5

133 11 22
                                    

Die for you'nun son bölümünü okudum çok acıklıyım, ağlaya ağlaya yazıyorum. Ama siz gülerek okuyunn <333

İyi okumalar...

••••••

"Ben teklifimi belirttim, seçim sana kaldı.
İster kabul edersin ister etmezsin ha etmezsen..." Başında dikilip sağında ve solunda tabletleri tutan adamları gösterdi. "Arkadaşlarını acı çektire çektire öldürürüm." Yutkundum, bu iş başıma bela açmaktan başka bir şey değildi, ama mecburdum.

"Yaralarına pansuman yapıp, bırakın onları. Zaten sözleşme imzalayacağız, yapmazsam onları öldürür benide elinizde ki kanıtlarla hapise attırırsınız."

"Tıch, olmaz bırakamam onları." Dediğinde, başımı yana atarak dilimi dudağımın içinde dolaştırdım.

Sakin olmaya çalışarak derin bir iç çekip gözlerimi kapattım. "Bak gerizekalı, onlar olmadan dediğin hiçbir şeyi yapamam. kıt mısın? Anlamıyor musun?"

Düşünüyormuş gibi tavana bakmaya başladı, bıkkınlıkla nefes verip kafasını aşağı yukarı salladı. "Tamam dediğin gibi olsun, bekle biraz buraya getireceğim onları." Usulca başımı sallayıp arkama yaslandım. "Sende diğer aptalı çağır." Dediğinde tek kaşımı kalrırarak ona baktım.

"O şey varya... Bu-bulamadığımız hacker." Kimden bahsettiğini anlayınca memnun bir gülümseme yerleşti dudağıma. Jin'i bulamamış olmayı gururuna yediremiyordu belli ki. Bu durumda epey hoşuma gitmişti açıkcası.

"Bakıyorum da çok hoşuna gitti. İstersen hoşuna gidecek başka şeylerde yapabilirim." İğrenç imasına karşılık, tiksinircesine suratına baktım. "Boş yapma ara getirsinler."

"Haddini aşıyorsun sanırım?" Gözümü devirip, bıktığımı belli edercesine yüksek sesle oflamıştım. "Benim kim olduğumu unuttun sanırım ha Jeongguk?"

Dudağının içini dişlemeye başladığında konuşmaya devam ettim. "Arkanda ki adamlar olmazsa sen bir hiçsin, bunu gayet farkındasın. Değer verdiğim insanlarla beni tehdit eden bir korkarsın. Babanın oğlu olduğun çok belli, bay Jeon'da böyleydi, sadece parasıyla satın aldığı adamlara güvenirdi. Ama şunu bil Jeongguk senden korkmuyorum, sadece arkadaşlarımı koruyorum. Bana ihtiyacın var bunun farkındasın o yüzden, sakın kendini benden üstün tutma ve sakın bir daha beni tehdit etme."

Dişlerini öyle bir sıkıyordu ki biraz daha sıkmaya devam ederse kırılacağı belliydi, ellerini yumruk yapmış iki yanına koymuştu, bacağı stresini belli eder bir şekilde durmadan sallanıyordu. Anlıyordum şuan beni öldürene kadar dövmek istiyordu ama haklı olduğumu biliyordu, bana ihtiyacı vardı. Artık kozlar değişmişti, şimdi her şey benim elimdeydi, bunun farkındaydı.

Bana dokunamayınca siniri çıkarmak için adamlarına dönmüştü, "Telefonumu getirin!" Sinirden öyke bir hale gelmişti ki, bağırma sesini iki sokak öteden bile duyabilirlerdi. Ayak bileğimi, bacağım üstüne atıp, koltukta yayılarak keyifle izledim bu anı.

Adamları telefonu getirdiği gibi hışımla çekmişti. Bir kaç tuşa bastıktan sonra kulağına götürüp beklemişti. Çok hafif gelen kısık sesle telefonun açıldığını anlamıştım. "Jim o apt- Yoongi ve Hoseok'u evime getir." Çenemi kaldırarak işaret yaptığım da, demek istediğim şeyi anlayıp konuşmaya devam etmişti. "Ha bide sakın ama sakın,tokat bile atmıyorsunuz. Ayrıca Hoseok denen çocuğun yarasına da pansuman yapın." Karşıdan gelen sesle, bacağını sallamayı bırakıp gözlerini kapatarak derin nefesler almaya başlamıştı. Yine karşıdan gelen sesle "Evet." Diyip teşekkür ederek telefonu kapatmıştı.

Conspirator |TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin