Manyakinsan
Taehyung **** kafeye gel
Seni orda bekliyor olacağım.Taehyung
Tamamdır
Hemen geliyorum××××××
Telefonu kapatıp Taehyung'u beklemeye başladım. Çok heyecanlıyım. Ya beni hatırlamazsa...
Kötü senaryoları aklından geçirme Chaeyoung. İyi yönden bak. Polis seni hâlâ bulamadı değil mi? Gerçi cesetleri iyi sakladık. Aslında bu kış hayvanlar açlık çekmeyecek orası ayrı...
Taehyung için değer. Onun için bırak seri katil olmayı kendi canımdan bile vazgeçerim ben. Yeter ki o mutlu olsun...
Beş-on dakika sonra Kapıdan giren Taehyung'u gördüm. Aman Tanrım o hiç değişmemiş. Hala yakışıklı. Saçları hâlâ kahverengi ve gözlerini kapatıyor...
Boğazım düğümlenirken Taehyung'a el salladım. Beni görmesiyle duraksadı. Gözlerini kocaman açtı. Evet. Sanırım beni hatırladı...
Yanıma hızla gelmeye başladı.
"Chaeyoung! Bu sensin!"
Diyip beni sanki yıllardır görmemiş gibi sarıldı. Gerçi öyleydi. Onun kokusu özledim. Onun saçlarını özledim. Onun bana bu sarılışını özledim. Onun herşeyini özledim. Onu özledim...
"Chaeyoung ben özür dilerim. Seni hatırlayamadığım için özür dilerim. Seni gördüğüm anda dün anlattıkların aklımda canlandı. Ben seni çok seviyorum Chaeyoung."
Taehyung'un ağlayarak söylediği şeyler karşısında bende gözyaşlarımı tutamadım.
"Senin suçun yok Taehyung. Sadece senden istediğim bir şey var. Eskisi gibi olalım Taehyung. Eskisi gibi deniz kenarına gidelim, şezlonglarda uyuyalım. Eskisi gibi mutfakta yemek yapalım. Eskisi gibi sana şarkı söyleyeyim Taehyung."
"Olalım güzelim. Hem sen benle birlikteysen ben cehenneme bile giderim."
Ağlayan gözlerle Taehyung'tan ayrıldım. O da ağlamıştı. Yine ağladığında burnu kızarmıştı. Aynı eskisi gibi. Onun kızaran burnunu öptüm. O da yüzümü elleri arasına alıp dudaklarımı dudaklarıma bastırdı. Şu an tüm kafe bizi izliyor belki. Ama umrumda değil. Ben sonunda canımdan çok sevdiğim kişiye kavuştum. İstedikleri kadar izlesinler.
Gözyaşlarımız birbirine karışırken ben bu anın hiç bitmemesini diledim. Çünkü benim bu mutluluğum parmaklıklar arasında sonlanacak gibiydi...