Merhaba adım Simay. Bu güzel bölümü bana ayırdığı için Angelofthequeen'e teşekkür etmek istiyorum. Lütfen hikayeleri oylayın. :)
Öncelikle bu hikayem bazılarına sıkıcı, lise aşk hikayesi gibi gelebilirdi fakat ben, mutluluğu iliklerimde, en derinlerimde hissetmiştim bu güzel hikayede. Evren her ne kadar bazen bize sorun çıkarsa da aşk kısmında bazen torpil geçebiliyordu. Ben de şans eseri bu torpillerden birine denk gelmiştim. Öyleyse başlıyorum...
Her zamanki gibi okul yolunda yürüyordum. Bugüne dek bu yürüyüş kadar sıradan bir şey yoktu hayatımda belki de. Annemle sabah sabah önemsiz bir konuda atışmıştık ve bu da kardeşim sayesinde olmuştu. Her ne kadar kardeşimi sevsem de böyle zamanlarda onu öldürecek potansiyeli görüyordum kendimde. Tabi böyle bir şey yaparsam sorunlarımın çözülmeyeceğini de biliyordum. Bu yüzden şimdilik böyle şeyler yapmazdım.
Hadi ama, hangi insan bir kere bile kardeşini öldürme hayali kurmaz ki?
Bunları ve kardeşim Selin'in annemle kavga etmemize sebep olduğunu düşündükçe iyice sinirleniyordum. Sinirimi benimle alakası olmayan birkaç taşa vurarak geçirmeye çalışıyordum. Tabii, bir şeyleri parçalamak, istediğim şeylerden biriydi fakat şu an bunu yapamazdım, en azından kafayı sıyırmış olarak gözükmemek için. Gerçi, zaten kafayı yemiştim ki!
Yoldayken biraz olsun rahatlayayım diye platonik olduğumu düşündüğüm çocuk aklıma geldi. Aklıma gelmesine şaşırmadım. Aslında aklımdan ve kalbimden hiç gitmemişti ki! Çocuk nasıl pusmuşsa, ya da ben nasıl çocuğu hayatımın merkezin koyduysam gitmiyordu. Aslında platonik sayılır mıydı emin değildim. Çocuğa, -artık adını söylemeliyim- Ares'e yapmadığım şey kalmamıştı. Ona yazmıştım, kendimi belli etmiştim. Etrafında gezmiş, onun beni görmesini sağlamıştım. Tabi ilk söylediğim beni engellemesiyle bitmişti ama ben akıllanmazdım ki! O ne yaptıysa ben ileri gitmiş, kaybedeceğimi bile bile ilerletmiştim. Gene olsa yapar mıydım? Tabi ki de evet! Hem de koca bir - bu halime lanet okuyorum- evet. Bu huyumdan da hiç hoşlanmıyordum.Aslında bugün onu sevmeyi bırakacaktım da. Siz siz olun, takıntılı insanlardan -benim gibilerden- olmayın.
Hala aynı yerde dolanıyormuşum gibi uzamıştı okul yolu. Evet, şimdi onun evinin önünden geçiyordum. Bu bile beni heyecanlandırıyordu, gerisini siz düşünün. Ares bu saatlerde okula gelmeyeceği için rahatlıkla evinin önünden geçebiliyordum. Bu , gücün bende olduğunu düşündüren salakça bir şeydi. Zaten birçok hareketime anlam veremiyorum ki. Rahatça evinin önünde durdum. Tıpkı bir ruh hastası gibi kapıyla - onun olduğunu (!) düşünüyordum- konuşuyordum şu an.
"Tabi sen yine beni özlemedin Bayım. Ama şöyle boktan bir gerçek var ki ben sizi özledim. Hem de bir günde! Siz mışıl mışıl uyuyun tab..."
Kapı bir anda açılmıştı ve ben sözlerimi tamamlayamamıştım. Karşımda canlı canlı duruyordu ve muhtemelen beni duymuştu. Ah lanet olsun beni duymuştu! Hemen " u " dönüşü yapıp hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam ettim. Tanrım, az önce onunla aramızda kısacık mesafe vardı ve ben aptalca şeyler demiştim! En azından beni tanımaz diye düşünmüştüm fakat lanet olsun ki yüzümü görüp beni tanıması için akla gelebilecek her şeyi yapmıştım.
"Simay!"
Lanet olsun ki adımı da biliyordu ve unutmamıştı. Yavaşça gerçek olabileceğini düşündüğüm fakat zerre gerçekliği olmayan gülümsememi takındım ve usulca ona döndüm. Ama sen bu saatte uyanmazdın ki be Ares'im.
"Buyrun?"
"Bekle beni burada, konuşacağız."
Kapıyı bir anda kapatıp büyük ihtimal bir şey almaya gitmişti. Ellerimi yüzümün arasına aldım ve bu sanki beni saklıyormuş gibi rahatlamaya çalıştım. Ne vardı da ben kapısının önünde bir psikopat gibi konuşmuştum ki? Kapıyı kapatırken sinirli gibi bir hali var mı diye düşündüm. Daha yüzüne bile doğru düzgün bakamamıştım! İlerisinde sevdiğimin olduğu kapı açıldı ve Ares gözüktü. Benim en yakışıklım, lütfen seni sevdiğim için bana kızayım deme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnsanlardan Alıntı
Cerita Pendekİnsanların Güzel Anılarıyla oluşturacağım bu bölümlük hikayelerde hem insanları eğlendirmeye çalışıcam, hem de bana hep destek olduklarını umarak daha güzel yazılar yazıcam