"Ailemi kurtarmam lazım!"
Annem karşımda dipdiri oturuyordu. Şok geçirdim ve bir anda yere düştüm. Daha ne olduğunu anlamadan,Matthew hemen koşup beni kaldırdı. Annem şaşırdı ne olduğunu soracak gibi oldu ama vazgeçti.
"Çok gezmiştir ondan yorulmuştur. Hadi üstünü değiş de yanımıza gel." dedi annem.
Şaşırdım, annem hep böyle umursamaz mıydı? Matthew beni odama çıkarttı ve "Birden ne oldu Ellie? " dedi. Sadece bir arkadaşımın beni annemden çok umursaması beni kırmıştı ama bir yandan mutlu olmuştum. Şoktan konuşamadım. Matthew aşağı gidip bana su getirdi. Beni sakinleştirmeye çalıştı. En sonunda üstümü değiştirmem için beni yalnız bıraktı. Nefesim daralıyordu. Hemen rahat bir şeyler giydim ve banyoya gidip yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda benimde küçüklük hâlimde olduğumu fark ettim. Sanırım kafamı çarptım ve şu anda rüya görüyorum diye düşünmeye başladım.
Aşağı indim. İçeri baktım, annem telefonda biriyle konuşuyordu Matthew ve annesi de gitmişti.
"Tamam hemen geliyorum,
Evet evet haklısınız üzgünüm.
Geliyorum tüm hasarları kendi cebimden ödeyeceğim.
Tamam iyi günle- "Bu o gün olan konuşmayla aynıydı. Her şey geçmişte olduğu gibi ilerliyordu. Bunun bir rüya olduğuna emindim artık.
"Anne ne oldu?"
"..."
"Anne."
"..."
"Anne bana cevap verir misin?"
"Keşke sizi hiç doğurmasaydım." dedi fısıldayarak, üzgündü yüzünden belli oluyordu. "BANA ZARARDAN BAŞKA ŞEY VERMİYORSUNUZ SİZ!" dedi ve geçmişte böyle olmadığını hatırladım, ne değişmişti?
"Anne ne diyorsun..."
Kapı çaldı. Annem kapıyı açıp apar topar dışarı çıktı. Abim gelmişti. Ne olduğunu sordu. Hiçbir şey diyemedim, her şeyin bu kadar gerçekçi olması beni şaşırtıyordu.
Abim annemin peşinden çıktı. Annem babamın arabasına sinirli biçimde bindi ve kapıyı çarptı. Yere çöktüm ve ağlamaya başladım, ama istediğimden değil. Sanki biri beni kullanıyormuşcasına istemediğim şeyi yapıyordum. Abim hemen bana sarıldı.
Bir kaç saat öylece etrafı seyrettim.Annem ve babam hâlâ dönmüyordu. Abime onların yanına gitmeyi teklif ettim ama nereye gittiklerini bilmiyorduk. Annem öyle üzgün ve sinirli konuştuğuna göre çalıştığı yere gitmiş olmalıydı diye düşündük. Çok uzak değildi bu yüzden bisikletlerimize atlayıp oraya gittik.
Etraf kalabalıktı, ne olduğunu anlamak için yakınlaştık. Kaza yapılmıştı. Annem ve babam kaza yapmıştı. Şok içinde yere yapıştım. O günün aynısını yaşamaya devam ediyordum. Ağladım, bağırarak, uyanmak istedim. Biri sanki isteğimi duymuştu. Gözlerim kapandı ve açtığımda kapının olduğu yerdeydim. Yine, aynı kıyafetlerle.
Eve olabildiğince hızlı koştum ve içeri girdiğim anda odama koşup üstümü değiştirdim. Aşağı indim ve Matthew'e her şeyi anlatmaya çalıştım. Matthew deliymişim gibi bana bakıyordu.
"MATT, BENİ CİDDİYE AL AİLEM ÖLECEK DİYORUM BENİ ANLAMIYOR MUSUN?"
"Hadi ama El yine hangi çizgi romanı okudun?"
"Matt benle dalga mı geçiyorsun?! Ailemi kurtarmam lazım!"
"Sen benimle dalga geçiyorsun bence El."
"Of Matt senden nefret ediyorum."
"Ne yaptım ben şimdi."
"Yok bir şey."
Biz bu sıkıcı ve sinir bozucu diyaloğu yaptıktan sonra Matt'in annesi seslendi:
"Matthew, gel hadi gidiyoruz."Annemle Matt'in annesi vedalaştı. Onlar gittikten sonra annemi yine aradılar. Her şey yerine oturmaya başlamıştı. Rüyada değil geçmişte olduğumu anlamıştım. Yaşananlar birbirini tekrarladı.
Annemi durdurmaya çalıştım ama neye yarar ki. Sanki ben bunu yapınca geçmiş değişecekmiş gibi. Geri dönünce ailem hep oldukları yerde, mezarda olacaklardı.
Bir kaç saat erken gitmeyi denedim. Ama hiçbir şey değişmedi. Kaza yaptıkları zamanı tamı tamına tutturamıyordum. Ve bu küçük cüsseyle bisiklet sürmek hiç kolay olmuyordu.Ölü bedenlerini hiç görmedim. Sadece arabanın bizim olduğunu biliyordum o kadar.
Yine o parlak göz alıcı ışıklar geldi. Ama bu sefer gün tekrarlanmadı. Ailemizin cenazesindeydik, abimle birlikte. Matthew de oradaydı benden daha üzgün duruyordu. Annemin o dediklerinden sonra içimde en ufak üzüntü yoktu. Matthew bundan haberi olmadığından dolayı üzgündü. Matthew'in yanına gittim ve üzülmemesi gerektiğini söyledim. Ama ben gelince daha çok ağlamaya başladı."Öözzğür dillerğim Ellie. Beeğğnn oğrdda olsağdım anneğee bişiğ olmazdığğ!"
Matthew'i sakinleştirdim. Çünkü dediklerinden hiçbir halt anlamıyordum.
"Sen bana öleceklerini söyledin ama ben seni dinlemedim, özür dilerim Ellie hepsi benim suçum."
"Her zamanki gibi salaksın."
*Bip bip*
"Bu ses ne?" dedim. Matthew ne sesi dercesine bana baktı. Sanırım delirdim diye düşündüm.
Göz alıcı ışık tekrardan geldi. Ama bu sefer daha parlaktı. Gözlerimi ellerimle sıkıca kapattım. Ellerimi açtığımda farklı bir yerde uyandım. Burası tanıdık geliyordu.
Hatırladım, Matthew'in odası.Çok kötü olmasam da babam ve annemi kaybetmiştim. Annemin son söylediklerinden sonra üzüntüden daha çok durgunlaşmıştım. "Allah'ından bul !" derler ya annemin de tam bunu yaşadığını düşünmeye başladım.
Bunları düşünürken Matthew'in yatağına sırtımı yaslayıp yere oturdum ve halı desenini incelemeye başladım. Matthew de gelip yanıma oturdu:
"Ellie gerçekten ailen için çok üzüldüm,emin ol-"
"Matt kendini suçlamayı kes,gereken neyse o oldu. Artık elimizden bir şey gelmez,çok üzüldüğümü de düşünme. Nedense üzülmüyorum onlara."
Matthew şok olmuş bir şekilde bana bakmaya başladı. Tabi kim ailesi kaza geçirince üzülmez ki. Matthew benim ailevi sorunlarımı bilmediği için tabi bana deli gibi bakıyordu:
"Ee tamam, şuan bunu düşünme gel biraz oyun oynayalım!"
"Matt hiç oyun oynayacak havamda değilim..."
"El, çok sıkıcısın."
"Biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remake
FantasyBulduğu gizemli kapıya dokunması sonucu tekrarlayan bir gün ve geçmişteki hatalarını düzeltmeye çalışan bir kız, olacaklardan habersiz...