2012 yılı
Yun Hee dışarıda fazlasıyla oynadığından dolayı annesinden azar yememek adına saklanmak için girdiği babasının çalışma odasında geziniyordu.
Birden bire dikkatini çeken koltuğun kenarında gördüğü garip bir kutu ile odada herhangi birisi var mı diye bakındığında kimseyi göremediği için yalnız olduğuna kanaat getirerek heyecan içinde koltuğa doğru yürüdü.
Küçük kutunun eskiliği üstündeki derinin soyulması ile belli olurken tam olarak açma kısmında bir kilit sistemi vardı.
Bir eliyle kilidin üstünü okşadığında yana kayan metal uç ile gözlerini kocaman açtı.
Babası kutuyu açtığı zaman yeniden kitlemeyi unutmuş olmalıydı.
Kendime engel olamayarak heyecan içinde kutuyu kaldırdığında gördüğü üç mektup ile kaşlarını çattı.
Bu da neydi böyle?
"Yun Hee."
Annesinin seslenmesi ile hızlıca küçük kutunun önüne oturup görünmeyecek şekilde vücuduyla onu kapattığında odaya giren anne ve babası ile gergince yutkundu.
"Kızım komşunun bahçesine çiçek ekmeyeceğin hakkında bize bir söz vermiştin.Niye verdiğin sözlerini tutmuyorsun bakayım sen?"
Babasının sert sesi odayı doldururken dudaklarını ısırıp arkasına yerleştirdiği eli ile kutunun içinde üç mektubu avcunun içine yerleştirdi.
"Baba benim bir suçum yok. Jeongin annesinin izin verdiğini söyledi.Biraz da ısrar etti.Ben de biraz toprağı aşıladım ama dikmedik çiçeği. Oyun oynadık sadece.Söz verdiğim gibi dikmedim çiçek babacım."
Minho, eşinin daha demin ısrarı ile şu anki sert tutumunu devam ettirek "Öyle mi? Ben sanki çiçek ektiğini net bir şekilde duydum."dediğinde karşısında kızardığı halde hala ona sertçe bakan kızının bu tutumcu tavırlarına içten içe bayılıyordu.
"Cezalısın Yum Hee." dedi annesi. "Oraya gitsen bile başkasının düzenine zarar verecek herhangi bir şey yapamazsın.
"Özellikle de o kadının çiçeklere alerjisi varken."diye eşine destek olmak için konuşan Minho aklına gelen eski tanıdık anılar ile kendini gülmemek için zor tutuyordu.
Kızının hareketleri Jisung'a fazlasıyla benziyordu.
"Dört saatliğine odadan çıkmak yasak."
Annesinin verdiği ceza ile mektupları rahatça okuyabileceğini fark ettiği için mutlu olurken bunu iki ebeveynine de belli etmemek yüzüne üzgün bir ifade kondurmaya çalıştı."Baba ya."
"Hiç baba deme Yun Hee. Biraz yalnız kalıp düşünmeni, yan komşumuzdan bunun için özür dilemeni istiyorum."
Yun Hee kafasını sallayıp suçlu tavırla başını öne eğdiğinde mektupları çoktan tişörtünün içinde pantolonuna sıkıştırmış, kutuyu kapatmıştı.
"Hadi çık bakalım odadan."
Babasına bakarak kalktığında Minho gördüğü kutu ile hızlıca koltuğa adımladı.
"Hayatım o da ne?"
Minho, eşinin sesi ile hızlıca kutuyu alıp kitaplığa yerleştirip gülümsedi."Önemli bir şey değil . İşle alakalı küçük faturaları koyuyorum da. Koltukta unutmuşum işte."
Yun Hee , babasının böylesine kolay yalan söylemesine şaşırırken daha fazla dikkat çekmemek adına odasına doğru adımladı.
Cezalı olduğu için kimsenin onu rahatsız etmeyeceğinin bilincinde olsa da riske atmamak adına kapısını kitledi.
Kıyafetinin arkasındaki üç mektubu yatağa yerleştirdiği gibi incelemek için üstlerini okuduğunda gördüğü iki tanıdık tarihle kaşlarını çattı.
Biri o doğmadan çok daha önce olan 1982lere aitken birisi anne ve babasının evlenme tarihi 1990 birisi de kendisinin doğum yılı olan 1995 yılına aitti.
Gerginlikle mektupları incelerken 1982 tarihli mektubu alıp fazlasıyla okunduğu için yıprandığı belli olan zarfı narince açtı.
İki sayfadan fazla olduğu belli olan kalın sayfaları çıkartırken katlanmış kağıdı açtığı gibi yatağa düşen üç fotoğraf ile bakakaldı.
Üç fotoğraftan biri babasıydı evet.Biri ise dayısıydı.Zarfta neden dayısının fotoğrafı olduğunu anlamasa da bunların babasının ve dayısının genç zamanda çektirdikleri birer fotoğrafları olduğunu anlayabilmişti.
Yun Hee, Minho'nun fotoğrafına bakarken istemsizce gülümsedi.Küçük kare fotoğrafta kameraya gülümseyen babasının tam şu andaki haline çok benziyordu.
Büyük ihtimalle bu fotoğraflar sanırım ikisinin de 16-17 yaşlarında olduğu zaman falan çekilmiş olmalıydı.
Son olan fotoğraf, mektuptan yatağa doğru ters düşmesi yüzünden bakılmak için en son sıraya alırken, gördüğü yazı ile yutkundu.
Eline ters şekilde aldığı arkasına "ilk aşkım" yazısı yazılmış fotoğrafı kendisine doğru çevirdiğinde gördüğü görüntü ile nefes alamadığını hissetti.
Babası ve dayısı burunları birbirlerinin dibinde gülümseyerek birbirlerine bakıyorlardı.
Şaşkınlık içinde kağıdı önüne götürürken gördüğü başlangıç ile yutkundu.
"Sevgili Minho, ruh eşim, sevgilim ;"
***
tiktokta böyle bir akım gördüm.mektup birleştirmişler falan. herkes taşşağına yapıyordu.
bense sizi de kendimle birlikte üzeyim diye böyle bir fic yazmaya karar verdim.üç mektup , iki bölümden oluşan bir hikaye.
kısa bir fic denebilir.umarım severek okunur...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mektuplar / minsung
Romanceyun hee babası minho'nun kutusunda bulduğu üç mektubu odasına götürdüğünde , mektuptan çıkan ilk aşkım adlı fotoğrafı kendisine çevirdiği gibi karşısına çıkan babası ve dayısının görüntüsü ile donakalmıştı *angst*