***
Sevgili Minho, ruh eşim, sevgilim;
Sevgilim, bu mektubu gördüğün gibi bana kızacağını biliyorum.Biliyorum ki böyle şeylerden hiç hoşlanmıyorsun.Sana her seferinde ilişkimiz için defter tutmak istediğimi söylediğimde bunları saçma bulduğunu, hiçbir anımızı unutmayacağımızı fazla emin bir şekilde savunuyorsun.Bunu yazmama karşı çıkacağını bilsem de daha fazla dayanamadım.En azından bir tanecik bir mektup yazmak istedim.N'apayım sevgilim ileri zamanlarda eskiden hissettiğim saf duyguları bu satırlarda görmeyi ,gülümseyerek saçlarını okşayıp 'Yıllardan beri bir gram azalmadı sana olan sevgim.' demek istiyorum.
Bu arada bugün günlerden 3 Haziran 1982.
Hatırlıyor musun bu tarihi ? Mektubu bırakıp yanında duran benim gözlerimin içine bak ve söyle bana,neyin tarihiydi bu?
Hatırlayamadın değil mi?
İşte tam da bu yüzden yazıyorum bu satırları.Her ne kadar inkar etsen de unutkan bir adam olduğunu biliyorum sevgilim.Kızma bana lütfen.İleride bu kağıdı beraber okuyacağız zaten.Senden ayrılmayacağımı biliyorum.
Hiçbir zaman karayan bir yanaya yapılan pansuman görevi görmeyecek bu mektuplar.
Eminim.
Ah, bu arada deliriyorsun değil mi tarihi bilemediğin için? Şimdi düşünüyorum da seneler sonra sana bu mektubu verdiğimde beni yanına çağırmış bir şekilde bir kolunu belime sararak hırsla okuyorsundur yazdıklarımı.Senden gizlediğim bu mektup için de kızıyorsundur bana.İnanır mısın daha şimdiden görebiliyorum seni.Çattığın kaşlarınla birlikte her zaman heyecanını belli ederek titreyen sol elini gizlemek adına sürekli elinle saçının arasına yerleştirmiş ufak saç tutamlarınla oynuyormuş gibi gözükmeye çalışan bir haldesindir.Canımın içi, benim bir tanem,sevgilim.Tam yanımdayken ne kadar da güzel gözüküyorsundur şimdi...
Bana söylenmek için mektubu bırakıp da bu kağıda yeniden geri döndüysen eğer kızarmış bir haldeyken sana bayıldığımı yeniden yazmalıyım.Utanıp da kızma hemen, söylüyorum bugünun tarihini.
Benim güzel sevgilimin beni ilk defa öptüğün gün bugün.
3 Haziran 1982.
Yazın kavurucu sıcağında bir ağacın altında otururken dizlerine yattığımda dayanamayarak dudaklarını uzanışını anımsadın mı?
Sevgilim, bugün dudaklarımız kavuştuğundan beri o kadar güzel hissediyorum ki.
Ellerim titrerken gözlerimde yaşlarla yazıyorum bunu.Sana dokunmanın vücuduma verdiği bu hissiyatla başa çıkamıyorum.Hala öğrenemedim bunu.Bana verdiğin bu tatlı heyecanı aşamıyorum hiçbir zaman.
Aşk mı bu? Sana baktığımda ta derinlerimden içime işleyen bu sıcaklık, karnımı kasarak vücudumu zevkin en üst noktalarına taşıyan şey aşk mı?
Biliyorum ilk tanıştığımız günden beri bana aşkın olmadığını söyledin sevgilim.Hatırlıyor musun dediklerini? Sana katılmıyorum bu konuda.Yüz yüze söylesem benle saatlerce tartışırsın bu konuyu.Kelimelere anlam yüklediğimi söyler, aşk denilen şeyin bir arzudan ibaret olduğunu anlatırsın.Ah, sevgilim umrumda değil kelimelerin anlamları.Bir bilsen içimdeki yangınları.Bir şairler dediklerime katılır,anlar beni.Bu yangının aşktan başka adı olamaz.
Yangın...En iyi anlatabileceğim kelime buydu sevgilim.Eğer basit geldiyse sana bunu yazmam, kusuruma bakma lütfen.Ben pek anlamam yazı işlerinden bilirsin.Çok da zeki değilimdir.Yazmak için seçkin kelimeleri bulamıyorum.Aklıma gelenleri yazıyorum işte.Umarım ileride yanına yakışacak kadar zeki birisi olabilmişimdir.
Ah, doğru ya.Bugün beni öptüğünü söylememin bir sebebi daha var.Çünkü iki sene tam bu ayda bana çıkma teklifi etmiştin.Yine bir ağacın altındayken ellerimi tutup ilk özür dilemiş, saniyeler içinde ağzından hızlıca kelimeleri çıkartıp gözlerini sımsıkı kapatarak büyük ihtimalle sana vurmamı sonra da kaçmamı seni sert bir şekilde reddetmemi beklemiştin.
Minho'm...Sana kör kütük aşık olduğumu, bu teklifi lisenin başından beri beklediğimi bilseydin bu kadar korkmazdın tepkimden .Bu satırlarla öğreneceksin belki de bunu.Sana senelerdir aşık olduğumu.Yüz yüze söylemek için fazla utangacım sanırım ama bilmelisin ki seni ilk gördüğümden beri...Ah, anladın işte.Bak, seni aklıma getirdikçe kafam karışıyor, yazdığım şeyler senin güzelliğinin ardında kaynıyor.
En san çıkma teklifinden bahsediyordum değil mi?
16 yaşımın toyluğunda bu teklifi kabul etmem ile heyecan içinde birbirimize baktığımızda bildiğim tek şey ömür boyu senle yaşlanacağımdı.İki sene geçti bile.Ben yanılmam sevgilim.
Seninle yaşlanacağım.
Bitiriyorum mektubu merak etme.Tam 26 yaşındayken sana bu mektubu vereceğim.Bana biz 26 yaşındayken evleneceğiz dediğin için yapıyorum bunu.Yani önümüzde 8 sene var.Düşündükçe deliriyorum.Ne kadar da güzelleşmişsindir şimdi. Benimle birlikte olduğun için çok şanslıyım.
Bir de biliyor musun kim izliyor beni şu an ?
KardeşimAera diğer yatağın ucunda bu mektubu sana yazdığımı bilmeyerek heyecan ile beni izliyor.Şimdi gelip Mektubun başındaki isme baksa deli gibi yaygara koparır evde.Kıskanır seni...Hem de benden. Daha 12 yaşında ama delicesine hayranlık duyuyor sana.
İnanabiliyor musun Minho? İki kardeşin de ilk aşkısın sevgilim.
Ah, bak ben kıskanmıyorum yine de...Çünkü benden başka kimseye bakmayacağını biliyorum.Tabi ismini anmak istemediğim sıra arkadaşın hariç.Umarım yıllar sonra hala onla görüşmüyorsundur Minho.
Komik değil mi? İleriki zamanlar için bile bir kavga meselesi çıkardım.Eh, napayım sevgilim seninle tartışmaya bayılıyorum.
Bugün daha fazla yazmayacağım.İlk öpücüğümüzü unutmamak için başladım mektuba zaten.Biraz da gevezelik yapmışım.Yazdıktan sonra fark ettim.
Şimdi yazmayı bırakıp üç fotoğraf koyacağım mektubun içine.
Sen, ben ve ikimiz.Sevgilim, birlikteyken çok güzeliz.
Ruh eşim,şimdi tam da mektubu bırakıp yanımda duran bana doğru bakıp, dudaklarıma uzanma vaktin geldi.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mektuplar / minsung
Romanceyun hee babası minho'nun kutusunda bulduğu üç mektubu odasına götürdüğünde , mektuptan çıkan ilk aşkım adlı fotoğrafı kendisine çevirdiği gibi karşısına çıkan babası ve dayısının görüntüsü ile donakalmıştı *angst*