Resmen çığlık atıyordum "Ambulans çağırın ne bakıyorsunuz" Birhat omzuma dokundu hafifce "Yenge biz aradık hastaneyi hadi siz gidin biz herşeyi halledicez" "Ben ben hayır ben gidemem onu böyle bırakamam olmaz" "Kardeşim hadi bak siz kızlarla eve geçin biz halledicez" "Hayır hayır ben de gelicem onu bırakamam" o sırada ambulans sesi geldi ardından görevliler gelip Miranı sedyeye oldular ben ise gelinlikle peşlerinden gidiyordum ki abim kolumu tuttu "Berfin abicim siz kızlarla eve geçin bak bu halde zaten gelmezsin" "Abi olmaz onu bu halde yalnız bırakamam" hıçkıra hıçkıra ağlıyordum ki zaten istesem de onu yalnız bırakamazdım zaten ama abimin uzun ısrarları üzerine zor da olsa kızlarla beraber eve geçmeyi kabul etmiştim Maral yürümemi sağlamak için bi koluna girdi"Berfin hadi gel" o sırada da Elisa diğer koluma girmişti arabaya bindik..
Maral araba sürüyordu "Benim abim güçlüdür bunu da atlatır" Elisa moralimi yerine getirmek için böyle davranıyordu biliyordum "Tabi o çok güçlü" diye Elisayı devam ettirdi maral ben ise sadece dışarıyı izliyordum yüzünden yavaşça süzülen yaşlar bacağıma damlarken bi elimle de gelinliğimi sıkıyordum Elise elini bozulmuş olan saçlarımda gezdirmeye başladı "Berfin" cevap vermedim cevap vermedim o gücü kendimde bulamadım ama o konuşmaya devam etti "Benim abim bu zamana kadar çok şey yaşadı ve hepsinin de üstesinden geldi ben bunu da yıkıp geçicek ve sapa sağlam yanında olucak sana sarılıcak" derin bi iç çektim "Berfin abim seni gerçekten çok seviyordu biliyorum ki sende onu çok seviyordun" yüzümde hafif bi gülümseme belirdi aklıma onunla geçirdiğimiz zaman gelmişti o gülümsemeyle beraber gözlerim de doldu Berfin saçlarımı okşuyordu ki araba durdu ve eve geldiğimizi fark ettik yağmur yağıyordu
Umursamadım gelinliğimi tutmadım ve gelinliğimin altı hep çamur oldu öylece eve girdim kızlar da arkamdan gelmisti direkt olarak koltuğa oturdum kızlar da Elisa bir yanıma maral ise diğer yanıma olacak şekilde oturdular "Sizce gerçekten iyi olucak mı" diye sordum kızlar bana döndü Elisa "Kızım benim abim çok güçlü tabikide iyi olucak" diyerek bana moral vermeye çalışıyordu fakat maral hiç bişey demedi "Açmısınız" doğru düzgün bişey yemişlerdi biliyordum fakat cevap vermediler sadece birbirlerine baktılar "İyi ben birşeyler hazırlıyorum o zaman" Maral bana baktı "Sen dur ben hazırlarım" "Olmaz öyle" "Tamam önce gelin üstümüzü değiştirelim sonra Elisa evi toplar ben yemek yaparım sen de bana yardım edersin olur mu?" "Tamam" beraber ben ve Miranın odasına çıktık kıyafet almak için ama odaya girdiğimde kendimi tutamadım ve gözlerim doldu kızlarda bunu fark etmiş olucak dı ki kızlarla bişeyler seçip üstümüzü giyinip çıktık hemen odadan ve salona geçtik televizyondan YouTubeye girdim şarkı açtım sevdiğim şarkılardan biriydi buGel yaralarını ben sarayım
Ömrümü ömrüne katlayım
Bir gün gülersek eğer
Yoluna güller katayımKızların yanına gittim yemek yapıyorlardı bende onlarda yardım etmeye başladım yemekleri hazırladık ve sofraya oturduk yemek yerken izlemek için televizyondan bişeyler açtık yemeğimizi yedik bu süre içinde kimse konuşmamıştı o sırada telefonum çalmaya başladı baktığımda Birhat arıyordu telefonu açtım tedirgin olmuştum kızlar bana bakıyordu "Yenge" "Birhat bişey mi oldu" "Yenge abimi ameliyata alıyorlar" "Ne neden" kekelemeye başlamıştım maral hemen elimden telefonu aldı ve Birhatla konuşmaya başladı "Yenge sen hemen abime temiz kıyafetler hazırla" donup kalmıştım elisanın dürtmesiyle yerimden kalktım ve hızla odaya gittik kıyafetleri hazırlayıp arabaya bindik yine maral sürüyordu ve yaklaşık 2 saat sonra hastanenin önündeydik arabadan inip hızla hastaneye doğru gittiğimiz#de kağıda bizi Birhat bekliyordu bizde hızla içeriye girdik o sırada Miranı sedye ile götürdüklerini gördüğümde hemen yanlarına gidip miranın elini tuttum ve kulağına yaklaştım
"Şimdi değil miran daha değil çok erken sen çok güçlüsün biliyorum ki geliceksin ama hemen gel çünkü sana çok ihtiyacım var tamam mı" daha sonra yanağına ufak bi buse kondurdum ve geri çekildim sevdiğim adamı öylece götürdüler resmen yıkılmıştım üstüne bağlı olan cihazlar kalbimi söküyordu resmen.
Hastanenin kantinine indik birer çay aldım ben Birhat murat abim Elisa ve maral hastanede kalmıştık diğerleri ise gitmişti aradan saatler geçti biz hala ameliyathanenin önündeydi o sırada doktor çıktı ve "Miran beyin yakınları" kekeliyordum "Biziz" "Durumu nasıl" "O iyi mi" "Öncelikle sakin olun" "İyi mi?" "Pek iç açıcı şeyler değil olanlar kötü yara aldığı yer riskli bi yer o yüzden yoğun bakıma alıyoruz her an her şeye hazır olun" Hepimiz olduğumuz yerde kaldık dizlerimin bağı çözüldü yere düştüm soğuk zemini iliklerime kadar hissettim nefesim kesilmeye başladı sustum gözlerim karardı , sustum nefesim kesildi ve sustum bilincimi kaybettim...
Gözlerimi açtığımda başımda hemşireler vardı "İyi misiniz efendim" "ben" "siz?" "Ben onu görmek istiyorum" "Tabi buyurun" koruyucu kıyafetleri giydikten sonra içeriye girdim karşımdaydı uzanıyordu gözleri kapalıydı ama hala çok yakışıklıydı ellerimi saçlarında gezdirdim daha sonra ellerimi yanaklarına koydum ve yanaklarini okşamaya başladım ve ardından konuştum
"Seninle konuşmayı ne kadar sevdiğimi , gülerken ne kadar güzel göründüğünü ; gülüşünü ne kadar sevdiğimi düşünüp duruyorum.
Gün boyu seni hayal ediyorum sohbetlerimizi tekrar ediyorum söylediğin ya da yaptığın komik şeylere gülüyorum.
Yüzünü ve bana bakış şeklini ezberledim.
Kendimi , hayal ettiğim şeye tekrar gülümserken yakaladım.
Gelecek sefer bir araya geldiğimizde ne olacağını merak ediyorum ve ikimiz de geleceğin neler getireceğini bilmesek de, bir şeyden eminim..
Sen benim başıma gelen en güzel şeysin hiç gitme hep kal çünkü daha gitmek için çok erken sensizlik zor en az ölüm kadar gitme kal."Hafifce gülümsedim ve sonra arkamı dönüp çıktım gözlerim dolmuştu kapıdan çıktığımda gelen sesle dehşetle arkamı döndüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARIN ALTINDA [BERDEL]
Teen FictionBir gün mutluluk bizi bulacak ve elbet o gün ölüm kapımızı çalacak. Öğrenilen şeyler can yakacak canımız yandıkça bizde yakacağız, tüm dünyayı başlarına yıkacağız. Ölüm elbet herkese gelecek ve ancak o gün yüzümüz hiç olmadığı kadar gülecek. Mutlulu...