"Bu kadar ağlamak yıpratmıyor mu bedeninizi?"
Fırtına eşliğinde sallanıyor olan ağaç dallarından kopan yapraklar neredeyse odanın içine giriyor ve şiddetli bir ses çıkarıyordu.
Yatağımın baş ucunda, olabilecek en çelimsiz, en savunmasız şekilde oturuyordum. Gözlerimin şişliği inmek bilmezken, başımın ağrısı delirmeme sebep oluyordu.
"Yıpratmıyor." deyivermiştim karşımdaki bedene.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀Dün gecenin geç saatlerinde, Profesör beni yakalamış ve, odasına çağırmıştı. Bir daha kurallara aykırı bir davranışımı gördüğünde cezadan kaçınmayacağını ancak şimdilik bu hatamı görmezden gelebileceğini söylemişti. Okul dışına çıkmam tamamen yasaklanmıştı.
"Geç kalıyoruz."
Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Karşımdaki durgun bedenin söylediği her bir şey yatağıma daha da gömülmeme sebep oluyordu.
Yanıma geldi ve kolumdan tuttu. Beni kaldırmak adına elinden gelen çabayı gösteriyordu.
"Profesöre gelmeyeceğimi söyleyin."
"Çoktan kitaplarınızı hazırladım bile."Sakince nefes aldım ve olduğum yerden doğruldum. Gözlerim karşımdaki bedeni baştan aşağı süzmekle yetindi. Gerçekten her şeyimi hazırlamıştı.
Chenle, gizemli birisiydi._
⠀İlk dersin sonunda çalan gür çan sesi ile herkes bahçeye adım atmış ve gezinmek adına etrafta dolaşmaya başlamıştı.
Kitaplarımı soğuktan titreyen ellerimle desteklemeye çalışıyorken gözlerimi kapatıyor ve rüzgârı saçlarımda hissetmekten çekinmiyordum.
Saat kulesinin ihtişamı karşısında yol alıyorken Chenle'ya bakıyordum. Gülümsüyordu. Gözleri kapalı ve adımları şiddetliydi. Kitaplarını bir sonraki dersimizin olduğu alana bırakmış ve rahatlıkla elleri cebinde etrafta gezinebiliyordu.
Kaşlarımı kaldırıyorken, yanımdaki bedene kıyasla daha düzenli birisi olduğuma kanaat getirmiştim.Bir süre sonra soğuk hava bedenimi kontrol edemememe sebep olurken, Chenle'ya bir banka oturmamız gerektiğini söyledim. Her zaman olduğu gibi, söylediğim şeyi olabilecek en nazik şekilde onayladı ve adımlarını hızlandırdı. Dış kapıya en yakın olanı seçerken, bedenini çoktan oraya yönlendirmişti bile. Bu, bir gün öncesinden yaşadıklarımı aklıma getirirken, aldırış etmeyip gözlerimi kapattım. Ve bedenimi banka yönlendirdim.
Kitaplarımı yanı başıma yerleştirdiğimde hava artık daha soğuktu. Titreyen gözlerim, etraftaki titreyen bedenlerle buluşuyordu. Ve çoğu kişi adımlarını okulun içine yönlendirmeye başlamıştı.
Bir sonraki dersin başlamasına az kalmıştı. Ancak bir süre daha burada kalmakta kararlıydık. Soğuk havayı ikimizde severdik ve ders aralarında imkanımız oldukça bahçeye çıkmayı ihmal etmezdik. Chenle ile kısa sürede aramızdaki bağ güçlenmişti.
"Dalgınsınız."
Sessizliği bozan sesi, bakışlarımı ona yöneltmişti.
"Dalgınsınız diyorum... Şu son zamanlarda çok dalgınsınız."
Sessizliğimi korumakta kararlıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mektuplardan geriye kalan, markhyuck
Fanfiction"fazla mı hüzünlüydü gözleriniz bana bakmak adına?" "gözlerinizin kahveliğidir beni çekindiren. korkarım ki toprağa, ölüme olan korkumdan... ondan yaşarır gözlerim. toprakların en kuytusunu siz de görmekteyim." ve bir ekim akşamıdır vakit. "biliyor...