Taylan'ı kaybedeli 1 hafta olmuştu. Nedense kazada Taylan'a çarpan kişiden şikayetçi olmamıştım, olamamıştım. Vücudum bunu engellemişti. Taylan'ın gidişine pek alışamamıştım aslında. Beni zihinde tutan, güçlü kalmamı sağlayan bir şeyler vardı. Ama buna rağmen 1 hafta boyunca dışarıya çıkmamıştım ve Asil beni aramaktan bıkmış- '' Bilun ! İçerdesin biliyorum. Aç şu kapıyı. '' Asil'in sesiyle kalkıp kapıya yöneldim. Kapının kulpuna elimi götürmem ve aşağı doğru güç vermemle birlikte Asil'le yere düşmüştük.
'' Ne işin var kapının üstünde ? ! '' Asil ayağı kalkarak elini bana uzattı. '' Seni aramaktan bıktım. Çık şu evden. Hatta çıkıyoruz, çabuk. '' Üstümü, başımı düzeltip Asil'e döndüm, '' Ya, sen ne diyorsun ? Sevdiğim adamı kaybetmişken gezmekten mi bahsediyorsun? Ya beni anlamıyorsun. Lan, ben ne yapacağımı bilmiyorum. Ben onsuz nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. '' Asil bana bakıp kollarını açtı. Ağlayarak kollarına bıraktım kendimi, '' Ben ne yapacağım bundan sonra?... '' İç çekerek, '' kızım ben çok seviyorum onu, daha 1 hafta önce göğsünde uyuyordum. Şimdi bir kutu toprağa mahkumum. ''
1 AY SONRA ...
Sabah zorla kalkmış, kendime kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitmiştim. Dolabı açıp bir göz gezdirdim, '' 3 haftadır alışverişe çıkmazsan olacağı bu, Bilun. '' İç çekip eşofmanlarımı üstüme geçirip, bir miktar para alıp kapıdan çıktım. Apartmanın kapısını açtığımda havanın tenim ile buluşması ürpermeme neden olmuştu. Bir kaç haftadır dışarı çıkmıyordum. Derin bir nefes alıp arabaya yöneldim. Alışveriş merkezinde ki bir marketten bir kaç şey alacaktım ki, gördüğüme inanamadım. Taylan'a çarpan arabanın sahibi Fatih denen adam karşımdaydı ve soğuk bir sesle, '' Merhaba ! '' Kulaklarıma inanamıyordum, ne diyordu bu? '' Bu ne soğuk kanlılık. Ne diyorsun sen ? '' Deliye dönmüştüm, beni sakinleştirmek istercesine elini omzuma götürdü, '' Sakin ol. İki buçuk ay öncesini hatırla. Terasta olanları, seni haraketsiz bırakan varlığı. Dediklerini hatırlıyor musun, Bilun? '' Duyduklarıma inanamıyordum, '' Farklısın. Sen ateşsin . Ateş ise sen. Yeryüzünün en önemli parçası seni bulacak. Bütün hayatını değişecek Bilun! Bütün hayatın. '' Ciddi misin? Bu neydi böyle? '' Tanıdık geldi mi, Bilun? '' Sesim zorla çıksada, '' Ne istiyorsun? '' Diyebilmiştim. '' Merhaba, Bilun ! Ben Su, en büyük düşmanın ve aşkın. Bu olaylar bilinçaltından silinecek. Ne sevgilinin ölümünü ne de beni hatırlayacaksın. Ben Fatih, Fatih Mercan. Seni söndürmeye ve hayatını parçalamaya geldim. '' Gözlerim kararıyordu, vücudumun kontrolünü kaybetmeye başlamıştım. Sadece sesler, '' İyi uykular, Bilun. ''
...
Gözlerimi açtığımda evdeydim. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum ve hiç bir şey hatırlamıyordum. Tek bildiğim şey ben ateş idim. Ve bunu saklamalıydım. Başım ağrıyordu. Uyumak istiyordum. Ateşin uykusu gelmişti. Saçma gelse de normal bir kız iken ateş olmak hoşuma gitmişti. Ne düşündüğümü bilmiyordum ama saçmaladığım kesindi. Derin bir nefes alıp banyoya doğru yol aldım. Soğuk bir duşa ve föne ihtiyacım vardı. Dışarıda kahvaltı etmeyeli fazla olmalıydı...
...
Duştan çıkıp saçıma fön çektim. Siyah şortumu giyip, üstüme sarı düz tişörtümü geçirdim. Cüzdanımı ve telefonumu alıp, kapıyı çektim. Şirin bir yer olan Melek Cafe'de yiyecektim. Kafenin önüne park edip içeriye girdim. Aman Tanrım! Esmer, çene yapısı o kadar ilgi çekiciydi ki. Göz göze gelmiştik, kalp atışlarım hızlanmıştı, hissediyordum. Gözlerinin içinde kaybolurken ufak bir tebessüm gösterip kafasını çevirdi. Kendi kendime gülümseyip, bir masaya oturdum. Sipariş ettiklerimi beklerken gözüm hala ondaydı. Önünde bir tablet ve dosya vardı. İşle ilgileniyor olmalıydı ki çünkü hiç gözü bir yere kaymadan önünde ki tablete bakıyordu. Neler olduğunu bilmiyordum ama ilk görüş dedikleri bu olsa gerekti. Saçları hayattan bezmiş misali karışıktı, elmacık kemikleri o kadar belliydi ki.. Bir anda kafasını çevirdi, göz göze gelmiştik. Utancımdan kafamı eğip içimden kendime küfürler yağdırmaya başladım. Tanrım! Ne yapıyordum ben? Neydi içimde kopan fırtınalar? Yağmur misali aşk bestesi mi? Yoksa, aşka nefreten vücuduma zarar veren sağanak mı ? Bilmiyordum ama sanırım kalbim yerinden çıkacaktı. Düşüncelerim arasına istediklerimi getiren garson girdi, '' Siparişleriniz efendim. Birde yan masadan gelen bir not. '' Garsona teşekkür edip, notu açmak için elime aldım. Okumadan önce kafamı yan masaya çevirme gereği duydum. Tabletiyle ilgileniyordu. Notu açıp sesli ama kısık bir şekilde okumaya başladım, '' Fatih Mercan. '' Birde telefon numarası. Buna sevinmeliydim. Çünkü galiba aşık oluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilun
Fantasy'' Ben yarım ay. İsminin anlamıyım , Bilun. Sen normal bir insan değilsin. Seçilmişsin ve bu geceye aitsin. '' Ses çıkartamıyordum. '' Farklısın. Sen ateşsin . Ateş ise sen. Yeryüzünün en önemli parçası seni bulacak. Bütün hayatını değişecek Bilu...