mümkün mü

60 9 0
                                    

"Neden uzaklaşmak istedin Minho!"

Hongjoong'un çıkan yüksek sesi endişelendiğini belirtiyordu. Haklıydı da yılları geçmişti onunla. Herhangi bir yabancı da girip öldürebilirdi onu. Tanrı onu yine korumuştu. Her zaman yaptığı gibi. Hongjoong'un annesi ve babası fazlasıyla dindar kişiliğe sahiptiler. Sürekli Tanrı'ya dua eder, Tanrı'nın onları koruduğunu söylerlerdi. Belki de bunca zamandan beri onlara bir zarar gelmemesinin nedeni buydu. Tanrı. İnsanların Tanrı'ya olan inançları sarsılabilir olsa da Hongjoong'un ebeveynlerinin inançları sarsılmazdı. İşlerini hallettikten sonra kiliseye gider çarmıhın önünde dizleri morarana kadar diz çökerlerdi. Kesinlikle Tanrı'nın sevdiği kullarıydı ikisi de. Hongjoong onların aksine kendine güvenen taraftı. Her zaman ben yaparım diyip çıktığı yolda beceriler kazanıp geri dönerdi. Minho'yu da bu şekilde yetiştirmişti. Minho şu yaşına kadar bir kere bile olsa Tanrı'ya dua etmemişti.

Gittikçe bulutlaşan bilinci onu zorluyordu cevap veremiyor, daha fazla düşünemiyordu.

Minho'nun bir anda yere düşmesi ile Hongjoong'un kanı dondu adeta. Onu hayatında ilk defa bu kadar çökmüş bir şekilde görüyordu. Onu bu kadar yoracak şey bugün çıktığı harp değildi. Bundan emindi çünkü daha ağır işler yapmıştı. Daha fazla kan kaybettiği de olmuştu. Ayrıca herhangi bir alfanın bayılması çok küçük ve zor bir ihtimaldi. Hongjoong kendi düşüncelerinde boğulurken Seonghwa onu arkaya doğru çekmiş, Felix ve Chris'in onu almasına izin vermişti. Tabii Felix'in olduğundan daha güçsüz olması gerekiyordu. Çünkü çoğu kişi onu omega olarak biliyordu. Tam Jisung'a dönüp yardım etmesini söyleyecekti ki Jisung'un arkasını dönüp çoktan gittiğini gördü.

"Jisung! Buradaki en iyi şifacı sensin! Tanrı aşkına gel lütfen niye gidiyorsun?!"

Ne kadar bağırsa da duymayacağını anladığı için onu Chan ile Hongjoong'a bırakmıştı. Onlara, ben annemi çağırayım. Siz de onu benim şifa odama götürün. Dedi. İkisi de kafalarını anlayışla sallayıp şifa odasına doğru gittiler. O sırada Felix koşarak annesine gidiyordu. Onun neden bu denli endişeli durduğunu tartışan kişilerin ağzından binbir türlü dedikodu çıkıyordu.

Annesinin yanına vardığında, bilge omega yine açmış kitaplarını okuyordu okuyabildiği kadar. Masaya koyduğu onlarca kitabın yarısı kadar delta ve vitalar hakkında yazılmış olan eserler vardı. Bilge kadın, oğlunun geldiğini anlayınca hemen başını kitaptan kaldırdı ve oğluna doğru bakmaya başladı.

"Ne oldu lixie? Neden geldin öyle acele acele"

"Anne! Koşman lazım. Minho, birden yere düştü bayıldı ne olduğunu anlayamadık daha lütfen hadi çabuk onun yanına gidelim ne olur!"

Annesi Minho'nun bayıldığını duyunca neredeyse şaşkınlıktan olduğu yerde kitlenip kalacaktı. Minho ki lider alfa, şu yaşamı boyunca bir kez bile o şekilde bitkin düşmemişti. O kadar sağlam bir adamın içindeki kurt ne oldu da onu yüz üstü bıraktı merak etti Ha-rin.

Koşarak bulundukları yerden uzaklaşan anne-oğul ikilisi sonunda ana binanın yanındaki sağlık binasına gelmişlerdi. İçeri hızlarını kesmeden ani dönüşler yaparak giren ikili birkaç kişiye çarpsalar da sorun etmediler, ailelerinden biri sayılan Minho daha önemliydi onların canlarından.

Felix Minho'yu hangi odaya götürdüklerini tahmin ederken bir süre durdu ve düşündü her yer dolu olduğundan yine kendi odasına götürdüklerini akıl etti. Bir kaç saniyenin ardından oraya vardıklarında Minho'yu oradaki muayene sedyesine yatırdıklarını gördü Ha-rin. İçini inanılmaz bir korku kapladı. Ne yapacağını düşündü bir süre. Delta olduğunu düşündüğü, güçlü adama ne olmuştu öyle? Aldığı yaralardan olmadığı her halinden belliydi. Daha da zor olan görevlerde bulundu diye düşündü kendi kendine. Minho'nun etrafındaki kalabalığa açılmalarını söyleyip başına geçti. Onu kontrol ettikten sonra fiziksel bir şey olmadığını kanıtlamış oldu hem kendine hem de diğerlerine.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 28, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

his beauty & minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin