Gitmek ve bir daha hiç dönmemek, uyumak ve bir daha hiç uyanmamak . Yorgunum hemde hiç olmadığım kadar ... Ruhumun yorgunluğu bedenime bulaşmış gibi... tek istediğim gitmek yada sonsuza kadar uyumak... Peki bu iki şey mümkün müydü ki ? Gidebilir miydim, herşeyi ardımda bırakabilir miydim?
O kadar güçlü olmadığımı en başından beri biliyordum. Ben asla gidemezdim. Nereye , kime , nasıl gidicektim...
Yaşarken öldüğünü hisseder mi insan ? Ben bunu her saniye hissediyorum. Hem de her zerremle...Küçükken hep sihirli güçlerim olsun isterdim. Olduklarınada inanırdım o zaman , her zaman ki gibi kendimi kandırırdım yani dedim ya o zamanlar küçüktüm ve büyüdüm. Büyürken çok büyük birşey fark ettim kendimde , aslında benim her zaman bir sihirli gücüm varmış. Ben görünmezdim... insanlar
tarafından görünmez...
Canın yanıyor ama kimse görmüyor seni , sevilmek istiyorsun yine görmüyorlar.. bağırıyorsun avazın çıktığı kadar ama kimsenin seni duymadığını fark ediyorsun. Hissetsinler istiyorsun , seninde acı çektiğinin farkına varsınlar istiyorsun onların seni görmesi için elinden geleni yapıyorsun. Hatta kendi benliğinden vazgeçiyorsun.. onlar gibi oluyorsun çünkü onlar gibi olursan severler seni diye düşünüyorsun ama ne yaparsan yap görmüyorlar çünkü sen görünmezsin...
Sonra , biri girsin ve tamamen hayatını değiştirsin istiyorsun , seni, benliğini, kalbini , acılarını... hep bekliyorsun... bekliyorsun..bekliyorsun..ve o insan hiç gelmiyor . Yavaş yavaş alışıyorsun herşeye yanlızlığa, kimsesizliğe hatta zamanla sevmeye başlıyorsun yanlızlığını dedim ya alışıyorsun karanlığa... O olmadan yapamaz hale geliyorsun.
Tam alıştım diyorsun hayatına insanlar girmeye başlıyor ." acaba mı ? " diye soruyor insan kendine .. onları görebilirler mi beni diye düşünüyorsun... Bu sefer olabilir mi ? Ama yanılıyorsun tek tek geldikleri gibi gidiyorlar ve seni yine yanlızlığınla başbaşasın , tek başınasın ve her zaman ki gibi kendine sığınıyorsun.. O zaman anlıyorsun işte hiç kimsenin yanında kalmıcağını, bir gün herkesin gideceğini...