Bölüm 2 : Davet

15 2 1
                                    

     Ha? sevgilim mi?
     Her ne kadar flörtvari bir şekilde konuşsak da bana asla bu tür hitaplara seslenmezdi. Zaten başından beri davranışları bi garip geliyordu. Yüzümdeki hafif şaşırma ifadesiyle birlikte, ortamın güzel havasını bozmamaya çalıştım. "Rica ederim canım, ne demek." dedim. Derin bir nefes alıp verdi. Onun da heyecan içinde olduğunun farkındaydım. Aramızdaki gergin vaziyet biraz yumuşasın diye, "Artık daha sık 'Sevgilim' dersin." dedim hafif alaylıca ama içten içte beklentiliydim. Belki onun da bana karşı hisleri vardır ama bundan kaçınıyordur diye düşünmeden edemiyordum. "E tabii ki her zamanki gibi canım." dedi yüzündeki o kocaman gülümsemeyle. Ne zaman benimle bi konuda dalga geçse bu ifadeyi yapardı. "Her zamanki gibiymiş." dedim sessizce homurdanarak. 
    Nisan:
-Efendim? Duyamadım?
    Ben:
-Bir şey yok ya, dedim. Aslında içim o an cız etmekteydi. 
    Nisan:
-Neyse. Şey... Benim gitmem gerek. Küçük sohbetimiz için teşekkürler.

    Bu kadar resmi konuşmasına  anlam veremesem de bugünkü hareketlerini sorgulamanın bana bir faydası olmayacak gibiydi. Daha çok zarar veriyordu diyebilirdim. "Beraber gidelim istersen, eve mi gideceksin?" dedim. Bir yandan kafasını sallayarak "Evet." dedi. Ardından kafasını hızlıca çıkış tarafına doğru çevirip tekrar bana döndü ve "Babam arabayla bekliyor gelmene gerek yok, teşekkür ederim." dedi. "Peki." dedim ve onunla beraber ayağa ben de kalktım. "En azından babanla artık tanışsam mı yıllar geçti bir kere bile görüşemedim kendisiyle." dedim hafif tripli bir sekilde. Gözleri kocaman açıldı ve şaşkın bir ifadeyle, "T...Tamam gel o zaman." dedi ve beraber çıkışa doğru yürümeye başladık.

      Yan yana geldiğimize aramızdaki boy farkı daha da belli oluyordu. Hatırladığım kadarıyla 1.68 boylarındaydı ve son görüşmemizden bu yana gözle görülebilir kilo da vermişti. Yüzündeki karamsar, buruk ifade. Saçlarının uzun bir zamandan sonra salık bir şekilde oluşu. Bana karşı yaklaşımı... Bambaşka bir insan olmuştu adeta. Hatta yanımda yürüyüş şeklinin bile değiştiğini hissediyordum. Görüşmeden geçen bu zamanda ne oldu bu kıza, diye düşünüyordum. Burnuma bu işle alakalı kötü kokular geliyordu. Eğer konuya direkt girersem üzülmesi ihtimaline karşı, ki az önce de ağlamıştı, suskunluğumu korudum. Eve gittiğimde liseden bildiğim arkadaşlarına yazıp ne olup bittiğini araştırsam iyi olur diye düşündüm. Bu zamana kadar yanlış anlaşılmaktan çekindiğim için bunu yapamamıştım. 

     Nihayet çıkışa geldiğimizde o kırmızı SUV arabalarını gördüm. Arabadan tarafa doğru yöneldik. Babası beni görmüş olmalıydı ki arabanın camını açıp bana doğru bakmaya başladı. Bunu isteyen bendim ama sonunda tanışacak olmamdan dolayı heyecanlanmadan duramıyordum. Arabanın yanına geldiğimizde Nisan şöylece bir babasına baktıktan sonra adeta kaçarak bana döndü ve "Görüşmek üzere." dedi ve pıtı pıtı arabaya bindi. 

     Yalnız kalmamla beraber babasının sert bakışlarına iyice maruz kalmaya başlamıştım. Biraz  daha arabaya yaklaştıktan sonra çekingen bir şekilde "Merhaba, ben Kaan. Bir türlü tanışmak nasip olmamıştı Mehmet amca. " dedim ve çakma bir gülümseme de ekledim. Gerginlikten karnımda fırtınalar kopuyordu. "Evet evet, adını sık sık duyuyorum ama anlarsın ya işler güçler." dedi buz gibi bir ses tonuyla. Kırk beş yaşında, kirli sakallı, son derece sağlıklı görünen, simsiyah saçlara, derin kahverengi gözlere sahip bir adamdı.  Doğum tarihini bilmesem bu yaşta olduğuna imkanı yok inanmazdım. 

     Babası benimle tanışmaya pek hevesli görünmüyordu. Ben de yerimi bilmem gerektiğinin farkındaydım. Ne de olsa kız babası triplerini biraz anlıyordum-yeğenimden dolayı-. "Resmi olarak tanıştığımıza memnun oldum. Bana müsaade, iyi akşamlar." dedim ve nazikçe kafamı öne eğdim. Mehmet amca da aynı hareketi yaptıktan sonra arabayı çalıştırdı. Ön koltukta oturan Nisan'a da elimle bay bay yaptım. Nisanın da bana bay bay demesini beklerken birden babası kafasını biraz eğiverdi ve göz göze gelmemizle irkildim. Tam çarpık ve hızlı bir gülümseme atıp olay yerinden uzayacaktım ki "Kızımdan ayrılamıyorsun herhalde delikanlı." dedi Mehmet amca. Ses tonundaki hafif tehdidi iliklerime kadar hissetmiştim. "Ah.. şey.." ne diyeceğimi bilemeden elimi refleks olarak başımın arkasına attım, bakışlarımı kaçırmadan duramıyordum. " Anlıyorum seni, biz de genç olduk ama en azından benim yanımdayken o gözlerle bakma, kıskanıyorum." dedi samimi bir şekilde. Yüzüne baktığımda şefkatli bir ifade görmek beni de biraz rahatlatmıştı. 
"Özür dilerim, sadece bay bay demek istemişt-"
      Mehmet amca:
  -Tamam tamam, takılıyorum sadece. Yarın, akşam yemeğine bize gelmek ister misin ?
      Ben:
  -(gülerek)Tabii ki! Memnuniyetle gelirim.   
      Mehmet amca:
  -Oldu o zaman, yarın akşam yedi de seni bekliyoruz. Sakın geç kalayım deme, dedi.
Gülüyor olmasına rağmen sesinde hala nasıl tehdit olabiliyordu anlamıyordum. 

   Bir saniye. Memnuniyetle nereye geliyorum ben??!

   
Her şey çok hızlı yaşanmıştı ve neyi kabul ettiğimin biraz geç farkına varmıştım.  Nisana küçük bir bakış attım ve  yanaklarının çoktan kıpkırmızı olduğunu fark ettim. Şaşkın bakışlarla babasına bakıyordu. Ben ise uzun zamandır onun ailesiyle tanışmak istiyordum ve başarmış olmanın hissiyle içten içe ağzım kulaklarıma varıyordu. "Bir saniye bile geç kalmayacağımdan emin olabilirsiniz." dedim hafif alaylı ve kendimden emin bir şekilde. Dediğimi çok umursamadan hafifçe kafasını salladı ve gaza bastı. Olduğum yerde öylece kalakalmıştım. Kırmızı arabanın yol boyunca ilerleyişini seyrediyorum. İçimi delicesine bir heyecan ve mutluluk kaplamıştı. Araba yolun köşesinden dönünce iç sesimin dışarıya vurmasına engel olamadım, elimi yumruk yaparak:  "YEES BE! YESS HUĞAAA" diyerek kükredim adeta... 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 22, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Başlık Oluşma SürecindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin