Hiçbirseyi belli etmeden, hatta sanki hiç gelmemiş gibi halıyı bulduğum şekilde yarısı kıvrılmış bir şekilde yere serdim ve odasından dışarı çıktım.
Belkide saçma sapan bir kapı için kaçma şansımı kaybediyordum fakat belkide o kapı daha önemliydi.
Hem o kapının arkasında ne olduğunu öğrenmeye çalışırken belkide saatlerce aradığım mermileri bulabilirdim.
Silahıda aynı bulduğum gibi çatı katına saklayarak tekrar odama girdim.
Zaten tahmin ettiğim gibi bikaç dakkika sonra eve normalde geldiği saatten erken gelmişti.
Kapının açılma sesini duyduğumda oturduğum koltuktan kalkarak merdivenlerden inmeye başladım. Bikaç basamak daha indikten sonra Atillayı gördüm ve kaçmadığımı gösterircesine bir bakış attım.
O ise alaylı bir sırıtış ile "Aferin" demişti.
"Yarın yeni koruman geliyor. Bugün ayarladım herşeyi. Biraz genç birisi, nerdeyse senin yaşlarında sanırım. Onunla anlaşmaya çalışsan iyi olur. O adama çok para ödedim." Dedi
Ben ise yine konuşmadan kafa sallayarak karşılık verdim. Son kez gözlerinin içine baktığımda derinlerinde bir yerde anlayamadığım bir duygu gördüm.
Şüphe miydi?
Bilmiyorum. Ama umarım şüphe değildir.
Yavaş adımlarla odama çıktığımda derin bir nefes aldım. Çok belli etmediğimi umarak yatağa oturdum. Saat daha erken yaşadığım gerginlik yüzünden yorulmuştum.
Yatağa uzandığımda elime kuzey ışığı fotoğrafını aldım. Uzunca izledim, her gün zaten izliyordum ama her gün ayrı bir hayran oluyordum bu kuzey ışığına.
Avcumun içinde hafifçe tutarak rahat bir pozisyona geçtim ve gözlerimi yumdum.
Bir gün bu güzel kuzeyi görme dileği ile gözlerimi yumdum.
*****
Yüksek sıcaklık ile yorganı ayağımla çekerek üzerimden attım ve yastığıma iyice sarıldım. Arkadan bir ses bana "Günaydın" deyince bende karışık olarak "Hı-Hı" diye mırıldanabilmiştim sadece.
Rüyamda uçan atlara biniyordum ve bulutlarda zıplıyordum. Bu yaşta bu çocuk rüyasında neydi böyle?
Çok fazla düşünmeden yatağıma iyice yayıldığımda birşeyin farkına varmıştım. "Günaydın" mı demişti?
Kim demişti? Atilla mı? Göz kapaklarımı zar zor aralayıp sesin geldiği yöne yöne kafamı çevirdiğimde koltukta oturmuş beni izleyen bir adam gördüm.
Korkuyla yataktan fırladığımda ilk önce yorganla yeryerimi kapattım sonra kim olabilir ki diye düşündüm.
Sonradan aklıma gelen şey ile "Korumam mısın?" Diye sordum, yeni kalktığımda için çatallaşmış sesimle.
O ise cevap vermeden sessizce kafa salladı. Bir bacağını dizinin üstüne atmış, sol eli ile kafasına destek yapacak şekilde oturuyordu. Her haraketimi izliyor, beni tanımaya çalışıyordu.
Aynısını ona yaptığım, onunda gözünden kaçmadı.
Simsiyah saçları yemyeşil gözleri vardı. Şimdiye kadarki en genç korumam olucaktı.
Bakışları avını dağın tepesinden izleyen kartaldan farksızdı. O baktıkça içim ürperdiği için bakışlarımı kaçırdım.
Atilla birazdan gelecek bana bir seçim yapmamı söyleyecekti. İkilem zamanı yaklaşıyordu.
Yatakatan kalktığımda odadaki sessizlik bozularak, atillanın üst kata çıkan ayak sesleri duyuldu. Kapıyı açtığında ilk önce gözü bana, ardından koltukta oturan korumaya takıldı.
"Uyanmışsın. Tanıştınız mı?" Dedi.
Koruma ile aramızda kısa bir bakışma geçti fakat onda bile öyle sert bakıyordu ki yine bakışlarımı kaçırdım.
"Belliki tanışmamışsınız." Ardından yanıma doğu yürüdü ve sağımda durdu.
"Yeni koruman olduğunu anlamışsındır Asena. Onun adı Kuzey." Dedi, "Hani senin çok sevdiğin kuzey." Diye ekledi.
Bir dakika...cidden adı kuzey miydi?
-Devam Edecek-
Eee tabi gece yatmadan önce kuzeyi görmek için yalvarırsan olucağı buydu :D
Sizce kuzey ve Asena'nın ilişkisi nasıl olacak?
İyi anlaşırlar mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkilem
AdventureÇocukluğundan beri sürekli seçim yapmaya zorlanan Asena'nın hikayesi. Hikaye ilerledikçe bütün sorularınızın yanıtlarını alacaksınız. Sıkılmadan okumanız dileğiyle