3. Gün (17 Mayıs 2015)

91 13 5
                                    

"7 Haziranda oy kullanın.", "Oy vermek karar vermektir.", "Seçimi beraber yapalım." Metroda geldiğim günden beri bu afişler karşıma çıkıyor. Biliyorum bu yazıyı yıllar sonra okuyan olur mu, olursa şu hatırlatmayı yapayım, 7 Haziran 2015'te Türkiye'de de genel seçim var. Ve belki her seçim gibi, bu seçimin de çok kritik bir seçim olduğu düşünülüyor, ben de öyle düşünüyorum. İşte kader Meksika'da da bana 7 Haziran seçimini hatırlatmanın yolunu buldu. Tabii buradaki afiş bizim seçimlerle değil Meksika'daki seçimlerle ilgili. 7 Haziran'da Meksiko şehri, ve birkaç başka şehirde belediye seçimleri varmış. Meksika eyalet sistemi ile yönetildiği için, her eyalet kendi belediye hatta parlamento seçimlerini farklı bir zamanda yapabiliyor. Ev sahibim, her iktidara gelen kişinin zengin olduğunun, kaynakların yolsuzluk yerine eğitim sağlık gibi alanlara yatırılsa, Meksika'nın çok daha gelişmiş bir ülke olacağını söyledi. Sanırım biraz Türkiye'yi anımsatıyor söyledikleri. Ancak söylediğine göre insanlar dediğinin olacağına dair umutlarını giderek kaybediyorlarmış. O nedenle Meksika'da oy kullanma oranı azalıyormuş.

Kaldığım günler boyunca dikkat çeken başka bir şey de hava durumu. Öncelikle, hava ilginç bir şekilde serin. Meksiko Şehri'nin epey kuzeyinde yer alan Arizona'da bile, ekim ayında dışarıda durmak zor geliyordu bana. Burada ise öğlen saatleri bile İstanbul'un veya Utah'ın sıcak bir nisan günü gibi ancak. Bunun nedeni şehrin yüksekte kurulu olmasıymış. Hatta kaydadeğer Dünya şehirleri arasında en yüksekte kurulu olan Meksiko Şehriymiş. Üç gündür, hiç şaşmayan bir hava durumu var. Akşam ve gece yağmurlu. Ara ara yağmur kesiliyor ara ara yağıyor, ve yağdığı zaman, etrafı sarsan şiddette bir gök gürültüsü ile birlikte yağıyor. Sabah ve öğlen ise hava açık. Güneş gökyüzünde. Zamanında şehrin iki büyük Tanrısı olan yağmur tanrıçası ve güneş tanrısı bize oyun oynuyorlar gibi.

Dün Meksiko Şehri'nin "modern yüzü" denebilecek bölümünü gördüm biraz. "Modern yüzü" derken kastettiğim şehrin biraz daha orta sınıfa hitap eden caddeleri. Tuhaf bir şekilde bu caddeler aslında, dün de oldukça yakınımdaymış. Gerçi bir önceki gördüklerim de son derece ilginçti. O nedenle şehrin "modern yüzü"nü bir gün geç keşfettiğim için pişman değilim.

Tahmin edebileceğiniz gibi güne Zocalo Meydanına yeniden dönerek başladım. Amacım meydanın bir yanından yükselen Ulusal Saray isimli binayı ziyaret etmekti. Meksikalıların verdiği isimle adını söylemek gerekirse Palacio Nacional. Saray zamanında Aztek İmparatoru Montezumba'nın sarayının olduğu yerdeymiş. Daha sonra Hernan Cortes'in yani Meksika'yı İspanya adına ele geçiren adamın evi, sonrasında Meksika Koloni valilerinin konutları burada kurulmuş. Meksika bağımsızlığını kazandıktan sonra da Meksika'nın ilk başkanları, imparatorları ve kralları burada yaşamışlar. Meksika'nın cumhuriyet, imparatorluk ve krallık olarak yönetildiği dönemler olduğu için, Meksika üç tür yöneticiye de sahip olmuş. Bir ara parlamento binası da buradaymış. Şimdi bu bina sadece bir hükümet binası. Ancak yine de binayı ziyaret etmek için önemli bir sebep var. Rivera'nın duvar resimleri.

Rivera 1910'da Meksika devriminin ortaya çıkardığı büyük artistlerden birisi. İsmi daha çok bilinen Frida'nın eşi. Dünya'nın duvar resmi alanında belki de Dünya'nın en büyük ismi sayılabilir. Duvar resmi, Meksika Devrimi'nin ardından Meksika'da yaygınlaşmış. O dönemde normal resimler, çoğunlukla evlerin duvarlarında ve genellikle yüksek gelirli insanların gittikleri müzelerde görülebilirken, duvar resimlerinin toplumun her kesimine açık bir sanat alanı olduğu düşünülmüş o dönemde. Sonuç olarak insanların her gün önünden geçtiği bir binanın duvarına yapılan resmi o binanın önünden gelip geçen herkesin her gün görme şansı var. Rivera hikayesini ilk duyduğum andan itibaren beni büyüleyen bir sanatçı. En meşhur hikayesi, Rockafeller ile arasında geçen hikaye. Daha güvenilir bir kaynaktan okumadım, o nedenle hatalar olabilir, ama duyduğum kadarı ile, Rockafeller, Dünya'nın en zengin adamlarından birisi, Rivera'dan, Meksika devrimin ortaya çıkardığı büyük artistlerden birisinden, yeni inşaa ettiği büyük gökdelen kompleksinin alt katına büyük bir duvar resmi yapmasını istiyor. Rivera kabul ediyor ve resmi yapıyor. Ancak resmin bir köşesinde Marks da var. Rockafeller Marks'ın silinmesini istiyor. Rivera reddediyor. Bunun üzerine duvarın tamamı yıkılıp yeniden inşaa ediliyor. New York'a gidenler o gökdelen kompleksini görebilirler, kompleksin alt katındaki bir resim var ama Rivera'nın resmi değil.

Meksika GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin