19 Dağ erikleri

37 9 3
                                    

Kaplıcadan sonra ikili geceyi geçirebilecekleri bir han bulmuş ve odalarına çekilmişti. Saat ilerlerken gecenin bir yarısı bile zhan wei uyuyamadı.

Düşünmesi gereken o kadar çok şey vardı ki gözüne bir an olsun uyku girmedi Bu şekilde gün aydınlanıp güneş doğana kadar düşünerek geceyi geçirdi. Ne kadar düşünürse o kadar garip gelmişti. Shanyuan'ın açık bir düşmanı yoktu. Kimseyle muhabbet bile etmezdi. Bu durumda onu yaralamaya kim cürret etmişti.

Sinirden kasları gerilirken bunu yapabilecek birini düşündü. Her şey apaçık ortada olsa bile göremedi. Daha doğrusu görmemek için diretmişti. Nede olsa görmek istemeyen biri kadar kör olan hiç kimse yoktu. Uyuyamadığı için gözleri hafif kırmızıydı. Üzerinde akşamdan kalma bir hantallık vardı. Ayılmak için pencerenin yanına yöneldi ve aralarından ışık sızan tahta kapağı kaldırdı.

İçeriye erken saatlerin vetirmiş olduğu sabah kokusu dolarken serin hava zhan wei'nin ayılmasını sebep oldu. Gece boyunca sabah olmasını beklemişti. Hiç bir şey değişmemiş olsa bile aslında çok şey değişmişti ve zhan wei gece boyu shanyuanı sabah görebilmek için beklemiş, garip şekilde biraz heyecanlanmıştı.

Shanyuan zhan wei'nin aksine deliksiz bir uyku çekti. Birkaç günün yorgunluğu yüzünden olabileceği en yorgun haldeydi.
Öyleki zhan wei kendisini uyandırmaya geldiğinde farkedemedi bile.

Zhan wei shanyuanın yanına yürürken seslendi

"yuan yuan hadi sabah oldu, beraber yemek yemeye gidelim"

Shanyuan biraz olsun canlanmadı. Zhan wei pencereye yönelip kapağı indirdiğinde sabah ışığı odaya dolup shanyuanın yüzünü aydınlattı. Zhan wei shanyuanı uyandırmak için geri geldiğinde yüzüne güneş vuran çocuğu izleme dürtüsüne engel olamadı.

Farketmeden dizleri üzerine yere oturup incelemek adına biraz eğildi. Genç oğlanın uzun kiprikleri arasından geçen güneş ışığı ve bıraktığı gölgelere bakarken büyülenmiş gibi hissetti. Shanyuan hep bu kadar güzelmiydi?

Elinin dış kısmını yuan yuan'ın pürüzsüz cildi üzerinde gezdirirken iç çekmesine engel olamadı. birden aklı başına gelirmiş gibi olduğund elini hızla çekti. yaptığı hareketlerin saçmalığına kendiside sinirlendi.

Kendi kendine uykuyu bu kadar seviyorsa uyandırmamak daha iyi olur diye düşündü. Daha doğrusu o kadar güzel uyuyorduki zhan wei o an uyamdırmaya kıyamamıştı.

Shanyuan biraz daha uyusun diye odadan çıkarken daha önce kimse için hissetmediği bu alışılmadık duyguların kendine neler yaptığına baktı. Zhan wei'yi normalde olmadığı kadar nazik olmaya itiyordu. Nede olsa arkadaşım diye düşündü zhan wei. Arkadaşına karşı yaptığı ufak bir naziklik. Bunlar vicdanını rahatlatmak için uydurduğu bir kaç bahaneden ibaretti.

Handan çıkıp biraz sokaklarda dolaştı. Adımları nereye gittiklerini bilmeden öylesine dolaştı. Biraz daha ilerledikten sonra kendini bir tezgahın önünde buldu. Şekilli saç tokalarına bakarken aralarından gözüne takılanı eline aldı.

Üzerinde minik zambakların bulunduğu bir saç tokasıydı. Bu ona malum kişiyi hatırlatmıştı. Li jie'ye vermek güzel olabilir diye düşündü. Muhtemelen bunu li jie'ye verse beğenirdi. Fazla olmasada biraz feminen gözüktüğünden li jie bunu takmayadabilirdi fakat yinede içindeki alma isteğine engel olamamıştı. Satıcıya saç tokasını gösterirken fiyat sordu. Aynı zamanda diğer eliyle para kesesini çıkartmaya uğraşıyordu.

Tezgahtaki satıcıya gümüş parçalarını uzatırken elindeki saç tokasını kol yenine koydu.Ardından bir süredir dışarıda dolaştığından shanyuanın uyanmış olabileceği düşüncesi ile hana ilerledi.

LOSİNG THE SUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin