Benimle yavaşça dans et

32 5 3
                                    

Selamlar, 20. Bölüm ile karşınızdayım. Nasılsınız? İyi olduğunuzu umuyorum. Beni sorarsanız, ben çok iyiyim.

Umarım, bu bölümü de keyifle okursunuz, kaosun olmadığı bölümleri yazarken biraz oyalanıyorum açıkçası. Bu yüzden de bölümler biraz daha yavaş geliyordu ama bu sorunu çözeceğim.

Daha fazla oyalanmadam bölüme geçelim.

İzninizle,

İyi okumalar.

Taehyung.

"Tamam, bak bu olmuş işte."

"Emin misin?"

"Eminim jimin." Aynadan kafasını bize çevirmesiyle Yoongi hyungun hayran bakışlarıyla karşılaşan Jimin üzerindeki takımın gerçekten de kendisine yakıştığına ikna olmuştu. Jimin, üzerine "yeterince" yakışan bir takım bulamadı diye saatlerce tüm şehirdeki mağazaları dolaşmıştık.

Jungkook elindeki jelibon paketine uzanıp içinden bir tane daha aldığında Jimin de kıyafetlerini giymek için birkaç dakika önce çıktığı kabine geri girmişti.

Elimdeki üç poşette hem Jungkook'un takımı hem kendi takımım hem de Jungkook için aldığımız şık rugan ayakkabı dururken sonunda Jimin'e de bir takım bulmanın verdiği rahatlıkla bir oh çekmiştim. Yoongi hyung ne ara olduklarını anlamadığım sevgilisine olan tepkimle bana tip tip bakmayı sürdürürken Jungkook onun bu haline kıkırdamadan edememişti.

"Hadi alalım bunu da." Yoongi hyung Jimin'in çıkmasıyla ona yönelik konuşurken tek derdim evimize dönmekti.

"Artık Seul'e dönüyoruz. Sonunda." Gözlerimi devirerek söylediğim sözle önümden koşar adım ilerleyen beden saniyesinde arkasını dönüp el hareketi çekmeyi ihmal etmemişti. Bu sefer hafiften sırıtarak gözlerimi devirdiğimde Jimin'le arkadaş olduğum güne hem şükrediyor hem de küfrediyordum. Bu sırada Jungkook hemen ağzıma bir tane jelibon tıkmıştı.

Kıkırtıları kulağımı okşarken mağazanın önünden geçen Namjoon hyungla Jin hyungu gözüme kestirdim. Yoongi hyung Jimin ile kasada ödemeyi yaparken ben de Jungkook'u elinden kavradığım gibi Jin hyunglara yetiştim.

"Ah, demek buradaydınız. Saatlerdir kayıpsınız. Neredeydiniz tüm avm'de sizi aradık." Girdiğimiz avm genel anlamda bir sürü kıyafet mağazasını ve yemek dükkanlarını içeriyordu. Hala Busan'daydık ve işimizi bitirdiğimiz gibi evimize dönecektik. Ancak Jimin'in işi bu kadar uzadığı için çok geç kalmıştık.

Namjoon hyung Jungkook'a aldığı şık takımı poşetten çıkartmadan elinden geldiğince gösterirken Jungkook jelibonlarının bittiğini fark etmişti. O yorulmasın diye hemen elinden paketi aldığım sırada yanağına küçük bir öpücük kondurmayı ihmal etmemiştim. Mağazanın yanındaki çöp kutusuna ilerlediğimde Jimin ve Yoongi hyung da mağazadan çıkmışlardı.

Beni gördükleri gibi yanıma adımladıkları sırada boşta kalan elimle bizimkileri işaret etmiş ve o tarafa gitmelerini söylemiştim. Jin hyung elini kaldırıp kendisini belli ettiğinde Jimin bağıra bağıra konuşarak bir yandan o tarafa doğru yürüyor bir yandan da Jin hyunga bir şeyler anlatıyordu.

"Hyung! Elini kaldırmana gerek yok yüzün ışıl ışıl zaten." Dediğiyle egosunu tatmin eden Jin hyung kahkahasını tutamayıp Jimin'in dedikleri ile aego yapmaya başlamıştı. O haline hepimiz gülerken Hoseok hyung bir anda kolunu omzuma atmış ve ne kadar korksam da onun da bizi bulmasından dolayı fazlasıyla sevinmiştim.

Sweet Night  |TAEKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin