Bölüm 6: Çatışma

19 6 40
                                    

"Sizin burada ne işiniz var?" Tomris, caprasının üstünde yay gibi gerilmiş, şaşkınlıktan yere yuvarlanmamak için caprasının dizginlerine yapıştı.

Gümüş rengi saçlar, yıldızsız bir gece kadar kara gözler ve beyaz tenleriyle iki kardeş nerede olursa olsun dikkat çekmeyi başarıyorlardı. Kardeşlerden büyük olanı Konrul Şeytanı olarak anılan Almira'ydı. Küçük erkek kardeşiyse ablasının gölgesinde dikkat çekmeden saklanan ama en az Konrul Şeytanı kadar tehlikeli olan Pamir'di.

"Sana hesap verecek değilim, Kurt!" Almira'nın sesine içini kaplayan mücadeleci hırsın kırıntıları dökülmüştü.

"Ablacığım, bu kadar düşmanca davranmamalısın, Tomris bizim arkadaşımız. Bu genç hanımefendiye Dolikhe'ye kadar eşlik ediyoruz."

İki kardeşin yanında Konrul'dan olmayan, Tomris'in işverenleri olduğunu tahmin ettiği iki kadın daha vardı. "Allah'ın cezası insan kertenkele!" Dişlerini sıktı, bakır rengi saçlarını çekiştirerek geriye doğru taradı. Evin ve Candan Sis Ormanı'nı gören tepeden aşağı inmişlerdi. "Durun tahmin edeyim, bir partiye yetişmeye çalışıyorsunuz."

"Garipliklerine, saplantılı takipçiliği mi ekledin?"

"Tipim değilsin Atay."

Tomris ve Almira'nın rekabetini bilmeyen yoktu. Hatta durum öyle bir noktaya ulaşmıştı ki bu rekabeti kullanarak işlerini daha ucuza kapatmaya çalışan uyanık tüccarlara gün doğmuştu. Ataman Bey bu duruma engel olmasaydı, bu iki genç kız birilerinin açgözlülüğü yüzünden bir hiç pahasına yitip gideceklerdi. Evin ve Pamir bu sahneyi defalarca izlemişlerdi, bitmek bilmeyen bir laf düellosuna tutuşan iki lonca kardeşi. En iyisi onları olduğu gibi bırakmaktı.

Evin uzun boyu, omuzlarına dökülen kabarık beyaz saçları ile heybetli bir aslan benzeyen Pamir'e baktı. Yan yana geldikleri her an bu iki kardeşten ne kadar farklı göründüğünü düşünmeden duramazdı. Pamir'i bir aslanla, Almira'yı ise beyaz bir ceylan ile özdeşleştirmişti. Kendine baktığı zaman ise kül gibi gri bir yılan görüyordu. Tomris, ona hep güzelliğini fark edemeyecek kadar kör olduğunu söylerdi ama yine kendine aynı soruyu sorarken bulmuştu... Hangi güzellik? Uzun tek örgüsünü çekiştirip geriye attı. Pamir gibi kibar bir beyefendi onunla konuşurken dinlememek kabalık olurdu. "Siz de mi Dolikhe'ye gidiyorsunuz?"

"Evet, bir doğum günü kutlaması için."

"Tomris'in partiye gittiğimizi tahmin etmesine şaşırmamak gerekir." Pamir sözlü tartışmaları devam eden ablası ve Tomris'i işaret ederek konuşmasına devam etti. "Sence ne zaman bitirirler."

"Birbirlerine soyadları yerine adları ile hitap edinceye kadar."

"Asla desene." Pamir ve Evin, iki rakibin tartışmasını nasıl sonlandıracaklarını düşünürken imdatlarına müşterilerinin çığlık çığlığa konuşmaları yetişti.

Candan'ın tiz sesi bağırmaktan daha da incelemiş, kulak tırmalayıcı bir hal almıştı. "Hah! Handan, saçların sararmış. Sarışınlara ettiği laflardan sonra saçını gümüş sarısına mı boyanmayan da ne bileyim!"

"Buzul sarısı, gümüş sarısı değil. Ama bu cahillikle aradaki farkı anlamaman çok normal, Candan'cım."

"Albay Yaman'ın kızı için verilen doğum günü kutlamasına gidiyor olamazsın değil mi?"

"Sen de mi oraya gidiyorsun? "

"Senin gibi birisinin girebileceği bir yer olduğunu bilseydim gitmezdim ama artık çok geç."

"Benim gibi birisi mi? Kutlamalarda koca arayan biri mi söylüyor bunu?"

"Duyanda farklı bir şey için yola çıktın sanır!"

Handan ve Candan'ın hizmetçileri kızları sakinleştirmek için beyhude bir gayretle dil döküyorlardı. Geri kalanlarsa kulak kanatan tizlikteki seslere rağmen tartışan kızları hazla seyrediyorlardı. Yol boyunca iki kızda kendi küçük gruplarını gevezelikleri ile yıldırmışlardı, şimdiyse birbirlerine laf yetiştirmekten fazlasını yapamıyorlardı.

"Keşke çekirdeğimiz olsaydı." Almira kıkırdayarak söylediği bu cümleyi keyifli bir sükunetle onayladılar.

"Yolun kalanını birlikte gitmeliyiz." Bu öneri Tomris'ten gelmişti.

"Aşkını itiraf et ve bitsin bu iş."

"Soluk benizli bir kızla ilgilenmiyorum. Ama bizimle uğraşması yerine birbirleriyle uğraşmalarıyla ilgilenirim."

"Arada kafan çalışıyor."

"Biraz zorla seninki de çalışır!"

Candan ve Handan yolun kalanını birlikte alacaklarını öğrendiklerinde yıkıldılar. Ne savurdukları tehditler ne de verdikleri vaatler Konrullu grubu kararından döndüremedi.

***

Tomris ve Almira şafak sökerken küçük gruplarının önünde Sis Ormanı'na doğru capralarının sırtında ilerliyorlardı. Tomris, buz gibi bir merakla konuştu. "Atay! Bu iş... Kardeşin ve seni bu işi almaya insan kertenkelesi ikna etmiş olabilir mi?"

"Birlik Teğmeni ejderhayı mı diyorsun?" Tomris başıyla onayladı. "O bir Bükre, insan kertenkelesi değil."

"Nevadir türleri dersi için sağ ol!"

"Bahsettiğin adamı Ataman Dede ile konuşurken duydum."

"Dede de mi işin içinde?"

"Sus da dinle! Pamir ile gönüllü olduk."

"Sizden yardım isteyen olmadı!"

"Siz iki bencilin ahmağın aptalca bir şey yapmasına izin veremem. En azından biz olmadan."

İki kızda sessizce yollarına devam ettiler. Küçük grupta duyulan tek ses birbirlerine taş atmaya devam eden Handan ve Candan'ın sesleriydi. Sis Ormanı'nın buluttan bir duvarı andıran sınırı birkaç adım ötelerinde duruyordu.

"Sağ ol!" 

KONRUL (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin