İlk olarak bi okulda çalısma kararı ile başlamıştım. bu kalp çarpıntısı ve pervane misali ateşe meyletme...
Zaman dipsiz kuyu gibiydi kendi evimde.Geçmek bilmez yaralar.sürekli kavgaların agız dalaşının ama nedense yine de her kötülüğe ragmen birlikteliğin sembolunu göstermek istiyorlardı sözde yakın çevrem ki bana o kadar da yakın gelmiyorlardı . Sanki Erciyesin o kulakları kızartan soğuğu gibilerdi hayatımda.
....
İnsan her zaman bir aile sıcagı arar derler ama nedense bazıları da bu ortamdan pek hosnut olmazlar.
Artık gitme kararı almıstım... ilk defa bu kadar güvenle yürüyordum hayatın o acı çemberine dogru. Tüm işleri hal etmiştim gidecekti artık . Bir sene geçmişti nerede ise mezun olalı ama hala bi kadro bwkliyordum. Aileme yük oldugumun farkında idi. Ama herkes gibi benim de hayallerim , kendimee dair küçük dünyam vardı...
Ailede sessiz sakinliği ile bilirlerdi beni ...
Ama bilmezledi ki ne fırtınalar geçiyordu kalp dehlizlerimde. Bir bebek gibi davranıyordu annem bana... ne yapsa da kıramıyordum annemi. 1 saatlik yol için annemi kıramıyordum ve hazırladıgı eşyaları aldık...yola çıkma zamanı gwlmişti.
İlçe merkeze gelip burada okula yakın ev aramaştım. Bir ev bulup yerleşmiştim.
Herkes gittikten sonra yine dört duvar arasında kalmıstım. O anda kitaplarım imdadıma kostular. Sizler ne iyi dostlarmışsınız ye geçirdim içimden .
Ne insanlar kadar vefasız ne de kalp kırıcı degiller... Var mıdır dünyada böyle dostlar.
Okulun açılacagı gün geldi çattı nihayet!!
İlk defa bu kadar heyecan hissettim. Kalabalıklar içinde buldum kendimi. İlkokul ve ortaokul bir arada idi. Öğrenciler genelde taşımalı eğitim görüyorlardı...Müdür yardımcısından gerekli talimatları kitapları vs tedarik ettikten sonra tanışma fazlı başladı. O gün çok yorucu geçti. Ve derken günler günleri kovaladı ve o koskaoca bir hafta hemencecik geçti.
Gönül gönle benzeyene akar dermiş Hz.Ali . Bu sözün hakikati vardı mutlaka. Okuldaki din kültürü hocamız da bir cekim alanı oluşmuştu. İstemeden de olsa onu görmek istiyordu kalbim ama yanlış anlaşılmalara da muhal vermemeliydim ki zaten buna hakkım da yoktu.
Okulun 2. Dönemi oldugu için son sınıfların sınavları vardı ve çalısmaları lazımdı bu yüzden biz hocalara çok büyük ihtiyaç düşüyordu....
Ders programı değişmişti ve dediğim bayan hoca ile aynı saatlerde dersimiz boştu. Ne kadar öğretmen olsam da üzerimde hala heyecan ve utangaçlık vardı. Bilmiyorum ama okudugum kitaplardan öğrwndiğim kadarı ile baskıcı aile de yetişmemden kaynaklanıyormuş. Babam çok otoriter ve mükemmelliyetçi idi bu da aile olarak bizi bazen yıpratmasına sebeb oluyordu... zor zamanlar çok yaşadık.
Bu duyguların ve ürkekliğin alıtında yatan sebebin babam oldugu kanaatindeyim.Çok gizemli ve aynı zamanda sessiz bir bayandı kendisi...
Utangaç çehresini kaldırıp da bakamazdı kimseye...
Zaman bu sekilde deveran ederken artık cidden ona karsı içimde bir muhabbet hasıl oluyordu. İnsan sevince böyle garip duygular mı yaşıyor?Okul hayatına ilkkez adım atıyordum acemiydim toydum ve öğreneceğim bi dünya şey vardı. Ama neyse ki Ayşe öğeetmen var . Benim her derdime koşuyor ve yardım ediyordu.
.......
Dersimizin olmadıgı günlerde o tatlı ve istifadeli sohbetleri yapmak için resmen akrep ile yelkovanı sonu olmayan yarışa tabii tutuyordum..
Yine dersimizin olmadıgı bir gün geldi çattı!!
Ayşe hocama sorular soruyordum. Her halinde bir mümine kadın hasleti vardı. Anlatırken bile konuşmasına o kadar mı dikkat eder insan. Bu nasıl bir islami düstur. Sohbet dediğim de dini sorular yani..
Din hocasını bulup da soru sormamak olmaz. Ayşe hoca tarikata mensuptu aynı zaman da. Okudugu bir kaç kitap gözüme çarpmıstı. Onlardan isfade edebilir miyim diye sormustum. O da tabii kırmamıstı beni . Okul çıkışı bi kaç bayan hoca ile onlar ilçe merkeze gidiyorlardı. Bense yine tek başıma Toki ye dogru yol almaya başladım...Öğretmenlik inanın kolay meslek degildi...sürekli çalışma gerektiriyor. Deneyler ödevler araştırmalar sunu vs.bütün zamanını alıyordu insanın.
Bu kadar yoğunken bile KPSS ye çalışmam gerekirken bile ben tarifi imkansız duygularla boğuşuyordum.SENİ DÜŞÜNMEK....
Seni düşünüp Mısır ın Nİl i olmak geliyordu.. Ateşte uçuşan kelebek olmak veya Çölde Mecnun olmak geliyordu içimden....
YAL_NIZ_LIK
3 HECEDört duvar arasında ömür geçer miydi sizce? Tek başına yediğiniz ekmekten ne kadar lezzet alabilirsiniz..neyse ki Allah insanın kalbine umut denen kırıntıyı koymuştu...
Yine sabah olmuştu ama ben bi türlü uykumu alamamıştım. Geceleri yatamıyor sabahları uyanamıyordu.
Bu haleti bu iç yaraları sadece ben yaşıyordum acaba.....