hayatımı aydınlatan yıldız

144 13 1
                                    

Duyuru bölümünde dediğim gibi yn yerine yuki ismini kullanicam. Önceki bölümde yuki (yn) türk demiştim hala oyle ama yari yariya babası turk anasi japon

Cok sacma oldu neyse bölüme gecelim

Suna x Yuki

Yuki:
ELIMDE TAS YOK OKEYE DÖNÜYORUM
SENDEN MESAJ YOK DELIYE DONUYORUN

Suna:
Sana da Günaydın

Yuki:
Nasilsin

Suna:
Iyi
Sen?

Yuki:
Beni boşver sen
Bisey olmus sana
Anlat hadi

Suna:
Bisey yok yuki
Canım sıkıldı sadece

Yuki:
Disari cikalim?
Kaykay parkina gideriz
Kita anlattı sende kaykay kullanıyormuşsun

Suna:
Olur aslinda
Ne zaman gelip alayım seni?
Yarim saat sonra nasıl

Yuki:
Olur
Ben gidip hazırlanayım o zaman
Öptüm bayss
<3

Suna:
Bende öptüm <3

(Y/N: Acele yazdığım için yazım ve noktalamaya pek dikkat edemedim.)

Suna, vestiyerden ceketini ve kaykayını alıp evden çıktı. Yuki ile buluşacağı için heyecanlıydı. Daha önce kimse için böyle heyecan ve tutku hissetmemişti. Ama durum bu sefer farklıydı. Yuki onun için önemliydi.

Suna parka vardığında Yuki ağacın altına oturmuş papatyalar ile taç yapıyordu. Siyah kargo pantolonu, belini saran beyaz crop tişortü ve gri renkli kalçalarını kapatan hırkası ile tam olarak Suna'nın tipiydi.

Suna sakin adımlarla kızın yanına ilerledi. Kıza yaklaştıkça kalbi daha hızlı atıyordu. Kızın yanına oturduğunda ise kalp atışlarını duymaması için dua ediyordu.

"Rin sana bir şey sorabilir miyim?"

"Elbette."

Suna'nın aklını soru işaretleri, Yuki'nin aklını ise günlerdir aklını kurcalayan o soru vardı. Ve yuki sorusunu sordu

"Bana neden bu kadar iyi davranıyorsun? Hoşuma gitmediğinden değil tabi ki, gidiyor. Ama başkalarına daha soğuk bir tavır sergilerken neden bana karşı böylesin?"

Suna hiç düşünmeden aklından geçen cevabı verdi, pişman olacağını düşünse bile

"Benim için önemlisin. Eğer sana soğuk olursam beni sevmezsin ve uzak durursun ve bu isteyeceğim son şey. Benim için önemli olan birini, seni kendimden uzaklaştırmak istemiyorum."

Yuki bir süre sessiz kaldı. Şaşkındı. Hem de hiç olmadığı kadar. Suna'nın sözleri onu çok etkilemişti.

"Ben...Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. İlk defa biri bana bunları söylüyor. Ama birbirimizi iki-üç ay kadar bir süredir tanıyoruz ve gerçek hayatta ikinci buluşmamız. Nasıl bir anda hayatında önemli bir yere sahip olduğumu anlayamıyorum."

Haklıydı Yuki. Ama bilmediği bir şey vardı. Suna onu çocukluktan beri tanıyordu.

"Ana okulunda çekik gözlü ve diğer çocuklara göre daha zayıf bir çocuğa zorbalık yapılırken kurtarmıştın. Hatırlıyor musun?"

Yuki hatırlamaya çalıştı, gözünün önüne bir kaç anı geldi o günden.

"Az çok hatırlıyorum. Hafızam pek iyi değil kusura bakma. Ama, sen nerden biliyorsun?"

"O sıska çocuk bendim. Hatta çocukken sana aşıktım. Sanırım hislerim o gün olduğu gibi taze."

Yuki, Suna'nın sözlerini yarattığı şok etkisi ile yerinden fırladı. Şaşkınlıktan garip mırıltılar ile konuşuyordu. Kafası o kadar uçmuştu ki Suna'nın onun koluna dokunması ile irkildi. İkisi de göz göze geldi. İki taraf içinde büyülü bir andı.

"Bende bir şey itiraf edeyim. Altı yaşındayken sınıfın önünde ağlayıp sonra arka bahçeye kaçmıştım ve sen yanıma gelip ağlamamın bir sorun olmadığını söyleyip bana sarılmıştın. O gün ilk defa kabul gördüğümü hissetmiştim. Altı yaşında bir çocuk olsam bile hissettiğim şeyin aşk olduğunu anlamıştım."

Suna'nın yüzünde bir tebessüm oluştu. Yuki'yi kolları arasına alıp sıkıca sarıldı. Yuki'de sarılmaya karşılık verdi. Ama aklında hala bir soru daha vardı. Sarılmayı bozdu ve yüzleri arasında biraz mesafe bırakıp konuşmaya başladı.

"Peki beni nasıl buldun? Çünkü biz sekiz yaşındayken Japonya'ya döndün ve bir daha hiç konuşmadık."

Suna'nın beklediği soru gelmişti. Cevabı kulağa çok saçma gelse de Yuki'nin onu yargılamayacsğını biliyordu.

"Taşındıktan bir kaç ay sonra seni unutmuştum ama seni bir kaç kez rüyamda göründe hislerim tekrar canlandı. Anneme anlatınca beni falcıya gönderdi. Falcı abla senin benim kaderim olduğunu ve bir yıldız gibi hayatımı aydınlatacağını söyledi. İlk başta saçma geldi ama seninle tanışınca haklı olabileceğini düşündüm. Çünkü hayatımı yıldız gibi aydınlatıyor, içimi masum bir neşe ile dolduruyordun."

Yuki bir süre sessiz kaldı. Suna'nın sözleri onu çok etkilemişti. Birinin hayatına böyle bir yararda bulunmakta cabasıydı tabi. Yuki, elini çocuğun ensesine yerleştirip parmak uçları üzerinde yükseldi ve genç oğlanın yanağına bir öpücük kondurdu. Ayakları yere tekrardan tam basınca yüzünde saf mutluluğun gülümsemesi vardı.

"Sende benim hayatımı yıldız gibi aydınlatıyordun Starboy'um"

Suna, Yuki'nin belinden tutup çekti ve sıkıca sarıldı. Yuki ise kollarını Suna'nın boynuna dolayıp yüzünü Suna'nın göğsüne gömdü ve çam ağacı kokulu parfümünü içine çekti. Suna, kızın saçlarına sevgi dolu bir öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum Stargirl" fısıldadı Suna Yuki'nin kulağına

Yuki kafasını Suna'nın göğsünden kaldırıp parmak uçarına çıktı ve kulağına yaklaştı.

"Bende seni seviyorum Starboy."

Sarılmayı araladılar birbirlerinin yüzüne baktılar. Birden ikisi de kocaman bir kahkaha patlattı. Beraberken ciddi kalmaları imkansız gibiydi.

"Gel hadi, kaykaylarımızı alalım." dedi Yuki

"Kaymaya geldik ama ilan-ı aşk ettik." karşılık verdi Suna.

El ele tutuşup kaykay sahasına ilerlediler. İki aşıkta en çok istedikleri şeye kavuşmuşlardı

Birbirlerine





Çok hoşuma gitti bu bölüm. Yorum ve oylama yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. Okuduğunuz için teşekkür ederim <3

Uzun bölüm isteyen okuyucumuz: sirasad

𝐒𝐭𝐚𝐫𝐠𝐢𝐫𝐥 𝐚𝐧𝐝 𝐒𝐭𝐚𝐫𝐛𝐨𝐲| R.Suna x F!ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin