sağ salim,

228 27 59
                                    

Merak ediyorum, tüm bu güzelliğiniz tanrı tarafından mı bahşedildi size?

Narkissos'a bile boyun eğdirecek çehreniz, tesadüfen mi parladı?
Nacizane gözlerim, tesadüfen mi buluştu mübrem gözlerinizle?

Bakışlarınızın ardındaki gizli yakınlık, bir fidan dikti kalbime. Yeşerdi, umut açtı. Her bir fidan yeşerecektir, ta ki, sen soldurana kadar.

Gardenya'm yeşeren her bir fidanı söküp atmak zorundayım. Bundandır ki, içimdeki yeis çok büyük. Bir kere bile seni hissedemeden içimde oluşan "ölüm" hissi, büyük haksızlık.

Kulağa müblağalı geliyor olabilir lakin içimdeki sevgi bayağı bir ihtiraslı.

...

Benim hakkımda pek bir intiba edinemedin fakat, sağ salim varırsak, sözüm olsun. En derin, en iyi intibayı bırakacağım sende.

_______

"Jisung-ah yine mi o mektubu okuyorsun?"

"Hayır Felix, bu farklı mektup." Yutkunup, sakince devam etti cümlesine, "Ve de aynı kişiden." Kağıdı nazikçe masaya bıraktı.
Felix'in soru soracağı pek âlâ barizdi.

"Peki ya feromon kokusunu alıyor musun?"

"Mektuptan nasıl alabilirim Felix, lütfen mantıklı konuş. O bir asker. Gizlemeyi en iyi onlar bilir."

"Haklısın, bir an mantıklı gelmişti halbuki.."

Dudağını büzüp kafasını sağ tarafa doğru yatırdı Felix. Annesi feromon kokularının her yerden alınabileceğini söylemişti ona. Ve Bayan Lee fazla bilgin bir kadındı. Krallığın en bilgini.

"Jisung fakat annem demişti bunu, yani feromon konusunu. Bilemiyorum, en bilgine güvenmeyeceksen..."
Manipülatif konuşması Jisung'un aklını bir hayli karıştırıyordu. Felix'in ağzı ise pek iyi laf yapıyordu.
Kaşlarını kaldırarak baktı tekrardan Jisung'a, "ee canım, ne diyorsun?" Der gibiydi.

"Felix, eğer bu savaşa gidecekse üst seviyede bir askerdir. Belki de suikastçi kim bilir?"

"Kokusunu alamadığın için kabul etmedin değil mi?"

Her ne kadar kabul etmek istemediğini bilse de ses etmeden cevabını bekledi. Jisung tam ağzını aralamış, konuşacakken kapıdan giren Seungmin ile ikisi de o tarafa dönmüşlerdi.

"Felix, Jisung, savaş beklendiğinden daha ağır geçebilirmiş. Chang-, yarbay Changbin, söyledi."

Jisung ve Felix birbirlerine çevirdiler kafalarını. İkisi de jisung için bunun ne demek olduğunu en iyi şekilde biliyorlardı. "Ya savaşta esir alınırsa? Ya da, ya can verirse?"

"Seungmin, sağlık hazırlıklarını şimdiden mi başlatalım?"

"Maalesef. Çok hızlı hareket etmemiz lazım."

"Pekala"

Aniden ayağa kalktı Jisung. Ana binaya doğru koşar adımlarla ilerledi. Sağlık odasının deposundan malzemeleri alacaktı. Hızlı olmalıydı. İlaç hazırlamak pek de zahmetliydi. Bu yüzden kendi kendine dedi, "jisung. Sakin ol, yetişecek ilaçlar." Aslında kendini bencil hissediyordu. Umrunda olan ilaçlar değildi. İlaçları yapabileceğini, yetişeceğini biliyordu. Sadece bahane arıyordu korkusuna. Mektubu yazan kişiye bir şey olmasını hiç istemiyordu. Savaştan da sağ salim gelsin, onunla konuşayım istiyordu.

his beauty & minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin