açığa çıkanlar

670 115 157
                                    

Yun Hee, üç mektubu gözleri yaşlı bir halde okurken elinden geldiğinde nazik davranmış, kopmaya yer arayan sayfaları parmak uçları ile okşamış, elindeki üç mektupla yatağında öyle kalakalmıştı.
Babasını düşünüyordu.Sürekli yorgun bakan gözlerini, kendisi hariç başkasına gülümserken zorlanan dudaklarını...Hep üzgündü, hep...Kızıyordu kendine.Bu kadar kederle kaplı bir adamı şu zamana kadar nasıl da önemsemeyip fark edemezdi?

"Yun Hee. Müsaitsen gelebilir miyim?"

Babasının sesini duyduğu gibi telaşlanırken mektupları nazikçe yatağının ucuna yerleştirip genzini temizledi. "Tek isen gelebilirsin."

Minho, kızının odasının ardından duyduğu kelimelerle gülümseyerek araladı kapıyı.Fakat somurtkan bir halde olmasını beklediği kızının ağladığını belli eden kırmızı burnu ve ıslak gözleri ile hızlıca odaya adım atıp kapıyı ardından kapattı.

"Güzelim, bir problem mi oldu?"

Babasının telaşlı sesi ile Yun Hee iyice ağlamaya başlamıştı.İstenmeyen bir ilişkideki çocuk olduğu için değildi bu ağlaması, babasının yaşamaya zorlandığı evlilik içindi.

Yun Hee, Dışarıdan bakan birisi için ilk gözlem olarak her ne kadar şımarık bir kız gibi görünse de, Minho çok iyi yetiştirmişti kızını.Her gün saçlarını okşamayı unutmamış, geceleri öpücük vermeden uykuya dalmamasını sağlamıştı.Yanlış, doğru düşünmeden yaptıklarını dinlemiş, kızsa dahi bunu belli etmeden sakince konuşmuştu onunla.Bir sürü şeyi anlatmıştı.Bu yüzdendi bu anlayışı.Babasına kızamayışı.

Yun Hee, Babasının Kendisini telaşla incelediği için mektupları fark etmediğini anlarken titrek sesiyle konuştu."Mektuplar."

Minho anlamadığı belirtircesine kaşlarını çattığında Yun Hee devam etti."Dayımın sana yolladığı mektuplar."

Minho, karşısında ağlayan kızının dedikleri ile donakaldığını hissetti.Başını geriye çevirip yatağın ucundaki mektupları gördüğü gibi titremeye başlayan ellerini yumruk yaptı.

"Yun Hee." Titrek bir mırıldanma ile kızına uzanmak istedi ama Yun Hee onu artık istemez diye korktuğundan tek yapabildiği ona öylece bakmak oldu.

"Özür dilerim."

Korkuyordu, kızının ona yüz çevireceğinden onu bir daha sevmeyeceğinden delicesine korkuyordu.

"Bana anlatır mısın?"dedi Yun Hee zar zor konuşurken."Day- , Jisungla ilişkinizi?"
Sonra da hızlıca vücudunu yatağın ucuna ilerletip eski çiftin yüzlerinin birbirlerine dönük fotoğrafı alıp gülümsedi.

"Çok mu seviyordunuz birbirinizi?"

Minho, şimdi fazlasıyla yakın duran kızının gülümseyişi ile şaşırırken kendisine göre minik olan ellerin arasındaki fotoğrafın kendisine uzatıldığını gördüğünde uzanarak küçük kareyi parmakları arasına aldı.

Jisungum, ruh eşim, sevgilim... Jisung'a hep böyle derdi.Jisung da utanır, yüzüne bir sürü öpücük kondurup kaçardı.Ah, o zaman da Minho utanırdı işte. İkisi de al al olmuş yanakları ile birbirlerine kaçamak bakışlar atardı.

"Ben, bunu sana anlatacaktım.Geç kaldım belki ama yine de böyle öğrenmeni istemiyordum.Özür dilerim.Bir baba olarak seni böylesine bir hayal kırıklığı ile baş başa bırakmamalıydım.Mektupları atmalıydım.Kızım ama bana kızmadan önce dinle olur mu?"

Yun Hee, kırpıştırdığı gözleri ile hızlıca konuşan babasına baktığında bir yandan da saçlarını okşayan el ile gülümseyerek."Kızmadım sana." dedi.

mektuplar / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin