Lütfen oy verip okumaya başlayın.💗
❀❀❀
Ruhum daralıyordu. kendimi daracık bir alanda kalmışımda, kapalı alan korkumdan ecel terleri döküyormuş gibi hissediyordum son zamanlarda. Sebebini anlamasamda etrafımda kendimi rahat hissetmediğim bir enerji soluyordum. O kadar baskın bir enerjiydi ki bazen nefesimin daraldığı da oluyordu tütsü tarzı malzemeler ile odayı hatta evi dahi arındırsamda hala o enerjiyi soluyabiliyordum. Bazen işe yaraması için doğal taşlardan kolye yapıp boynuma astığımda oluyordu. Şuanda da elimde tütsü ile evde dolaşıp tütsüden yayılan hindistan cevisi kokusu ile harmanlanmış ince dumanı bütün odalara yaymaya çalışıyordum. Bugün özellikle bütün bedenimi ele geçiren enerji dışarı çıkmam için varlığımı zorluyordu.Tütsü söndükten sonra kenara bırakıp odama yöneldim. kulaklığım ve telefonumu alıp dışarı çıktım.Dışarı çıkmamla birlikte derin bir şekilde ılık havayı içime çektim. Kulaklığımı kulağıma taktıkdan sonra yavaş yavaş yürümeye başladım.
Yaklaşık 15 dakika sonra çalan telefonumla duraksadım.
Çalan kişi dirençti.
"Alo alev neredesin?" sesinde anlayamadığım bir durgunluk vardı. Direnç ile üniversitede tanışmıştık. Tatlı bir kızdı tek arkadaşımdı. İkimizde mezun olup kendi mesleklerimize sahip olmuştuk. o romanların buyülü dünyasını seçerken, bende haber odasının pürüzlü yollarına koyulmuştum. hoş, şikayetçide değildim zaten."Dışarıdayım direnç neden bir sorun mu var?" Sıkıntılı bir şekilde nefes verdi. "Sana ihtiyacım var buraya uğrarmısın?" Sesi sonlara doğru titremişti. Afalladım, direnç hiç bir zaman böyle biri olmamıştı. Daha çok ablam gibiydi. genelde o bana yardımcı oluyordu hatta hiç yardıma ihtiyacı olduğunu görmemiştim ya da fazla gururlu bir kızdı."peki geliyorum". Telefonu kapatıp çantama attım hızlı hızlı yürürken acele etmeye özen gösteriyordum sesi kötü geliyordu umarım yanlış giden bişeyler yoktur. Aklımda ki düşünce karmaşasını bir kenara bırakıp hızlıca 5 katlı binaya girdim. Asansör düğmesine basıp beklemeye başladım asansöre binip 4. Katta indim. zile basar basmaz kapı hızlıca açıldı. bedenime dolanan kollarına karşılık verdim. İnce kollarını ahtapot misali bana sarmışken kapıyı kapatıp salona çektim.
"Direnç iyimisin? sorun ne?". Yumuşak koltuğa direncin hemen yanına oturdum . "Alev ne olur bana bir yol göster, bir çıkış göster. Ben delireceğim" anlamaz bir şekilde yüzüne baktım. "Ne oluyor direnç?" Sormamla beraber tekrar gözyaşları usulca gözünü doldurup beyaz teninden aşağı aktı. "Biliyorsun ailemle aram pek iyi değil" duraksadı, daha sonra dudağını ısırıp alayla güldü. "Hala aile dediğime yakınıyorum ben" yıllardır ailesiyle olan sorunlarını benimle paylaşırdı fakat bana anlatırken gözü bile dolmamıştı şuan ağlaması işlerin pekte yolunda olmadığını açıklıyodu alayla kıvrılmış dudakları yavaşça düz bir çizgi halini aldı ve konuştu. "Babam dün beni aradı tekrar para istedi kumar borcu için fakat ay başından kalan paralarıda 1 hafta önce hesabına atmıştım. Para kalmadığını söyledim. Birden bağırıp çağırdı iğrenç ithamlarda bulundu resmen bana fahişe dedi."
Hıçkırarak ağlamaya başladı. Annesi vefat etmişti kalp krizi nedeniyle, babası ise bağımlının önde gideniydi kumar oynayıp borç yapıyordu. Abisi ise ayrı bir konu eve uğradığı yoktu her gece farklı bir kızla gecesini geçirip işine dönüyordu. Gözleri şişmişti göz altındaki torbalarıda morarmıştı tüm gece uyumayıp ağladığı göz önündeydi.
"Hangi baba kızına bunu der ki benden esirgediği şefkat ve babalığınada ihtiyacım yoktu belki de alışmıştım ama dün dedikleri alışagelmiş birşey olması için iğrençti." hıçkırdı. Yavaş yavaş içinde ormanı barındıran yeşil irislerini benimkine çıkardı. Ne diyeceğimi bilmiyordum bu tür sorunları pek yaşamazdım. Ailemden yıllardır uzaktaydım merak ettikleride yoktu üzerimde ki kırgınlık özlemimi bastırıyordu bu sayede kendimi dizginleyebiliyordum. kollarımı sıkıca ona sardım. "Direnç gel bir papatya çayı yapayım sana sakinleşirsin olur mu?" Yavaşca kafasını omzumdan kaldırıp kafasını salladı. Saçına öpücük kondurup ayağa kalktım. Salondan çıkıp, Mutfağa girdim. Dolaplarda papatya çayını ararken gözümün kararmasıyla tezgaha tutundum.
Gelen kusma isteğimi geri yuttum ve ayağa kalkıp bir bardak soğuk su içip sandalyeye oturdum. nefesimi düzene soktuktan sonra ayağa kalktım. Cidden iğrenç hissediyordum kendimi hem ruhsal hem fiziksel olarak bitmiştim. Etrafımdaki kötü enerji gün geçtikçe yoğunlaşıyor ve darlıyordu.
❀❀❀
Papatya çayını yapıp direnci motive edip moralini yerine getirdikten sonra, ordan çıkmıştım şuanda ise otobüs durağına doğru yürüyordum.
Eşref bey sayesinde 10 günlük izin almıştım ama evden çalışıyordum eşref beyin bana yüklediği haber verdiği 10 günlük izinle eşdeğer derecede zordu. Mecbur bitiricektim evet gazeteciydim. Ve bitirmem gereken bir haberin makalesi varken ruhsal çöküşteydim. 6 Günüm kalmıştı. Yarın çalışmaya başlamak için kütüphaneye giderim.
Düşüncelere dalmışken durağa geldiğimi fark ettim. Durakta benle birlikte 7 kişi vardı. Hepsinin bakışlarında beklemekten sıkılmış bir ifade vardı. Durağın bankına oturup kulaklığımla şarkı dinlemeye başladım. En sevdiğim şarkılardan biri olan zaten kırılmış bir kızsın şarkısını açtım şarkının nakaratına geldiğimde herkes huysuzca konuşup otobüsün neden gelmediğinden bahsediyordu yaklaşık 35-40 dakika olmuştu ve görünürlerde bir otobüs yoktu aslında bir insan bile yoktu. saat 16:20 olmasına rağmen bir canlı bile görmemiştim. Evet fazla anormaldi.
TIRSIK!
kes sesini lanet şey seni. Birde yıllardır bu cehennemdeki zebaniyle uğraşıyordum aslında cehennemde ki şeytan daha doğru bir kalıp olur ama.
Yanımdaki kumral kızın çığlık atmasıyla kaşlarımı çatıp, baktığı yöne baktım.
Siyahlar içinde bir silüetti. Yüzü sis ile kaplıydı. Elleri ise kemiktendi derisi bile yoktu altında ayakları yerine duman vardı ya da sis tabakası mı? lanet olası bu da ne? Korkarak geriledim aynı şeyi kumral kızda yapmıştı. diğerleri henüz fark etmemişti. "bizim gördüğümüz şeyi umarım sizde görüyorsunuzdur yoksa kendimi şizofren hissedeceğim" bağırarak söylediğim şeye diğerleride korkuyla bazıları ise ağıza alınmayacak küfürler ederek bakıyordu. Kıkırdayarak hafifçe etrafımızda dönmeye başladı.
"Burada kimleri görüyorum"
Boğazından çıkan pürüzlü sesi ile ürperdim. Yavaşlayarak birden önümde durdu."Ateşten gelende burdaymış" hafif kıkırtısını duyar gibi oldum. Birden kolumu tutup baskı uyguladı tenimin yandığını hissediyordum. İçimden bişeylerin çekildiğini hissediyordum.
Hırıltı tarzı sesler çıkarttıktan sonra, Birden bıraktı." Efendim acele etmemi söyledi şanslısın" bıraktığı gibi yere düştüm. Birinin elini uzattığını gördüğümde bakışlarımı yukarı çevirdim yanımda ki kumral kızdı. nefes almaya çalışırken elimi uzattım ve ayağa kalktım. Tehlikede olduğumu seziyordum. Hatta tehlikede olduğumuzu seziyordum. Hemen burdan uzaklaşmamız gerekiyordu. Bakışlarım silüeti buldu sessizce bişeyler fısıldıyordu. Fısıldadıktan sonra yerde küçük bir tozlanma oldu. Büyüdü büyüdü ve büyüdü. "Yaklaşmayın çünkü yerde ki koca taşı bile içine aldı dikkatli olun!" Geri geri gitmeye başladık. Girdap olduğunu düşündüğüm şey çok fazla güçlüydü çünkü yerde bulduğu koca taşı bile içine almıştı içi kuzguni siyahıydı. Umarım bizi de içine almaz diye düşünürken birden 6 kişiden 3'ü girdaba girdi. "Hey boşuna mı uyardım akılsızlar!" Birden diğerleri ile birlikte yutulunca çığlık atamadan gözlerim karardı.
♧︎︎︎ Bölüm çok kısaydı biliyorum ama lütfen idare edin ilk yazışım. yazım yanlışları var ise kusura bakmayın.
♧︎︎︎ oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. :) 💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşten Gelen
Fantasía"Burada kimleri görüyorummmm" Boğazından çıkan pürüzlü sesi ile ürperdim. Yavaşlayarak birden önümde durdu."Ateşin sefil kızıda buradaymış" dediği şeye anlam veremedim birden kolumu tutup baskı uyguladı tenimin yandığını hissediyordum. İçimden bişey...