John aşıktı. O aptal, parlak dedektife aşık oldum. Sherlock Holmes. Gülünç oda arkadaşı. Danışman dedektifi. Onun en iyi arkadaşı. Onun yoldaşı. John ona tamamen ve tamamen aşıktı. İlk görüşte aşk değildi. John buna inanmadı. Hayır. Bu kademeli bir şeydi. Aralarında yavaş yavaş gelişen bir şey. Şey, onların arasında değil. Sherlock hareketsizdi. O kalpsiz piç, aşkın ne olduğunu bile bilmiyordu. Birçoğunun listesindeki başka bir sebep. Bu da John'un itiraf etmesini imkansız kılıyordu - çünkü reddedildiğini biliyordu. Sherlock ona bunu zaten söylemişti - "Kendimi işimle evli olarak gördüğümü bilmelisin ve ilgin beni gururlandırsa da, gerçekten kimseyi aramıyorum." Bu Sherlock'du. İşiyle evli. Başka hiç kimse iyi bir cinayet davasından daha iyi olamaz. Aslında, belki de Sherlock gidip o Moriarty ile evlenmeli! İyi bir çift olurlar.
"Kahvaltıda ne var?"
"Bilirsin, çifte cinayet. İmkansız bir soygun ve bir suikast yanlısı."
"Ah, Moriarty, nasıl davranılacağını kesinlikle biliyorsun.
"Senin için her şey tatlım."
Tamam. Bu biraz gergindi. Ama konu hala geçerliydi. Sherlock birine aşık olacaksa, bu açık olmazdı, ihtiyar adam. Sıkıcı ve aptaldı, biliyordu. En azından Sherlock'un gözünde. O güzel yeşil mavi karışımı gözler. Tanrım Sherlock onu mahvetmişti. Ev arkadaşı hakkında böyle şeyler düşünmemeli. Her şey ne zaman başladı, diye merak etti. Cazibe ilk ne zaman hakim oldu? O Irene Adler mıydı? Hayır, o zamanlar zaten aşıktı. Moriarty'nin o bombayı üzerine yerleştirdiği zaman mı? Hayır. O zaman değil. Hayır. Şimdi düşününce hatırladı. Çok iyi hatırlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Johnlock // One-short
FanfictionHer zaman aşkın tehlikeli bir dezavantaj olduğu varsaymışımdır ama bu aşık olmayacağım anlamına gelmez