdan çekerek kapıya yönelmiş ağlayarak konuşmuştum.

"Yoongi sen misin?"

"Evet benim aç hadi kapıyı"

Yoonginin sesini duyduğumda kilitli olan kapıyı açarak önce yerde yatan Chris'e bakmış ardında da Yoongiye bakmıştım. Hızlıca boynuna atlayarak Yoongiye sıkıca sarılmış, göz yaşlarımla omzunu ıslatmıştım.

Boğuk çıkan sesimi umursamadan defalarca kez teşekkür etmiş, boynunu her teşekkür edişimden sonra öpmüştüm.

Chrisi orda bırakarak kendi odama geçmiş ve ikimizde yorganımın içine uzanmıştık. Beni kollarının arasına alarak sakinleştirmiş arada saçlarımı öpüp bana şarkı fısıldamıştı. Aramızda ki abi kardeş ilişkişi dışardan bakıldığında ne kadar yanlış anlaşılacak şekilde dursa da aramızda öyle bir ilişkinin geçmeyeceğini ikimizde çok iyi biliyorduk.

Ne zaman kadar yanımda kaldı bilmiyordum ama beni uyutmuş ve sanırım yanımdan kalkmıştı. Uyandığımda kapının önünde Chris yoktu. Bunun verdiği rahatlıkla Yoongiyi arayacakken oturma odasında uyuduğunu görmüştüm. Yanımda yatmadığı için sinirlensem de burada kaldığı için ona minnettar olmuştum. Ses yapmadan güzelce ikimize kahvaltı hazırlamış ve Yoongiyi uyandırmak için içeriye geçmiştim. Yanağından defalarca kez öperek Yoongiyi ayıltmış sonunda yanaklarını sıkarak kapının önüne gelmiştim.

"Yemek hazır Yoongii"

"Geliyorum bebeğim"

AMK HASTALIKTAN OLIYORUM OKSUR OKSUR BI HAL OLRIM AMA DEDIM KI HAYIR BOLUM YAZMALISIN ARTIK 745 KELIMELIK BOLUM YAZMISIM 😭💗 optum bok gibi olduysa ozur dikerim hastayim cunku buralar bos kalmasin diye yazdim iyi okumalarr

Ineffable Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin