Arkadaş

84 10 4
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Ben son zamanlarda çok daha iyiyim. Ve artık bu ficin güzel kısımlarına geliyoruz.

Bu da demek oluyor ki çok daha hızlı bölüm atmalıyım. Elimden geleni yapacağım.

İzninizle,

İyi okumalar.

Taehyung.

Yanımda uyuyan saf ve kusursuz yüzünü inceliyordum. Bu kadar güzel olması normal miydi? Uyurken bile, bu kadar kusursuz olması normal miydi? Sadece izliyordum. Ne dokunuyor ne de onu rahatsız edebilecek bir hareket yapıyordum. Sadece izliyor ve güzelliği ile mest oluyordum. Sanki ne kadar övsem az kalır gibiydi.

Ve gerçekten de az kalırdı.

Jeon jungkook benim tüm dengemi alt üst etmişti. Kendisine hayran hayran bakmadan duramıyordum bile. Güzel kahveleriyle girmişti hayatıma ama öyle ki güzel olan sadece gözleri değil her bir yanıydı.

O çok güzeldi.

Saçlarından tutun, ayaklarına kadar. Evet, artık her bir yanı hoşuma gidiyordu. Her şeyden daha çok etkiliyordu beni. Ona bakınca her şey duruyordu ve onun o güzel kahveleriyle bana bakışı kalbimin dengesini bozuyordu. Ben ona bakarken bile kendimi kontrol edememeye başlamıştım.

Güldüğünde kısılan ve parıl parıl parlayan gözleri, hafif dalgalı ve alnına düşen saçları, minik pembemsi ve nemlendirici sürdüğünde deli gibi öpmek istediğim dudakları, hafifçe güldüğünde bile ortaya çıkan tavşan dişleri, yüzüne çok yakışan ve güldüğünde kırışan tatlı burnu, kollarımın arasında kaybolan incecik beli, komik bir şey olduğunda hafifçe duyulan ve duyduğum anda tekrar tekrar duymak istediğim kıkırtısı, utandığında hafif hafif kızaran ve kendisini belli eden güzel yanakları...

Onu anlatmaya kelimeler yatmiyordu sanki. Ve ben bunları düşünürken o, onu terk edeceğimden korkuyordu. Tramvalarını tetikliyor ve onu korkutuyordum. İstemeden olsa bile onun için olması gerekenden daha umursamaz ve dikkatsiz davranıyordum. Ona söz vermiştim. Ona, onu koruyacağıma dair söz vermiştim. Ve koruyacaktım da. Hayatım pahasına da olsa onu koruyacaktım. Kendimi ancak böyle affettirebilirdim.

O hatırlamıyordu belki ama ben biliyordum. Ve tramvalarının sebebi olduğum için de kendimi her ne kadar suçlasam da artık bundan daha önemli şeyler vardı.

Mesela ona aşık olmuş olmam gibi...

Ona aşık olmuştum. Ama o beni arkadaş olarak görüyor gibi geliyordu. Birlikte uyuyorduk ve her ne yaparsa benle yapmak istiyordu ama bunlar her arkadaştan istenilebilecek şeylerdi. Ona güzelim dediğimde tepki göstermesini ve kendime gelmemi söylemesini beklemiştim. Ancak o buna kızmadı.

Yanaklarını boyadı ve başını önüne eğip alttan alttan güldü. Hoşuna gitmişti. Daha sonra boşuna endişelendiğimi düşündüm. Demek ki arkadaşlar birbirlerine güzelim diyebilirdi. Yani en azından o böyle düşünüyordu. Biz arkadaştık.

Lanet olsun ki biz sadece arkadaştık.

Mesela ben o kadar çok istiyordum ki onu öperek uyandırmayı, her sabah sevgilime hazırlıyorum diyerek kahvaltı hazırlamayı, biri sorduğumda bu mükemmel ve kusursuz insan benim sevgilim diyebilmeyi, onunla dans etmeyi, şarkı söylemeyi, küçükken yapmak isteyip de yapamadığı ne varsa hepsini birlikte gerçekleştirmeyi, ona yakışır bir erkek arkadaş olmayı ve en çok da geriye kalan ömrümün tamamını onunla geçirmeyi çok istiyordum.

Sweet Night  |TAEKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin