Rino#9

52 5 2
                                    

Ona itiraz etmeye hiç halim olmadığı için birşey demeden Changbin'in evine girdim ve diğerleri de ardımdan geldi. Oturma odasına geçtim ve koltuğa oturup telefonumu çıkarttım. Telefonla ne yapacağımı bilmiyordum öylesine birseyle ilgeniyor gibi gözükmek için elime almistim.

"Jisung su falan ister misin?" Diye sordu Changbin. Kabul etmek istemesem de gerçekten çok susamistim bu yüzden kabul ettim. Changbin mutfağa doğru giderken Chan yanıma oturdu ve bana sarıldı.

"Jisung'um. Ne oldu sana. Unutma bana her zaman herşeyi anlatabilirsin biz abi kardeş gibiyiz hicbirseyden utanmadan söyle sadece üçümüzun arasında kalır." Bu dedikleri beni yine duygulandirmisti ve başımı Chan'in göğsüne yaslayıp yeniden ağlamaya başladı. Tanımadığım çocuk ise hala duruyor ve bizi izliyordu.

Changbin elinde bir bardak su ile içeri girdi. Ağladığımi görünce oda hemen diğer yanıma oturdu. Suyu bana uzattı ve bende titreyen ellerimle zar zor içtim.

"Ne oldu Chan? Ne dedin çocuğa da ağlamaya başladı?"

"Birşey demedim duygulnmis olabilir."

"Tamam. Hadi Jisungie anlat bize. İçinde tutma. Zaten biliyorsun bir kardeş gibiyiz."

En sonunda onlara anlatmaya karar verdim fakat ilk tanımadığım çocuğa baktım. O da rahatsız olduğumu anladi ve ayağa kalkıp konuşmaya başladı.

"Ben sizi yalnız bırakayım. Gecebilecegim bir yer var mı?"

Changbin ona ilerideki odalardan birini gösterdikten sonra üçümüz yalnız kaldık.

"Peki a-anlatmaya başlıyorum. B-biz dün bay Lee ile a-anlayacaginiz şekilde bir gece geçirdik. Hatta ssabah baya sevgili gibiydik. Fakat öğlene doğru onun odasına birşeyler bırakmak için g-gittim ffakat..." Dedim ama cümlenin devamını getirmeden aglamaya başladım. İkiside bana destek olmak amacıyla bana sarıldılar.

"Onu başka bir adamla mi gördün?" Diye sordu Changbin. Ona konuşarak cevap vermek yerina başımı sallayarak onayladım.

"Peki onun açıklamasını dinledin mi?" Diye sordu Chan.

"Neyini açıklayabilir ki?! Altı üstü sadece bana umut vermis. Ama aptallık bende. İnsanlara bu kadar kolay baglanmamaliyim."

"Ssssh sakin ol Hannie aptal falan değilsin. İstersen onu dovebiliriz." Dedi ve göz kırptı Changbin ortamı yumuşatmak için.

"Changbin ben çok yorgunum beni evime bırakır misin? U-uyuyacagim." Dedim.

"Benim evimde kal bugün. Misafir odasını kullanabilirsin. Zaten biliyorsun orada senin birkaç kıyafetin var." Changbin'in dediğini onaylayıp odaya gittim ve üzerimi bile değiştirmeden kendimi yatağa atıp uykuya daldım.

•∆•

Uyandığımda hava kararmış sayılırdı.

Ayağa kalktım ellerimi ve yüzümü yikadiktan sonra yatağa oturdum. Aklıma bugünkü gördüklerim geldi. Artık bu konudan uzaklasmali, kafamı dagitmaliydim. Ne yapabilirim diye uzun süre düşündükten sonra bara gitmeye karar verdim. Hayatımda hiç gitmemiştim. Hatta belki birileriyle sevişir, sarhoş olurdum. Bana ilk ilişkin mi diye sorarlarsa ilk demezdim artık çünkü bir tane pişman olacağım ilişki yaşamıştım. Vücudumun ağrısı hala gecmemisti ama bu benim için engel olmayacaktı.

Üzerime seksi birşeyler giymek istiyordum fakat pek bir seçeneğim yok gibiydi. Altıma dar siyah deri bir pantolon üzerime ise siyah bir crop geçirdim. İnce belim açıkta çok hoş duruyordu. Yanıma küçük bir çanta aldım ve odamdan çıktım. Oturma odasına girdiğimde Changbin bana bakıyordu.

"Nereye Jisung?"

"Biraz gezeceğim, kafamı dağıtmak için." Beni anlayışla karşıladı ve gitmeme izin verdi. Büyük ihtimalle parkta falan dolasacigimi sandı.

"Ha bu arada gecikebilirim endişe etme. Belki bir restoranta falan giderim." Diye yalan söyledikten sonra ayakkabılarımı giyinip çıktım. Bir taksi çağırdım ve beni bildiği güzel ama pekte pahalı olmayan bir bara götürmesini söyledim. Gitmeden önce arastirmamistim bu yüzden pek bir bilgim yoktu. Taksi beni bir barda indirdi ve içeri girdim. İçerisi güzeldi. Sarhoş insanlar ve alkol kokusu vardı. Gözlerinizi biraz etrafta gezdirdikten sonra surtusen insanlari görebilirdiniz.

Biraz ilerledikten sonra bar sandalyelerinden birine oturdum.

"Merhaba ne içersiniz?"

"Bilmiyorum. Kafamı dağıtmak için geldim ona göre birşey verir misiniz?"

"Tabi" dedi barmen ve kadehe birşeyler koyup onume uzatti. Alkolü en başta yavaş yavaş içmeye başlamıştım ama sonra sıkıldım ve kafama diktim. Şimdiden yavaş yavaş sarhoş olmaya başlamıştım. Barmen bir bardak daha uzattı. Onuda kafama diktim.

"İsterseniz biraz yavaş ilerleyin size hazırladığım ağır bir alkol." Dedi fakat onu dinlemeden bardağı geri uzattım ve yenisini doldurdu. Onuda kafama diktim fakat şuan kafam gerçekten beye iyidi. Etrafımda bana bakan adamlar vardı ve ne istediklerini anlayabilirdiniz. Aralarından bir tanesi ayağa kalktı ve yanıma geldi.

"Gay misin?" Diye sordu. Başımla onu onayladım. Beni elimden tuttu ve bir duvar kenarına getirdi. Beni duvarla arasına aldı ve dudaklarıma yapisti. Ona engel olmadım. İstesekde olamazdım ama zaten istemiyordum. Bu gece herşeyi unutmak istiyordum. Bu yüzden kendimi bu tanımadığım adama bıraktım.

Beni dudaklarımı parcalarcasina öpüyordu. Artık dudaklarım yavaştan kanamaya başlamıştı. Bir eliyle belimi tuttu. Daha sonra ellerini kalçalarıma indirdi ve sıktı. Ağzından ufak bir inleme çıkarttı. Elimi yavaş yavaş adamın kemerine indirdim. Bir da ben hamle yapmaliydim. Kemeri açıp elimi içeri soktum. Elimle penisini ellemye başladım. O ise elleri ile baldirlarimi tutuyordu.

Fakat bir anda hiç tahmin edemeyeceğim bir olay oldu.

"Jisung!" Lee Minho.

Koşarak yanıma geldi. Arkasında iki tane koruma vardı.

"Siktir Minho! Ne işin var burada?! Yürü git başımdan."

"Jisung keşke açıklamama izin versen..."

"Neyini aciklayacaksin?! Hem neden geldin? Görmüyor musun senin yüzünden bu haldeyim!"

"Jisung sarhoş musun sen?"

"Hop hop durun bakiyim. Ben bu gece bu adamla birlikte olacağım. Hem seni istemiyor yürü git." Dedi az önce sevisiyor olduğum adam.

"Kardeşim asıl sen yürü git görmüyor musun arkamda korumalar var. Hem zaten o öyle gelmiş hicbirsey bilmiyor sonradan pişman olur o sarhoş." Dedi bay Lee. Tabi bay demek ne kadar doğru olursa.

"Minho siktir git kendi başımın çaresine ben bakarım."

"Evet kardeşim istemiyor işte çocuk seni." Dedi adam.

"Lan sen bı kes sesini amina koydugumun firsatcisi!" Dedi bay Lee ve dayanamayıp adama yumruk geçirdi. Diğer adamda ona yumruk atacakken bay Lee'nin korumaları adamı tuttu.

"Bay Lee isterseniz gidelim artık." Dedi korumalardan biri. Fakat bay Lee onları dinlemeden adamı yere yatırıp dovmeye başladı. Korumalar en son onu sakinlestirdiginde dudağı kanıyordu.

•∆•

Selamm!
Gencler beklettigim için üzgünüm. Tatil diye daha çok bölüm atarım diye düşünmüştüm ama tam tersi oldu maalesef. Bu arada 900 kusur kelime olarak gözüküyor fakat benim hoşuma baya az geldi. Bence garip bir bölüm oldu. Oylariniz için çok teşekkür ederimmm! İyi gecelerr!

Jealousy•|•MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin