Kocaman bir kütüğün üzerinde Aras ile oturuyorduk. Kütük bir nehrin üzerinde köprü niyetinde kullanılıyormuş gibi duruyordu. Buraya nasıl geldik hiç bir fikrimiz yoktu. Yani benim yoktu. Başımı Aras'a çevirdiğimde o da bana baktı. Bakışları merak duygusu ile doluydu. Eminim benimkide öyledir. Etrafa göz gezdirmeye başladım. Büyük yaprakları ve dalları olan normal bir ağaçtan daha yüksek uzunlukta olan ağaçlar ile doluydu."Burası da neresi? Ne zaman geldik buraya? Hiç bir şey hatırlamıyorum."
Aras'ın sorularına hiçbir cevabım yoktu. Hatta aynı soruları bende soruyordum. Sesler duyuyordum, bir sesleniş gibiydi. Birisi başka birini çağırıyor gibi çığlıklar duyuyordum.
"Bende bilmiyorum Aras. Bizim ne işimiz var burada? Sesler duyuyorum. Ama çok boğuk ,sende duyuyor musun?"
Delirmediğimi kendime kanıtlamak istediğim için Aras'ın da duyup duymadığını kontrol etmek istedim. Ailem öldükten sonra başıma gelenleri düşündüm de belki de delirmişimdir diye düşündüm. Kendimi çimdikledim, parmaklarımı saydım. Hayır bu bir rüya da değildi. Peki bu yaşadıklarım neydi?
"Duyuyorum Cemre. Sanki biri beni çağırıyor."dedi. Ona döndüm. Yavaş hareketlerle kayarak aramızda olan iki metrelik mesafeyi kapattım. Etraf ağaçların arasından geçebilen güneş ışıkları ile aydınlanıyordu ancak neredeyse hiç ışık girmiyordu çünkü ağaçların yaprakları devasa büyüklükteydi. Ağaçların arasından bir ses duydum, başımı kaldırdığımda ise bize doğru gelen bir nesne gördüm.
"Aras! Eğil!"
Ani hareketimiz ile kütüğün üzerinde dengemizi kaybetmiştik ve aşağıya nehrin içine düşmüştük. Nehir olması gerekenden fazla derindi ve ben yüzme bilmiyordum. Suyun altında gözlerimi açtığımda Aras'ın elini gördüm. Yapabildiğim en hızlı şekilde çırpınarak elini tutmaya çalıştım. Çabalarım sonucu onu tutabilmiştim. Ama bir sorun vardı, batıyorduk. Bir süre sonra tuttuğum nefesim beni boğmaya başlamıştı. Hızla kapalı tuttuğum gözlerimi açtığımda bana doğru gelen bir sürahi suyu görünce başımı geriye çekmemle oturduğum sandalyeden düşmem bir oldu.
"Cemre! İyi misin? Sonunda gözlerini açtın. Daha ne yapabilirim bilmiyordum çok özür dilerim." Karşımda İlayda'yı görünce hemen etrafımı kontrol ettim, tekrar odadaydık. Aras ise kendisine gelen bir sürahi sudan kaçamamış olmalı ki suratı ıslak bir şekilde bana bakıyordu. Hiç bir şey anlamıyordum,biz az önce neredeydik? Nasıl tekrar odaya geldik? Kafam iyice karışmıştı.
"Biz az önce neredeydik Aras?"dedim, sesim titrek çıkmıştı."Bilmiyorum Cemre, inan bilmiyorum." İlayda'ya döndüm.
"İlayda biz bu odaya tekrar nasıl geldik?" Biz olayı yaşadığımız için belki göremezdik ama onlar görebilirdi.
"Ben aslında bizim odadaydım, Güney sizin yanyana oturup karşıya dimdik baktığınızı, size seslendiği halde tepki göstermediğinizi görünce hemen beni çağırdı. Gerçektende öyleydiniz, sizi o halde görünce çok korktum. Son bir saattirde sizi uyandırmaya çalıştık, ancak uyandınız."
Ama nasıl olur,biz ormandaydık. Yoksa hayal mi görüyorduk?
"Benim midem bulanıyor. Banyoya gitmeliyim." dedi Aras.
Olanlara anlam veremiyordum. Ayağa kalkmaya çalıştım, oturmaktan ayaklarım uyuşmuştu ve benimde midem bulanıyordu. Ayağa kalktığımda önce etraf bulandı ve gözlerimin önü kararmaya başladı,sanırım bilincimi kaybediyordum. Son hatırladığım şey dengede duramayıp yere düşüşümdü...*****
Başım feci derecede ağrıyor ve göz kapaklarım sanki tonlarca ağırlıktaymış gibi onları açmakta zorlanıyordum. Gözlerimi alıştırmaya çalışarak açıp kapamaya başladım.
Görebildiğim kadarıyla odamda değildim. Burası da neresiydi? Hiç görmediğim bir yerdeydim ve sanırım tek başımaydım. Zor çabalarla açabildiğim gözüm tamamen açılınca yerimde doğrulmaya çalıştım. Ani hareketim yüzünden başım dönmeye başlamıştı. Başımın dönmesine tepki olarak kolumu başıma götürürken kolumda bir şey takılı olduğunu farkettim. Sanırım bu bir serumdu. İnce borusunu takip ettiğimde yukarıda bir infüzyon torbası asılı olduğunu gördüm. Nerede olduğumu anlamak için etrafı incelemeye başladım. Birçok tıbbi ilacın ve malzemenin olduğu dolaplar, bir kaç hasta yatağı vardı. Sanırım burası bir revirdi. Ama ben neden buradaydım? Neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum fakat hiç bir şey hatırlamıyordum. Odanın küçük camları, odanın yeteri kadar aydınlanmasına yardımcı olmuyordu. İçerisinin loş ışığı ve sanırım serumun etkisi uykumu getiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S.E. ÜYESİ
Fantasy*KİTAP BEKLEMEYE ALINMIŞTIR... TÜM BÖLÜMLER YAZILIP ÖYLE PAYLAŞIM YAPILACAKTIR...* Kapak resmi : @mikyfare_ 《Biz doğuştan ateşin evlatlarıydık, S.E. Üyesi olmaksa bir kaderdi...》 Ailesi bir gece öldürülen Cemre arkadaşında kalmaya başlar. Bir gün g...