(...)
Yorucu ve gergin geçen günün ardından abimle eve doğru yürüyorduk. Normalde abim etüte kalsada birkaç gündür ev sessiz ve boş olduğu için evde çalışıyordu.Aslında bir yandan iyi olmuştu anlamadığım sorularımı ona soruyordum. Çalışkan bir abimin olması galiba en büyük şanslarımdan biriydi.
Hızlıca eve gitmek istiyordum çünkü Niki'yle konuşacaktım. Onlar dans klübü ile çalışmalara başlamış ve azda olsa koreografiyi öğrenmişlerdi. Niki'de bana püf noktaları anlatacaktı, hem Aeki'yi de görmüş olurdum. En kısa zamanda görmem lazımdı, özlemiştim bebeğimi.
Eve vardığımızda ikimizde konuşmadan odalarımıza girmiştik. Annem ve babam işte olmalılardı, genellikle yoğun oldukları için ikimizde alışmıştık görüşmemeye.
Çalışma masamın başına oturmamla saatlerin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Abim bir kez gelmiş ve aç olup olmadığımı sormuştu. Gerçekten odaklandığımda iyi çalıştığım bir gerçekti ama ben genellikle erteleyip duruyordum.
Mesela ders yerine voleybol oynamak benim için daha cazip geliyordu, küçüklüğümden beri sevdiğim bir spordu ve okulun kaptanıydım. Geçen sene asıl kaptan mezun olmuştu ve ben seçilmiştim. Okulda dönen bir dedikoduya göre yeni bir hoca gelecekti. Açıkça iyi olurdu çünkü HwangSeop hoca bize iyi tavsiyeler vermiyordu. Geçen sene onun yüzünden turnuvadan diskalifiye edilmiştik. Gıcık adam...
Son testide bitirdikten sonra saate bakmıştım 22.30 olmuş saatle şaşırdım çünkü Niki'den ne bir mesaj ne de bir arama vardı. Kendisi akşam görüşmemiz gerektiğini söyleyip beni umutlandırmıştı. Bende saf gibi bir iki gündür yakın davranmaya başladığı için mutlu oluyordum.
Odamdan çıkıp abimin odasına gittim. Yatakta oturmuş bir şeyler izliyordu. "Biliyor musun? Odana geldiğimde başına saksı mı düştü diye endişelendim. Kim Aerin sınav haftası olmamasına rağmen ders çalışıyor." Bazen yaparım böyle çılgınlıklar.
Hiç bir şey söylemeden gardrobuna yönelip hep istediğim sweati aldım. Hızlıca odadan çıkarken arkamdan bağırmasını dinliyordum. "Bana bak Aerin sen o sweati bir leke yap o zaman görüşücez."
Sanki bir savaşı kazanmışım gibi sevinirken sweati üstüme geçirip mutfağa yöneldim. Annemler yemeğe çıktığını bir mesajla bildirmişti. Bu demek oluyorki kendi başınızın çaresine kendiniz bakın.
Buzdolabından çıkardığım elmayı ısırırken çalan zil ile kapıya yöneldim. Annemler erken dönmüş olmalılardı.
Kapıyı açtığımda ağzım şaşkınlıkla açıldı. Karşımda siyah saçlarıyla Niki duruyordu. Kendi saçı açık kahverengiydi ve açık olmalıydım bu renk onu gerçekten çekici gösteriyordu.Sırt çantasını öne doğru takmış, elleri ceketinin cebindeydi. Kapıyı tamamen açtığımda gülümsemiş ve ellerini çıkarmıştı. "Merhaba, geç kaldığım için kusura bakma parka gidelim mi? Hem sana da hava iyi gelir." Onu başımla onaylarken, abime söylemem gerektiği aklıma geldi. Çok merak ederse arardı bence. Şu an karşımdaki çocuğa aksi hiç bir şey söyleyemezdim. "Tamam o zaman ben üstümü değiştirip geliyorum."
Tam yandaki merdivenlerden çıkarken Niki hızlı davranıp elimi tutmuştu. "Üstünü değiştirmene gerek yok. Üşürsen ceketimi alırsın." Tuttuğu elimden beni çekip kapıyı üstümüze kapatmıştı. Telefonum harici hiçbir şeyim yoktu. Neyse ki park evimizin hemen karşısındaydı.
O sırada ters taktığı çantayı gördüm. Fermuarı hafifçe açıktı. Gördüğüm tüy ile fermuarı açmıştım. Bana bakan Aeki ile karşılaşında onu hemen kucağıma almıştım. Ben onu severken Niki söyleniyordu. "Kusura bakma kuaförde işim uzayınca haberde veremedim, eve gidince Aeki'yi özlediğini bildiğim için ufak bir sürpriz yapmak istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heather | Nishimura Riki
FanficHâlâ hatırlıyorum, Aralık ayının üçüncü gününü, senin kazağını giymiştim. Senin üzerinde durduğundan daha güzel durduğunu söyledin bana. | nishimura riki | minific