2.bölüm

16 1 0
                                    

"kararım davayı almak" dedim istemeden
"Kızım yapma"
"Siz karışmayın" dedim annem ve babama .Bu ülkenin polisi yok mu derseniz polis bile yıllardır bu adamlara dokunamıyor
"Şu evrakları imzala" dedi okudum biraz imzaladım davayı aldığıma dair kanıtlardı yarın büroma gelmesini söyledim çok korkuyordum aşırı derecede .Yaram sızlıyordu
"Yarın seni bulamazsam kaçmış olursan seni gebertirim bulurum seni ayrıca o koluna bakmaya doktor gelecek ANLADIN MI BENİ?" Dedi bağırararak ,onaylarcasına başımı salladım
"Allah belanı versin Allah bin türlü belanı versin Arel Yaman "diye bağırdım arkasından çoktan gitmişti ağlıyordum eve anında doktor geldi
"Sizin patronunuz yaptığı yarayı mı düzeltmeye çalışıyor çek git"
"Ama "
"Çek git dedim! küfür etmeden çık evden" dedim adam çıktı annem babam bana eşlik etti. Hastaneye geldik kurşunu çıkardılar dikiş attılar pansuman yaptılar kolluk taktılar eve geldik
"Kızım biz sana dikkat et demedik mi ne yaptın sen?"
"Anne baba beni dinleyin tamam mı?" Dedim tüm olayı anlattım
"Ah be kızım ah be"
"Artık bir şeye bulaştın yoksa sağ kalamazsın "
"Mecburum artık " dedim annemle babamı zorla yatmaya gönderdim ben uyumadım bile korkuyordum zaten dava dosyasına baktım her detayı inceledim haklı çıkarılacak taraf çıkarmaya devam ediyordum her ne kadar istemesemde güçsüz kalsamda kolum sızlasada mecburdum bir kere kirletmiştim geçmişimi ve geleceğimi bu adamla .Hava aydınlanıyordu  güneşin geceyle buluştuğu an mavi gözlerim de güneşle buluşuyordu bir kahve alıp içtim sonra da mor bir blazer takımım vardı onu giydim ,kolum çok sızlıyordu umarım kolunu vurduğu adam gebermiştir acıdan. Saçlarımı tek kolumla düzleştirdim ,göz altımdaki morlukları kapatıcıyla kapattım, maskara sürdüm ,bir gloss sürdüm, parfümümü sıktım, mor stilettolarımı giydim, mor çantamı aldım, dava dosyalarını ve lettobumu koyduğum çantayı aldım çıktım. Arabaya bindim, yola çıktım, çevirmeye yakalandım.
"Merhaba Ervin hanım nasılsınız iyi sabahlar"
"Teşekkür ederim iyiyim"
"Kolunuza ne oldu? kurşun yaralanmasımı?"
"Malesef"
"Nasıl oldu?"
"Bir düğün yakınındaydım havaya sıkayım derken yorgun mermi denk geldi"
"Geçmiş olsun ehliyet ruhsat alabilir miyiz?" Dedi uzattım
"Tamamdır iyi günler"
"Sizede" dedim büroya geldim .O dava üstünde çalışıyordum öyle bir sıkıldım ki masamda ne bulduysam yere fırlattım bağırarak asistanlarım sakinleştirdi beni topladılar eşyalarımı alp ve asra üniversitede eğitime gideceklerdi bugün şansıma bu halde görünmek zordu odam toplandı ben elimi yüzümü yıkadım toparlandım çıktım
"Milena hanım davaya 30 dk kaldı "
"Tamam gidelim" dedim başka bir davam vardı ona gittim davayı aldım geldim yine o adamlar vardı içeriye girdim korkuyordum belki de titriyordum hem de sinirleniyordum odama girdim gene dün ki oturuş farklı takım elbiselerleydi
"Buraya istediğin zaman gelip gidemezsin burası bir avukatlık bürosu dingonun ahırı değil anladın mı beni ?"
"Öyle mi?"
"Öyle randevunu sekreterimden alacaksın öyle geleceksin"
"Çok kibarız peki avukat öyle olsun" dedi ayağa kalktı dibime kadar geldi kulağıma eğildi
"Sevdim güçlü olmanı dava da da böyle ol" dedi geri çekildi
"Kolunuz nasıl umarım iyidir"
"Elinize sağlık güzel işlemiş kurşun haliyle yanıyor"
"Amacım birini yaralamak değil korkutmaktı"
"O kadar iyisiniz ki sağolun" dedim cürretkar cümleler onu gülümsetiyordu
"Evet dosyanızı inceledim detayları yakaladım "
"Mahkemeye hazır mı şu anda"
"Tam değil bir davaya 1 günde hazır olamam"
"Dava 1 hafta sonra davayı kazandın kazandın kazanamadın ki o ihtimali bile düşünmek istemiyorum bitiririm seni "
"Okey okey " dedim ayağa kalktı
"Ben gidiyorum randevu alıp gelirim Ervin hanım" dedi çıktı kapıdan bir oh çektim dosyayı inceledim bir sürü notlar aldım yoruldum eve geldim elimi yıkadım yemek hazırmış masaya oturdum
"Kızım nasılsın?"
"Yorgun hasta"
"Ne oldu bugün geldi mi?"
"Geldi ne randevu alıyor ne haber veriyor bende azarladım"
"2.kolun sağlam bakıyorum" dedi babam annem kalaya almadı babamı
"Ne dedin?" dedi 
"Buraya istediğin zaman gelip gidemezsin burası bir avukatlık bürosu dingonun ahırı değil anladın mı beni randevunu sekreterimden alacaksın öyle geleceksin dedim "
"Nasıl bunu diyebildin mi?"
"Dedim gayet iyi dedim "
"Kızım sen adamı mı kışkırtıyorsun"
"Aksine böyle durmam hoşuna gitti davadada böyle asi ol dedi "
"Kızım bak biz vallahi korkuyoruz"
"Korkmayın ben alıştım çünkü"dedim gülümseyerek şaşırmıştı annem ve babam
"Bizim kız kafayı yedi"
"Biraz öyle oldu " dedim yemeğimi yedim, yukarıya çıktım, odama girdim. Dava ile ilgileniyordum anladımki bu öldürülen adamlar bir mafya adamının adamları anlaşılan o. Nefsi müdafa var diyecektik artık. Adaletsiz bir seçim yapmıştım ailemi değil beni öldürmesini isteseydim keşke. Artık çok geçti  bu davayı kazanmak zorundaydım  sabaha kadar davayı çalıştım sonra randevu almış büroya gelmiş konuştum şu şu işte savunmaları yapacağız falan diye onayladı işte ne yapacak başka. Arkadaşlarıma hiç bir şey diyemiyordum, koluma yorgun mermi girdi sadece ,bu adamda haklı tarafta yardıma ihtiyacı var mantığıyla onlara söylediğim yalanlar var. Eğer doğruyu söyleseydim büyük arızalar çıkarıp polislere söyleyeceklerdi bu adam daha fazla üstümüze gelmesin diye bir şey söylemiyordum ,dava günü geldi çattı sabah erkenden kalkıp detaylara, savunmaya çalıştım. Sonra siyah bir takımım vardı onu giydim ,siyah topuklu ayakkabılarımı giydim ,saçlarımı dalgalandırdım, inci küpelerimi taktım, parfümümü sıktım.  Çok gergindim normalde her davaya giderken taktığım o adalet simgesi olan broşumu takmadım çünkü bugün adaletli bir dava olmayacaktı. Yemek yemeden eşyalarımı alıp çıktım ,adliyeye geldim . Bugün gözetmenler farklı olacak sanmıştım ama yanılmıştım asra ve Alp olacaklardı arel yaman geldi peşinde bir sürü adamla birlikte simsiyah giyinmiş yanlıştı
"Mahkeme başlamadan gömleğini ve kravatını değiştir"
"Neden?"
"Savcı sevmez öyle kırmızı bir kravat beyaz bir gömlek giy" dedim. Adamlarına emir verdi gidip getirdiler lavaboda gömleğini değiştirmiş ama kravat ı bağlayamamış
"Gelin bağlaylayın, şunu" dedi bilmiyor hiç bir adam
"Gerizekalılar beceriksizler"
"Ben bağlarım" dedim.  Ne yapayım artık kazanmak şart tı kravatı bağladım ellerim titreye titreye
"Sakin ol titreme "dedi
"tamam "dedim. Ceketini giydi yakasını falan düzeltti sonra isimlerimiz çağırıldı karşı taraf hiç mağdur değildi çünkü bu ölen adamlar dedesinin adamlarıydı  ben dedesinden nefret ediyordum onunda beni sevdiği söylenemezdi aldığım davadan mutluydum  ilk defa
" dedem çok güçlü bir mafyaydı ondan nefret etmek için 1.sebep, 2.sebep ise ailede kendini bir bok sanıp herkese emir ve hakaret yağdırması, 3.sebep ise bana hiç dedelik yapmadı ve diğer torunlarından ayırdı yetmezmiydi"dedi 
içimi korku sararken şimdi ise intikam sarıyordu
"Eline sağlık iyiki öldürmüşsün"
"Nasıl yani?"Dedi bana dönüp
"Boşver "dedim stajyerime bazı kamerak kayıtlarının numaralarını söyledim bu kozları kullanmayacaktım öleceğimi bilsemde ama sanırım adaleti ben sağlayacaktım yerlerimize geçtik tokmak yerine indi mahkeme başladı dedesi  ayağa kalktı 
"Hakim bey bu adam benim adamlarımı öldürdü onları perişan etti 18 tane adamımı katletti acımasızca "
"Tüm suçlamalar size karşı Arel Yaman söz sizde" dedi Arel ayağa kalktı
"Sayın hakim kız kardeşim Eylül için mahkemeye verdim onları ama yanlış avukat seçimimden dolayı yanlış karar alındı. Evimi bastılar kardeşimi öldürdüler bu adamlar öldürdü bende nefsi müdafa kullandım"
"Sayın avukat Ervin Benan söz savunma sizde"
"Sayın hakim müvekkilim Arel Yaman'a, karşı tarafın silah ihracatı teklifini toplantı masasında reddettiği için evini tonla adam basmış olup kardeşini 18 kurşunla öldürmüşlerdir ama cezası alınamamıştır. Bunun üzerine tekrar Yamanlar konağına gidip bahçesine kardeşinin kanıyla intikam alındı yazmıştır ve Yamanları kışkırtmıştır"
"Sayın hakim yalan söylüyor öyle bir şey yok"
"Kanıtınız var mı?" Dedi hakim. Arel bey bana boş boş baktı
"Var hakim bey " dedim asistanıma göz kırptım
"Şu an ekranlara gönderdim"dedim. Bulurdum ben .Kamera kayıtları ,ses kayıtları,  kardeşinin kanıyla yazdıkları yazının görüntüsü ,adamları da çıkmıştı ortaya
"Sayın hakim yalan söylüyor iftira atıyorlar"
"Sayın hakim ses kaydıda var" dedim ses kaydı açıldı
ses kaydı  aynen şuydu;
"Sana silah yükletelim, tonla ticaret yapalım. Tam On Milyon Euro kazancın olur"
"Ben böyle bir çakallık yapmam hasan bey ben sizin bildiğiniz insanlardan değilim kanun dışı iş yapıp risk alamam şerefli bir insan olan yapmaz zaten"
"Sen ne diyorsun bize şerefsiz mi?"
"Aynen öyle ülkesine ihanet eden birine ne demeliyim" dedi ve ses kaydı sonlandı
"Ses kaydı ortada sayın hakim"
"Sayın hakim montaj var sayın hakim" diyordu 
"Kesin sesinizi! Bu yazı da mı montaj"
"Sayın hakim montaj ya"
"Karşı tarafın avukatı Yasin Yılmaz söz sizde "
"Sayın hakim müvekkilim yapmadığını idda ediyor ve montaj diyor kız kardeşini öldürdüğü de yalan"
"Sayın hakim yalan değil o yazı 1. Kanıttır ayrıca suç aletini de buldurdum asistanım analiz ettirdi. Silah üzerinde Hasan bey'in sağ kolu olan Miraç Asaf bey'in parmak izleri var" dedim hakim baktı önündeki raporu inceledi
"Doğru bugün burada 2 mahkeme açmış bulunmaktayız 1.si eylül yamanın ölümü 2.si 18 kişinin ölümü eylül yaman nasıl vuruldu?"
"Sayın hakim evlerindeki yardımcı olan şefika hanım görmüş şahitlik etmeye geldi"
"Buyrun"
"Sayın hakim ben mutfakta yemek yapmaktaydım, sonra Eylül geldi verandaya oturdu ,kitap okuyordu sonra bir sürü adam sardı etrafını takım elbiseli bir adam vardı içlerinde 18 el ateş etti Eylül'e sonra 1 kurşunu kalbinden çıkardı kanını bir şişeye aktardı ve küçük bir yazı yazdı ben çok korktum sonra Eylül'ü ambulans görevlileri götürdüler sonraki günde bu yazı ortaya çıktı"
"Anladım "
"Sayın hakim yalan"
"Kes sesini! Peki bu yerdeki kanın Eylül Yaman' a ait olduğuna dair bir kanıtınız var mı?"
"Var sayın hakim müvekkilim o yazıyı gördükten sonra yardımcılarına o kandan bir analiz almalarını istemiş bu da önünüzde analize göre bu Eylül hanımın kanı"
"Anlaşıldı peki bu 18 adam nasıl öldürüldü Arel yaman söz senin"
"Sayın hakim bu yazı yazıldıktan sonraki 2. Gün evime bir baskın yaptılar tekrardan gece saat 2.30 du 18 el ateş ettim. Kime denk geldiyse ve 18 kişi vuruldu kendimi korumak zorundaydım"
"Anlaşıldı karar!" Dedi herkes ayağa kalktı
"Sayın Arel Yaman' ın 18 kişiyi öldürmesi nefsi müdafaaya dayanmaktadır .Sayın Hasan Kaya' nın adamları onu kışkırtmış bunu yapmaya zorlamıştır .Bu yüzden Arel Yaman'a tam 200 Milyon Euro tazminat ödemek zorundadır 2.karar sayın Eylül Yaman' ı kasten öldüren Hasan Kaya 'nın sağ kolu olan Miraç Asaf 'a tam 78 yıl ağırlaştırılmış müebbet kararı ve Hasan Kaya ya da silah kullanma ,kaçak silah ihracatı  dolayısıyla tüm ateşli aletlerin evinden toplatılması ve devlete tam 500 Milyon Euro para yatırması gerekmektedir. Aksi takdirde para cezası müebbet cezasından ağırlaştırılmış müebbet cezası verilecektir" dedi gözlerimi kapatıp oh çektim bileğime sarılmış bir sıcaklık hissettim bana döndü Arel bey
"Sayende kardeşimin kanı yerde kalmadı " dedi ben mahkemeye gelmeden önce dosyada da yazmayan detaylar vardı aklıma gelmeyecek cümlelerle tamamladım bu davayı
"Kız kardeşinin öldürüldüğünü neden söylemedin bu davaya daha farklı yaklaşabilirdim eğer bilseydim"
"Ben bildiğini sanıyordum "
"Nasıl siz anlatmadan bilebilirdim?"
"Haberlere kadar çıkınca"
"Şimdi peşimi bırak gideyim rahat bırak beni ailemi "
"Bıraktım bak "dedi gözlerini dikti üzerime
"Sen ne sandın ki seni bırakacağım hemen dava bitti diye yok öyle yağ mağ oturduğun bu ilden çıkışını fark etmem yeter"dedi gitti  elim ayağım buz kesti etrafım silahlı adamlar dolu mahkeme salonundan çıkartırlarken
"Avukat hanım sanmayın ki davayı aldım diye cenneti yaşayacağınızı Cehennemi yaşatacağım sana misliyle. Ben hapiste değil sen sen hapiste yaşayacaksın"dedi kalbim gümlüyordu soğuk soğuk terliyordum aklımda fikrimde o cümleler vardı eve girdim
"Anne baba siz dedemlerin yanına dönün "
"Kızım ne oluyor sana"
"Bir şey olduğu yok ben biletlerinizi aldım valizlerinizi hazırlayın İzmire gidin"
"Saçmalama Ervin canımı sıkma ne diyorsun sen"
"Ben..."
"Ne kızım ne?! Git diyorsun halin hal değil ne yaptın sen? "
"Davayı aldım ve dava dedesine karşıydı bir sürü şeyi davada öğrendim pot kırmadım "
"Ervin canımı verecektim ama bu davayı almayacaktın gerekirse tüm ailemi kurban edecektim, bir sen sen kalsan da o davayı almayacaktın. Yamanları ne sandın sen? ne sandın? kimseye acımazsın ama kendine de mi acımadın kızım sana senelerce anlattık bu kişilerden uzak dur diye. İçlerine girdin girmekle kalmadın adını lekeledin her yerde ismin var manşet manşet. Gazetelerde ünlü avukat Ervin Benan Yaman ailesinin avukatı oldu ,mafya avukatı haline geldi yazıyor. Nasıl? Mükemmel değil mi? git eşyalarını hazırla"
"Bunu yapamam"
"Canına mı susadın sen"
"Ben değil siz gidiyorsunuz yoksa bu sefer ben ölürüm vurulmakla kalmam"dedim
"Bu bir aile sırrı olarak kalacak bu insanlarla konuştuğumu ne dedem bilecek ne de bir başka kişi bir kişinin kulağına giderse yanarım.Belki ismimi kullanmazlar siz söylemeyin eğer canlı kalmamı burada korkuyla işimi yapmamı istemiyorsanız, korkuyla yaşamamı istemiyorsanız gidin .İşler sona erince gelin ben size haber vereceğim gerekirse yerleşin "
"Dedenin büyük düşmanları onlar emin ol duyurmamak için elimden geleni yaptıracağım"
"Dedesini ödeyemeyeceği bir borca sağ kolunu da müebbet hapisle cezalandırmak kimin işine gelir"
"Yamanların kafasının nasıl çalıştığını anlayamazsın Ervin 1.Varis asıl mafya ile ortaklık yaptın sen kendini ateşin ortasına bıraktın gel gidelim "
"İmkansız gelemem kendi kafama sıkasım var inan hiç iyi değilim .Bu adam beni nereden buldu? Beni bu davayı almam için neden zorladı? cevabını ver baba. Bu adam neden dedemle düşman? Neden ucu bana dokundu? "
"Dedenle çoğu mafya düşman dost olanı görmedim nedeni bariz değil mi ? asıl mafya olan Muhsin Benan, ki kadın cinayetlerinde ,kan davalarında aldığın davalar gazetelerde, dergilerde,televizyonlarda kısacası her yerde. Adının yayılması çoğu insanın salak repçilerden çok sana hayranlık duyması, adamın İlk sana gelmesi yanlış mı?"
"Şirket avukatları varken neden ben?"
"Mali işlere bakar onlar bizim şirkette olduğu gibi .Onların avukatlarının  vazifeleri yasal olmayan şeylere yasal güvencesi vermek devlete karşı, başka sorun var mı?"
"Yok "
"Biz buradan giderken sende eşyalarını topla Alp' i ara ve onda kalacağını uzun  bir süre söyle "
"Baba!"
"Bir şartla dedim!"
"Peki tamam"dedim odama çıktım bir kaç bavul hazırladım. Ellerim titriyordu zar zor dolabımı boşalttım Alp aradı
"Alo Ervin nasılsın?"
"Alp evde bana yer var mı?"
"Var da ne oldu?"
"Sende uzun bir süre kalabilir miyim?"
"Kal tabi "
"Gelince konuşuruz"Dedim babamın arkadaşlarımdan alp i seçmesinin sebepleri bebekliğimizden beri beraber olmamız  ve alpin babasının güçlü olmasıydı nam salmış biriydi inşaat şirketleri vardı sert biriydi otoriter onu mekanından kimse zorla alamamıştır arabalara bindik babam illaki bende gelicem diyince babamla indik arabadan
"Nasılsın alp"
"İyiyim soner amca sen?"
"İyiyim bende baban nerede?"
"İçeride buyrun geçin"dedi
"Ooooo hoş geldin soner"
"Hoş bulduk "
"Gel bir çayımızı iç .kızım sen bize bir çay koy"dedi yardımcıya
"Ervin kızım hoş geldin"
"Hoş bulduk nihan teyzem"
"Gel oturalım şöyle"
"Ervin iyi misin?"
"İyi değilim"
"Niye ne oldu?"
"Bir işe bulaştım ama silah zoruyla"
"Ne oldu kızım?"dedi olayı anlattım
"Kızım korkma sakın tamam mı biz varız güvendesin"
"Evet Ervin merak etme "dedi alp'in kardeşi vardı alev 20 yasında üniversite okuyordu Babamlar geldiler yanımıza
"Kızım hoşçakal sen Alp' e emanetsin "
"Görüşürüz baba"dedim annemle vedalaştım gittiler
"Adile kızımızın odasına bavullarını götür lütfen yerleştirin dolaplara" dediler yardımcıya
"Teşekkür ederim"
"Ne demek kızım rica ederiz şeref duyduk Yabancı yer mi burası beraber büyüdünüz siz beni de bir baban olarak bil"dedi gülümsemeye çalıştım elim Ayağım buz gibiydi
"Kızım sen odana çık ılık bir duş al kendine gel ben sana melisa papatya çayı getireyim tamam mı?"
"Tamam"dedim evleri büyük geniş ferahtı 3 katlı kocaman lüx tü. Bana ayrılan odaya girdim tertemiz ferah bej renkleri ile ahşap modası ile özleşmişti bejler ahşaplar beyazlar güzeldi botanik bitkiler vazoların içinde çok şıktı,duşa girdim hala içimde bir ürperme vardı hala o suçlunun dedikleri kulağımda çınlıyordu
Avukat hanım sanmayınki davayı aldım diye cenneti yaşayacağınızı. Sana cehennemi misliyle yaşatacağım. Sanma ki ben hapishaneye gireceğim asıl sen gireceksin
Telefonum çaldı o an elime aldım telefonu yabancı bir numara
"Sen o eve gidince güvende olduğunu mu sandın avukat Hiç iyi yapmadın hiç"
"Ne yapayım ben ailem gitti "
"Biliyorum İzmire dedenin yanına gitti hatta nihan teyzen kapıda"dedi kapı tıkladı kalbim yerinde değildi
"Hareketlerine dikkat et avukat hanım! dikkat et! yanındaki lavuğa da dikkat et, bir ters hareket görmem diye düşünüyorum ailene anlattın meseleyi haydi yanındaki insanlara da anlattın ama yayılırsa o durduğun evi başına yıkarım ne buna baban engel olabilir ne de deden "
"Ervin! İyi misin "
"Dikkat et dikkat!"dedi kapattı
"Ervin!"dedi İçeri girdi nihan teyze
"Kızım niye ses vermiyorsun ne oldu sana?"
"Bir şey olmadı tansiyonum düştü sanırım"
"Ben çıkayım sen giyin sana ben tuzlu ayran yollayayım" dedi çayı bıraktı çayı kafama diktim perdeleri kapattım beyaz kot pantolonumu giydim siyah bir tişört giydim kısa siyah konvers giydim Saçlarımı kuruttum perdeleri açtım kimse gözükmüyordu bu adam beni nasıl görüyordu aşağı indim Masaya oturdum
"Ervin ayranını iç kızım "dedi ayranımı içtim yemek yedi herkes yemekle oynadım bunu Alp fark etti
"Gözlerini kapat"
"Ne yapacaksın ya?"
"Kapat sen"dedi kapattım ağzımı açtı içine bulgur pilavı soktu
"Alp ya yemek istemiyorum yiyemiyorum "
"Kendine gel biraz salma kendini"
"İnşallah"dedim
"Ellerinize sağlık teşekkür ederim"dedim odama girdim ağladım oturup saatlerce, kimseyi sokmadım odama. Sabah 5 gibiydi siyah hırkamı giydim evden çıktım hava aydınlanıyordu sahilde oturuyordum inanın etrafımda 20 tane silahlı adam belirdi hissediyordum ayakkabı seslerini
Tak! Tak! Tak!
O geliyordu yanıma oturdu
"Davayı aldın "
"Ölüm pahasına da olsa almamalıydım"
"Vay be Fiko bak feyz al feyz" dedi sağ koluna 
"Aldım abim" dedi gülümseyerek 
"bak Ervin sen aldın davayı "
"Dedemle ne sorunun var"
"Güzel soru seni tercih etme sebebimin ne olduğunu düşünüyorsun akıllıca "
"Beni rahat bırak "
"Bu kadar basit mi?"
"Gayet basit al adamlarını çek git başımdan ,yeter artık bu kadar mafyacılık"
"Aynı kanı taşıyorsun ama senin gözlerindeki ateş onlarda hiç olmadı yer altı dünyasının liderinin torunu olman seni egoist yapmamış Ervin Benan babanı anneni yolladın ateşin ortasına hiç akıllıca olmadı "
"Sana mı soracağım ben ailemle nasıl konuşacağımı yeter bu kadar tantana al adamlarını git buradan" dedim kahkaha attı pis pis sonra sustu  ayağa dikildi gözlerini dikti üzerime oturduğum bankın ortasındaydım  ellerini iki kenara dayadı burnumun ucuna kadar nefesini hissedeceğim şekilde mimik oynatmadım suratımda geri çekildi
"KES TANTANAYI ASABIMI BOZMA"dedi bağırdı.Devam etti
"İçimize gireceksin"
"Başka emrin? Bak Arel Yaman sen tabanı zirve sanıyorsun korktum davanı aldım mahkemede işini gördüm. Anlaşma buraya kadardı bu işin içine beni sokan sensin benim her şeyi bilmemi sağlayan da sensin ama ben suçlu sayılıyorum, asıl suçlu sensin bir de utanmadan gelmişsin içimize gireceksin diyorsun "
"Arabaya sokun"diye bir emir verdi  Belimden silahı çıkardım tetiğe bastım 20 silah bana doğrultuldu o sırada 4 araba adam geldi
"Vehbi abi"
"Sen kimi tehdit ediyorsun Arel "
"Avukatımı sabri avukatımı "
" Bizim önünde diz çöktüğümüz kadının kafasına silah dayattıracak kadar düştün mü Arel"
"Vay vay vay soner bey kendi gelmedi demek "
"Senin gibi zımbırtılarla uğraşmak onun işi değil şimdi silahlar patlamadan al ekibini git "
"Alın kızı"dedi silahla bir kaç adam vurdum hatta Arel yamanı da  çatışma çıktı bok vardı çıktım evden .Arabaya zorla bindirdiler  kurtulamadım bir eve geldik burası cinayetin olduğu yerdi bir tane adam çıktı
"Niye getirdiniz avukatı"
"Abi, emir verdi abi " dedi Fiko isimli adam
"Hoş geldiniz"
"Çok hoş geldim gerçekten ne istiyorsunuz siz benden ya lanet olsun sizin davanıza hem akıl sağlığımla hem beden sağlığımla oynuyorsunuz yeter artık ya" diye çemkirdim
"Siz hanımefendiyi salona alın ilgilenin ben geliyorum"
"Kimse kalaya almıyo beni ya çıldırıcam evinizi de s*k*m davanızı s*k*m topunuzu zaten "dedim
"Bana bak bu yaptığını dedem duyar .Ben kendimi adalete adamış olarak kendimi yetiştirsemde dedem hiç öyle yetişmedi beni güçsüz sanmayın "dedim

ADALETLİ SEÇİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin