Uyandığımda direk telefonumu elime almış ve grubu kontrol etmiştim. Bir mesaj bir ileti yoktu bugün benim doğum günümdü normalde 00.00 olduğunda suga ve hobi hyung direk kutlarlar sonrasında da benim için birşeyler ayarlardı. Fakat bu kez farklıydı çünkü ne gece ne de sabah telefonumda bir mesaj yoktu.
Aklıma unuttukları düşüncesi dolunca üzülmüştüm. Biricik sevgilim de ortalarda yoktu acaba gerçekten unutmuşlar mıydı?
Bir süre düşünerek kendimi üzmeye son vermiş ve telefonu elime alarak gruba bir mesaj atmıştım
Bi gay kokusu mu var
Kook:
Hey?
Napıyorsunuz?Telefonu pijama cebime tıkıştırıp mutfağa inmiş ve kendime atıştırmalık birşeyler bakmıştım. Annemin benim için bıraktığı yemekleri görünce kocaman gülümsemiş ve yemeye başlamıştım.
Aklım hala gruptaydı normalden daha garip bir havaası vardı çünkü küfür de etseler kimse geç bakmazdı mesajlara çok bağlıydık birbirimize 1 sene bizim için 1 seneden daha fazlaydı sanki doğma büyüme beraberiz gibi hissediyorduk
Bugün bi nevi 18 olmanın verdiği sevinç ve kimsenin kutlamamasının üzüntüsünü taşıyordum üzerimde garip ve düşünceliydim işte.
Telefonu elime alıp saate baktığımda saatin 11.30 olduğunu farketmiş ve of'layarak salona adımlamıştım. Oturduğum koltuğun baş ucundaki kumandayı alıp bir film seçip izlemeye koyulmuştum.
Kafam dağılmıyor aklımdan grup çıkmıyordu sıkmak istemediğim için 3. Mesajı da atmak istemiyordum. Bu düşüncelerden kurtulma amaçlı erzak dolabımdan bi kaç abur cubur almış ve filmi izlemeye devam etmiştim.
Film'in bittiği sıra tekrar elime telefonu almış ve bildirimlerim açık olmasına rağmen biri mesaj atmış mı diye kontrol etmiştim. Yoktu.. herhangi bir mesaj yoktu.
Koltuğa uzanmış ve tavanı izlemeye koyulmuştum. Saat neredeyse 3 olacaktı ve kimseden en ufak bir çıt bile yoktu unuttular düşücesi bile canımı yakıyordu.
Geçen saatler sonucu saat'in 4.30 olduğunu görmüş ve artık gerçekten unuttular düşüncemi doğrulamıştım.
Tam saat 5 gibi camıma bir taş atılmış ve yerimden sıçramama sebep olmuştu. Cama ve atılan taş'a bakınca taşın dışında kaplı bir kağıt vardı. Taşa doğru ilerleyip taşın üzerine sarılı olan kağıdı açarak içindekileri okumaya başlamıştım.
"Bir ihtimal cesaretin varsa yazdığım konuma gel. Teke tek :) "
Kaşlarımı çatmış ve stresle elime telefonu alarak son kez saat'e bakmış ve acele adımlarla evden çıkmıştım. Hiçbir şey umurumda değildi ne dövülmek ne başka bişey şu an umrumda olan tek şey hiçbir arkadaşımın yanımda olmamasıydı canım acıyordu ve bu can acısını atmak istiyordum.
Yarım saat sonra denilen konuma gelince bomboş karanlık terkedilen bir ev olduğunu görmemle yumruklarımı sıkmış ve içeri adımlamıştım. Etrafıma bakıyor herhangi bir yüz görmeyi umuyordum fakat ne ses vardı ne de aradığım o yüzü görebiliyordum.
Aniden ışıklar açılmış ve birşeylerin patlama sesiyle yerimde sıçramış ve etrafıma bakmıştım. Gördüğüm yüzler ve üzerime düşen konfeti'ler ile gözlerim dolmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aime-moi
FanfictionTae: hey jungkook Sıran rahat değilse kucağıma gel. texting-düz yazı