"Kötü Son"

16 3 11
                                    

Matthew ile olan zamanım çok uzun sürmedi. Çünkü kahrolası ışık beni tekrardan içine çekti.
Yine her zamanki yerdeydim, kapının olduğu yer. Kalktım ve olabildiğince hızlı koştum. Hiç üstümü bile değiştirmeden mutfağa koştum, annem dışarıya çıktığım kıyafetlerle asla mutfağa girmeme izin vermezdi ama Matthew'in annesiyle olduğu için fark etmedi. Elime kendime zarar verebileceğim bir bıçak aldım. Korkuyordum ama yapmak zorundaydım en azından bu ailemi kurtarır diye düşündüm. Bıçağı aldım ve salona koştum. Beni gören annem, Matthew ve annesi bana dehşet içinde baktı.

"Napıyorsun sen kızım! Öldürecek misin kendini?!" dedi annem.

Gerekirse evet ama henüz ölürsem ne olacağını bilmiyorum belki her şey biter, gelecek hayatımda da ölmüş olurum ama abimi mutlu edebilirdim en azından.

"Anne bugün dışarı çıkma, lütfen."

"Kızım bırak bıçağı kendine gel!"

Matthew korkusuzca ama tırsak bir tavırla üstüme doğru yavaş adımlar atmaya başladı.

"Gelme üzerime!"

"El, napıyorsun sen! Beni yalnız mı bırakacaksın?!"

"Gelme dedim! Ailemi kurtarmaya çalışıyorum ama her şeyi bozuyorsun Matthew!"

"Matthew mi? Ben mi sana bir şey yaptım El, lütfen söyle. Ayrıca ailemi kurtarmaya çalışıyorum derken neyi kastediyorsun? Hani birbirimizden hiçbir şey saklamayacaktık."

"İnan ki senden saklamadığım şey yok Matthew. Sana göre. Ama her şeyi anlatmaya çalışıyorum sana ve asla anlamıyorsun. Seni seviyorum ama anlamıyorsun şuanda da gelecekte de! Son zamanda ailem kötü davranıyor çünkü onlarda öleceklerini biliyorlar onları yaşatmaya çalışıyorum. Her seferinde senden yardım istiyorum ama sen hiçbir halt anlamıyorsun Matthew!"

"Ne."

Annem şok içinde bana bakıyordu bunları nasıl öğrendiğimi sorgularcasına. Annemin telefonu çaldı. Şu anda tam zamanı diye düşündüm ve korkarak koluma sapladım. Matthew'in dizlerinin bağı çözülmüştü. Yere düştü ve sürüklenerek benden uzaklaştı. Annem adımı bağırdı. Matthew'in annesi yanıma koştu. Bir şeyler dediler ama anlamadım. Gözlerim kararmaya başladı ve kapandı.

Uyandığımda hastanedeydim ama yanımda kimse yoktu etrafa bakmak için oturacaktım ama kolumun ağrısından hareket bile edemiyordum. Cidden bu vücutla en küçük yaralar bile bana acı veriyordu.
Birkaç dakika tavanı seyrettim ve en sonunda bir hemşire içeri girdi. Yanıma geldi üzgün bir ifadeyle bana bir şeyler anlatıyordu ama dinlemedim bile.

"Kaybın için gerçekten tekrardan üzgünüz. Ama maalesef ne kadar denesekte büyük hasar aldıkları için onları kurtaramadık."

"Kimi?"

"Garcy Marley, Jackson Marley, Matthew White, Alexa White."

"NE MATTHEW'E VE ANNESİNE NE OLDU?!"

"Araba kazasında, seni buraya getirirken bir tır onlara çarpmış. Üzgünüm sen biraz daha dinlen. Birazdan kontrollerin için geleceğim."

Benim yüzümden öldüler. Hepsi benim hatam eğer bencil davranmasaydım... Onlara bir şey olmayacaktı.
"Lütfen beyaz ışık beni kurtar, lütfen..."

Kapıyı tıklattılar ve bir doktorla aynı hemşire tekrar geldi. O kazadan benim nasıl canlı çıktığımı anlayamadım. Bu hiç adil değildi, onlar benim yüzümden ölmüşlerdi ama ben hâlâ yaşıyordum.
Kontrollerimi yaptılar ve çıktılar gözümden yaşlar akıyordu. Yoksa bu bencilliğim yüzünden gelecekte de Matthew benimle olmayacak mıydı?

Her şeyin tekrar başa sarmasını dileyip durdum ama nâfile. Sadece boş boş yatakta yatarak ağladım. Matthew'e sonunda hislerimi söylemişken... Hayat bizi ayırdı. Hemde benim yüzümdendi.

Ayağa güç bela kalktım ve hastane camını açtım. Neden çok ağrıdığını anladım çünkü kazada daha da yaralanmıştım. Camdan aşağı baktım ve kendimi atsam geçmişe döner miyim diye düşündüm. Ama ya yine her şeyi mahvedersem ne olacaktı?
Yatağa tam gidiyordum ki odadaki masada bir şey farkettim. Bir mektup tarzı bir şeydi. Okumaya başladım.

Özür dilerim Ellie.
Senin hislerini çok önceden anlamıştım ama tepki veremezdim çünkü arkadaşlığımızın bozulmasını istemedim. Bunu eğer sana bir zarar gelmezse gör diye yazıyorum çünkü karşına çıkacak cesareti nasıl toplarım bilemiyorum. Belki ileride seni sevebilirdim ama şuan yapamam. Üzgünüm, eğer hislerim değişirse sana muhâkkak söyleyeceğim.
Sevgiler Matth-

Matthew bana bir mektup yazmıştı, en sevmediği şeyin mektup yazmak olmasına rağmen. Cümlesi de yarıda kalmıştı büyük ihtimalle kaza yapmadan biraz önce yazmıştı. Üstünde kan lekeleri vardı. O lekeleri görünce notu fırlattım. Reddedilmiştim, ama bundan çok ölmesi beni üzmüştü. En azından eskisi gibi arkadaş olmaya devam edebilirdik, oyunlar oynayabilirdik...
Her şeyi mahvettim, annemin dediği doğruymuş keşke doğmasaydım.

RemakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin