Ağlayan Gökyüzü

122 15 10
                                    

Geldim yine. İyi misiniz? Umarım iyisinizdir. Fic nasıl gidiyor düşüncelerinizi buraya alabilirim.

Sonunda sizi o önemli bölüme getirdim.

Bu bölüm olanlar geleceği çok fazla etkiliyor o yüzden lütfen dikkatli okuyun. Ve sonraki bölüme geçmeden bu bölümü okuduğunuzdan emin olun lütfen.

Bu bölüm önemli dediğime göre, uzatmanın bi anlamı yok.

İzninizle,

İyi okumalar.

Taehyung.

Hafif atıştıran yağmur eşliğinde sahil boyunca yürüyorduk. Az önce yaptığımız şeyin dışarıdan gülünç duracağının farkındaydım fakat benim için çok kıymetliydi. Onun için de öyle olduğunu düşünüyordum.

Eğer önemsemeseydi, yüzüne tatlı bir gülümseme kondurup o da ayağını basmazdı. El ele sahilde yürürken atıştıran yağmur, dalgaların sesi içimdeki huzuru gittikçe arttırırken onun yanında olmasının verdiği mutluluk hiçbir şeyle kıyaslanamazdı.

"Yağmurun yağması çok güzel değil mi?"

"Gökyüzünün ağlaması mı güzel olan?"

Dediği ile duraksadım. Ayaklarımızı takip eden gözlerim istemsizce bulutlara yükseldi. Gökyüzünü seyrederken fısıldadım.

"Ağlamıyor, bu dünyadan gidenlerden mesaj getiriyor."

"İyiler mi demek bu?"

"Hmhm. İyiler. Yağmur iyi olduklarını gösterir."

"O zaman güzel. Ama yağmur kötü şeylerin habercisidir, huzur verir gibi yapar ama en çok acıyı o çektirir."

Küçükken o da yağmur damlalarının düşüşünü izlemeyi severdi. Hatırlıyordum. Beraber camdan dışarıyı seyreder, yağmur durana kadar da camın başından ayrılmazdık. Şimdi ise sevmiyordu...

"Yağmur yağınca huzur buluyorum ben ama."

"Kötü anıların yok demekki." Bu dediğiyle duraksadım. Yağmurla ilgili çok kötü bir anım vardı. Hayatımı değiştiren bir anı. Fakat ben o anıya rağmen seviyordum yağmuru, sebebini bilmesem de.

En sonunda sahilin sonuna geldiğimizde asıl gitmek istediğim yere az kaldığını farkettim. Onu yönlendirmemle o da sessizce takip etti beni. Sahili sonlandıran dağa çıkmaya başladık. Yol engebeli değildi, belirli bir patika vardı. Vaktinde bu yol sürekli farklı insanları misafir ederdi çünkü.

Dağ o kadar da yüksek değildi ve vaktinde çok fazla kullanıldığı için olsa gerek yollar kolaylıkla çıkılabilen türdendi. Ben bu yolu ezbere biliyordum çünkü onu tanımadan önce de birçok kez çıkmıştım.

O meraklı gözlerle beni takip ederken bende içimdeki heyecanın dışarı yansımaması için çabalıyordum. Burası benim için çok özeldi. Kendimi toparlamam için geldiğim, oraya ulaştıktan sonra ise iç sesimin sustuğu bir yerdi.

"Daha ne kadar çıkacağız böyle?"

"Merak etme. Çok az kaldı."

Sweet Night  |TAEKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin