"dün gece için özür dilerim. Rüzgar teninde güzel."
- AŞaşırdığım şey motor veya not değildi. Burada olduğumun bilinmesi ve buraya kadar gelinmesiydi. Tahmin etmesi zor değildi. Gizli bir fanım olmadığına göre çarpıp kaçan adam olmalıydı.
Notu beni tanıyormuşcasına yazması da ayrı bir boyuttu. Acaba beni tanıyor muydu? Diye düşünmeden edemedim.
Her şeyden önemli olan şey üssün ifşa olmasıydı. Takip edilme ihtimalimi düşündüm, böyle bir şey olsaydı kesin fark ederdim.
"Şeref Amca kim bırakmış bunu gören olmuş mu?"
"Valla bilmiyorum ki kızım. Bizim cocuklara bir sordururum kimmiş, kimin nesiymiş."
"İlgilenirsen cok sevinirim Şeref Amca. "
Teşekkür edebileceğim veya kabul etmeyeceğimi söyleyebileceğim biri yoktu. Motor ayağıma kadar gelmişti. Mecbur kullanacaktım.
Motora binerken Şeref Amca'ya döndüm. "Şeref Amca bir de aramızda kalırsa cok memnun olurum. Sana güvenim tam. Lütfen."
"Merak etme kızım. Benden laf çıkmaz."
Ekiptekilerin bunu duyması bir faciaydi. Bir ömür bunun gır gırını yapabilirlerdi. Ama başkanın duyması tam bir kıyamet olurdu çünkü burada olduğumu bilen biri vardı. Ekipten başka biri. Üssü bile biliyor olabilirdi. Bunu kendi başıma çözecektim.
Şeref Amcaya selam verip, motorun gazını bastım. Kulağımı tırmalayan ses bir süre sonra bana zevk vermeye başlamıştı.
Bu gece tamamen operasyona adapte olmam gerekiyordu. Bu motor işini sonra halledecektim. Şu an tek hedefim Vincent'daki o flash diskdi.
Evimin önüne gelince motordan indim ve yukarı çıktım. Biraz dinledikten sonra saati kontrol ettim. Artık hazırlanmaya başlamam lazımdı. Başkanın verdiği kutuyu açtım, içinden bordo elbiseyi çıkarttım.
Elbise gerçekten güzel seçilmişti ve vücuduma da tam oturmuştu. Altına siyah topuklu ayakkabıları giydim. En sıkıntılı kısım buydu. Oldukça rahatsız ediciydi ve koşmam gereken bir an olursa cok zorlanacaktım.
Elbisemle aynı renk olan pörtföy çantanın içine dolu tabancamı, susturucusunu ve bir yedek şarjörünü koydum. Başka da bişey sığmazdı zaten.
Elbise dizimin dört parmak üstünde bitiyordu. Biraz sıyırıp üst bacağıma saç tokası ile bir çakı sıkıştırdım ve elbiseyi üstüne kapattım. Belli oluyor mu diye aynadan kontrol ettikten sonra makyajımı yapmaya başladım.
Koyu kahverengi saçlarım zaten dalgalıydı bu yüzden sadece şekil verip bıraktım. Hazır olduğumda Aşina'yı son kez sevip evden çıktım.
Merdivenlerden aşağı indiğimde oldukça lüks bir arabanın beni beklediğin gördüm. Yavaş bir şekilde arabanın yanına gittim ve arka koltuğun kapısını açıp içeri geçtim.
Dikiz aynasından bana bakan adam "Hoşgeldiniz İzel hanım." dedi. Küçük bir baş selamı verdiğimde adam torpidodan bir kağıt çıkardı. Kağıdı bana uzattığında 1453 kodunu gördüm. Güvenli koddu. Adam bizdendi. Milli istihbarattandı veya başkanın güvendiği, operasyon bilgisi verebileceği biriydi.
Kağıdı katlayıp çantama koyduğumda adama tekrar baş selamı verdim ve araç hareket etti. Yaklaşık on beş dakika sonra otelin önüne gelmiştik. Bir vale bize doğru yaklaştığında şöfor koltuğunda oturan adam onu eliyle durdurdu. İnip kapımı açtı ve arabayı kitledi. Otele doğru yürürken maskemi de yüzüme taktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
ActionHerkesin ne kadar cok yok etmek istese de ; silemediği, yok edemediği bir izi vardır. Hayat bazılarının yüzüne, bazılarının kalbine yansıtır bu izi. Ama yok olmasını istediğimiz bu iz aslında, fedakarlıklarımızı, cesaretimizi, intikamımızı, hırsımız...