Sunghoon da Jake de rahat rahat konuşabilmek için telefonlarını kapatmışlardı. Şu an diğerlerinin ne kadar endişelendiğini düşünmüyorlardı. Konuşmaları gereken çok şey vardı ve diğerlerine haber vererek kendilerini meşgul edemezlerdi.
"Jake sana her şeyi en başından anlatacağım. Ben senden ne zaman bu kadar hoşlandım hiçbir fikrim yok fakat, sürekli her şeyi dalgaya vuruyordum ve senden hoşlanmak düşüncesi başlarda aklımdan bile geçmedi. Ama sonra bizimkiler bana bunu düşündürtmeye başlamışlardı. Senden hoşlandığımı ima ediyorlardı. Reddettim, dalga geçtim. Ama aklımdan çıkmamaya başladığında bir terslik olduğunu anladım.
Sen yokken seni görmek istiyordum, seninle dalga geçip o yüz ifadeni görmek istiyordum, her yerde seni görmek istiyordum. Eğlenceye bağladım, eğlenmeyi sevdiğimdendir dedim. Ama rüyalarıma girmeye başladın yavaş yavaş. Seni düşünmemek o kadar zordu ki. Ve en sonunda kabul ettim senden hoşlandığımı.
Seni kıskandığımda da tutamadım kendimi, seni başkasıyla samimi görmek çok sinir bozucuydu. Sadece benimle samimi ol istedim. Seni onun yanından alıp götürmek istedim. Senden çok hoşlandım Jake..."
Jake kafasını eğdi. Hiçbir şey söylemedi. Sunghoon da bunu sorun etmedi zaten. Onu kendine çekip sarıldı. "Bende senden hoşlandım Sunghoon..." dedi sessizce. Sunghoon bunu duyunca Jake'i kendinden ayırıp yüzüne baktı, gülümsedi. "Ne yapmışsın? Tam duyamadım."
Jake sahte bir sinirle Sunghoon'un omzuna vurdu. "Duymuşsun işte, söylemem bir daha."
"Söylemezsen sana yıldızları gösteririm."
"Söylemeyeceğim o zaman." anlık cesaretle bunu söyledi Jake. Yıldızları göstereceğim kelimesini Sunghoon'un hangi anlamda kullandığını çok iyi biliyordu ama Sunghoon bunu yapmazdı, blöf yapıyordu. Bu yüzden söyledi.
Sunghoon sırıttı. "Yıldızları görmek istiyorsun yani?" dedi.
"Hmhm."
Sunghoon Jake'in çenesinden nazikçe tutup dudaklarını birleştirdi. Jake öpmesini beklemiyordu ama anında öpüşüne karşılık verdi. Karşısındakini korkutmak istemiyordu Sunghoon, bu yüzden yavaştı. Dudaklarını Jake'in dudaklarından ayırdı. Boynunu öpmeye başlamıştı. Arada emiyor, iz bırakıyordu.
"Yıldızları göstereceğini söylerken ciddi olmadığını düşünüyordum..." fısıldadı Jake. Sunghoon kafasını kısa olanın boynundan kaldırıp gözlerine odaklandı. "Normal bir zaman olsa ciddi olmazdım evet ama ciddiyim. Ama tabii ki şimdi ileri gitmeyeceğim. Geri dönmeliyiz. Bizimkiler çok korktu senin başına bir şey geldi diye."
Kafasını salladı Jake. O sırada aklına Sunghoon'un burayı nasıl bulduğu takılmıştı. "Sen burayı nasıl buldun?"
"Sevgilimin annesi çok yardımcı oldu." sırıttı.
"Sevgilim mi?"
"Sevgilim."
"Sevgili miyiz?"
"Evet bebeğim sevgiliyiz."
"Bebeğim mi?"
"Bebeğim."
"Bebeğin miyim?"
Nefesini dışarıya verdi Sunghoon. Jake çok tatlı gözüküyordu.
"Evet Jake, bebeğimsin."
----------------------------------------------------------------------------------------
ficin uzamasi icin kaos lazim ama napicam yardim