Boynum bükük,
Umutsuz dünyam kara, bahtım kara, bağrım yanık.
Gözümün bebeği, gönlümün dileği, gecemin yıldızı,
Gönlümün ışığı, sevgimin güneşi, hep sensin.
Yalçın Tura - Umutsuz
11-B TM sınıfındaki şamata boş ders sebebiyle arşa çıkmıştı.Tahtaya aklına ne gelirse karalayanlar, origami sanatının son örneği kağıt uçakları birbirlerinin kafasına atanlar, diğer öğrencilerin dedikodusunu yapanlar, sessiz sinema oynayanlar, batak atanlar...Sene başından beri kırılmayan ses desibeli rekorunun sınırları mutlulukla zorlanıyordu.Bu mutluluğa cam kenarı en arka dörtlüsü ise katılmıyordu.
Bu dört kişilik erkek grubun en sevileni ve lideri kabul edilen Oktay koyu kahve gözlerini telefonun ekranına dikmiş, sevgilisi tarafından cevaplanmayan sayısız mesajına ve çağrısına bakıyordu.Telefonu kırmak ister gibi sıktı, ters ve sert bir şekilde masanın üzerine bıraktı ve öfke dolup taşan gözleriyle pencereden dışarı bakmaya başladı.Benzer bir öfkeyi ön sırasında oturan Sinan da paylaşıyordu.O da tıpkı Oktay gibi aşık olduğu kızdan dertliydi.''Ne yaptıysam olmadı, kafayı yiyeceğim.Yemekse yemek, hediyeyse hediye, güzel sözse güzel söz.Daha ne yapayım amına koyayım.''
''İstersen uçak al, Eslem yine de sana bakmaz kardeşim.'' dedi Oktay'ın yanında oturan Ekrem.
''O niyeymiş?''
''Tipsizsin çünkü güzel kardeşim.Hiç aynaya bakıyor musun sen?''
''Eko siktir git, ebenden girip tüm sülalenden çıkmayayım şimdi.Tipsizmişim.Onun beğendiği tipleri de gördük.''Sinan dönüp sınıfın diğer ucuna, duvar kenarındaki en arka sıraya, gürültüye aldırmadan kendi başına oturmuş test çözen çocuğa baktı.Üzerindeki öfkeli bakışları hisseden çocuk kafasını kaldırıp, Sinan'la göz göze geldi.Umursamaz bir tavır takındı ve tekrar dikkatini önündeki kitaba verdi.Bu çocuğun adı Ceyhan'dı, döneminin en çalışkanı...Az sayıda arkadaşı vardı.Genelde kendi halinde takılan sessiz bir öğrenciydi.Ama o bu aralar hiçbir şey yapmadan bile Sinan'ın sinirlerini zıplatmayı başarıyordu.
''Lavuğa bak.Boş derste bile şov peşinde.Einstein olacak sanki amına koyayım.''
''O şovu sınavlardan hepimizin iki katı not almasına sebep olacak, sense yine ağlayarak sınavın ortasında benden kopya dileneceksin.'' dedi Ekrem.
Sinan'ın sesi yükseldi.''Sen kimin tarafındasın lan?!''
''Senin.Sadece seni kızdırmak hoşuna gidiyor.Öyle değil mi Eko?'' Ali imalı ve kızgın bir şekilde Ekrem'e baktı.Ekrem ise kendi kendine gülmekle yetindi.Sinan'ın çocuksu huylarının üzerine gitmek onu hep eğlendirmişti.
Sinan ise hiç mi hiç eğlenmiyordu.Eslem'den red yemesi yetmiyormuş gibi bir de onunla kankası Şeyda'nın Ceyhan hakkındaki fikirlerine kulak misafiri olmuştu.Bu da 2 gündür barut gibi gezmesine sebep oluyordu.Eko'nun ona her zaman takılmayı seven tarafı ise ortamdaki gerginliğe hiç yardımcı olmuyordu.
Sinan, kalemiyle oynamaya başladı.Bir taraftan da kendi kendine söyleniyordu.''Okuldaki en yakışıklı erkekmiş.Neresi yakışıklı amına koyayım.Götüme benziyor.''
Ali gözlerini devirip asabı bozulmuş bozulmuş bir şekilde derin bir nefes verdi ve dikkatini dışa vuran öfkeye sahip arkadaşından, ölüm sessizliği öfkesine sahip arkadaşına çevirdi.''Sen iyi misin?'' demeye kalmadan Oktay ok gibi ayağa fırladı.
''Bu böyle olmayacak, ben gidiyorum.''
Ekrem de ayağa kalktı hemen.''Nereye oğlum?''
''Nereye olacak, Ayşin'in evine.'' Telefonunu ve çantasını alıp sınıftan hızlı adımlarla çıktı.Arkadaşları da peşinden gidip güç bela da olsaonu koridorda durdurmayı başardılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ LEKE(GAY)
General FictionKalbimin ortasındaki leke olduğunu sanıyordum.Kalbimin ta kendisi olduğunu çok sonradan anladım.